Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Alanur ÖZALP

Alanur ÖZALP

PSİKOLOG GÖZÜYLE

Boşanmanın getirdikleri

Boşanma kararı verildiğinde, çocuklar 5-6 yaşlarında ya da daha küçükse, eğer ilişki açısından boşanmanın geciktirilmesi olabilecekse, boşanmanın geciktirilmesi uygun olarak düşünülmelidir.

Boşanma çocukları çok etkiliyor. Güzel düşüncelerle kurulmuş olan evlilikler tatlı bir şekilde bitmiyor. Kavgalar, kötü sözler, suçlamalar, kızgınlıklar, dedikodular, hatta dayak devreye giriyor.

Boşanma sürecindeki anne baba arasındaki gerginlik şiddete dönüştüğünde, çocuklarında kardeşlerine, arkadaşlarına ve çevresine karşı öfke ve şiddet gösterdiklerini gözlemlemekteyiz.

Bazen de çocuklar, uslu dursaydık böyle kötü şeyler olmazdı diye düşünerek paniğe kapılmakta ve hiçbir şeye tepki gösteremez hale gelmektedirler.

Böyle mi söylesem, şöyle mi yapsam iyi mi olur kötü mü paniği küçücük çocukların ruh sağlığını bozmaktadır. Boşanma kararı verildikten sonra süreci uzatmamak gerekir. Ama boşanma kararı vermeden önce mutlaka bir psikologla veya aile danışmanıyla görüşmeyi denemelisiniz.

Boşanmayla birlikte evdeki yaşamda da yeni değişiklikler olacaktır. Örneğin, baba evden gider. Eve bir bakıcı kadın gelir. Anne çalışmaya başlar. Böyle durumlarda bu değişiklikler olağan değişikliklerdir. Çocuğun ruhsal sağlığı için yapılması gereken, değişiklikler yapılmadan önce çocuğun bilgilendirilmesidir. Çocuğa uyum sağlaması için zaman tanınmalı ki, hayata küsme veya ebeveynlerini suçlama gibi olumsuz durumları yaşamasın. Çocuk küçükse fazla etkilenmemesi için, baba evden ayrılmadan önce gelecek olan bakıcıyla önceden tanışıp uyum sağlamalıdır.

Baba, anne işe başladıktan bir süre sonra evden ayrılmalıdır. Veya anne kısa bir süre çocuğa destek vermeli, onunla bir uyum sürecini geçirip daha sonra işe başlamalıdır. Özellikle çocukları söz konusu olduğunda yetişkinler birbirlerine destek olmalıdırlar. Birbirleriyle olan ilişkilerinde öfke ve suçlayıcı ifadeleri çocuklarının yanında kullanmamalıdırlar.

Çocuğunuzla mutlaka konuşun

Boşanmayı çocukla mutlaka konuşun. Çocuğu üzmekten korkmayın. Çocuk, kafasında neler varsa bunları anlatarak hem size yakın olacak, hem de rahatlayacaktır. Eğer çocuk konuşursa, içinde düşmanca duygular taşımaz. Hem kendini hem de aile bireylerini suçlaması ortadan kalkar. Hem de kendine güvenini yitirmemiş olur. Çocuk, değersiz olduğu için babası veya annesi onu bıraktı diye düşünmektedir. Değerli olsaydı, sevselerdi onu bırakmazlardı, ayrılmazlardı diye düşünmektedir. Bu durum onun yetişkin yaşantısında da olumsuz yaralanmaları beraberinde getirecektir. Güvensiz, sürekli zarar gören, ezilen bir yetişkin olacaktır.

Boşanma, ergenlik döneminde olacaksa, anne baba daha dikkatli olmak zorundadır. Bu defa çocukta ergenliğin verdiği problemlerle birlikte, bir de boşanmanın verdiği uyum sorunlarını birlikte göğüslemek durumundadır. Çocuk bu dönemde önce kendini aileden kopararak kendi kimliğini oluşturacaktır. Bu dönemde bir de babanın ya da annenin evden gitmesi onu davranış bozukluklarına itebileceği gibi, suç işleme eğilimlerine de itebilir. Çoğunlukla çocuklar "ben kötüyüm, eğer ben kötü olmasaydım annemle babam ayrılmayacaktı, ben onlara yeterli olacaktım veya onları barıştırabilecek gücüm, sevgim olacaktı" diye düşünmekte, olaylardan kendini sorumlu tutmaktadır. Bu durum çocuğun genel dengesinde, kendine güveninde ve saygısında sarsıntılar yaşatacaktır. Bu dönemde çocuğun konuşabilmesi, açılabilmesi için açık bir kapı bırakılmalıdır. Onunla konuşun ve kafasındakileri size anlatabilmesi için dinlemeye hazır olduğunuzu ona hissettirin.

Araştırmalara göre, boşanmış ailelerin çocukları boşanmadan kendilerini suçlu gördükleri için, kendilerini ezecek, cezalandıracak eşler seçebiliyorlar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları