Sözcü yazarı Aytunç Erkin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Yargıtay’ın HDP hakkında dava açılması için yeterli olduğunu söylediği Kobani iddianamesinde öyle bir detay yakaladı ki, okuyan “Yine neler oluyor” dedirtecek nitelikte…

108 sanığı bulunan 3530 sayfalık iddianameyi madde madde inceleyen Erkin, birçok PKK’lı ve HDP’li isimle birlikte İmralı’daki cani Öcalan’ın da “sokak çağrısı” yapanlar arasında yer aldığına dikkat çekerek, Öcalan’ın niye “şüpheli”ler arasında yer almadığını sordu?

Öcalan’ın “Kobani çağrıları”na iddianamede net bir şekilde yer verildiğini kaydeden Erkin, “Terör örgütü elebaşı Öcalan'ın çağrıları Suriye'ye yani dışarıya yönelik mesajlar olarak mı okundu? Türkiye'ye yönelik de okunup şüpheli olabilir miydi?” dedi…

Buradan çıkan şudur; iktidar partisi için Öcalan bir tarafa, HDP ve PKK bir tarafa! Çözüm Süreci’nin buzdolabına kalkmasından beri HDP’yi karşıt yapan bir siyaset izleyen iktidar, Öcalan’ı ise yedekte tutuyor…

Öyle ki bir bakıyorsunuz, Öcalan’dan seçim öncesi mektup sipariş edilebiliyor! Öcalan’a “ihtiyaç duyulabilir” gözüyle bakıyorlar sizin anlayacağınız…

Yeniçağ’dan Selcan Taşçı ise şu kritik soruyu sordu; “AİHM'in müebbet hapis mahkûmları için öngördüğü ‘gözden geçirme/şartlı tahliye imkânının değerlendirilmesi’ vaktinin (Öcalan için 2024 yılı) gelmekte olması, Öcalan'ın, tutulduğu İmralı'dan, terör örgütünü yönettiğine dair birçok emare/kanıt bulunmasına karşın, 1999'dan sonra işlediği bütün diğer suçlardan ve tabii ‘Kobani olayları’ denilen ‘iç savaş provası’ndaki rol ve sorumluluğundan ‘yırtması’nda etkili olmuş olabilir mi?”

Hayırdır inşallah! Önümüzdeki süreçte böyle bir ihtiyaç mı görünüyor AKP iktidarının bahtında? Ya da Selcan Taşçı’nın işaret ettiğinden yola çıkarsak, Öcalan için başka bir hazırlık mı var 2023 sonrasına?

Önümüzdeki yazılarda bu konuyu daha geniş irdelemeye devam edeceğiz…

ERDOĞAN'IN PLANI

Bir dönem Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç’ın basın danışmanlığını da yapan, Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü Kemal Öztürk, Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nı kurtarmak için izlediği stratejiyi yazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Milliyetçi-Muhafazakâr blok” oluşturmaya çalıştığını kaydeden Öztürk, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin Millet İttifakı içinde yer almasının Erdoğan’ın hesabını bozduğunu ifade etti.

Öztürk’ün bahsettiği stratejiyi uzun bir süredir, özellikle de İYİ Parti özelinde anlatıyorum. Erdoğan’ın bütün gayreti, CHP’yi HDP’yle baş başa bırakmak! Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin CHP-HDP ittifakına dahil durumunda ise, AKP tabanına yabancılaşmış olacak…

Bence teoride mantıklı, hatta Türkiye’nin siyasi sosyolojisine uygun bir strateji. Ancak uygulanabilirlik ihtimali sıfır…