Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Bizim okullar güvenli mi?

ABD''nin Teksas eyaletinde bir ilkokula giren 18 yaşındaki silahlı genç çoğu öğrenci 21 kişiyi öldürdükten sonra polis tarafından vuruldu.

Bu üzücü olayın Türkiye açısından da büyük önemi var.

Şöyle ki:

Bireysel silahlanma konusunda neredeyse ABD''yle yarışıyoruz.

ABD''lilerin elinde 400 milyon tabanca ve tüfek olduğu belirtiliyor.

Bizde ise Umut Vakfı''nın araştırmasına göre ruhsatlı silah taşıyanlar dışında en az 25 milyon kişi silah sahibi.

Böyle giderse yakında ülkemizde de silahsız kişi kalmayacak.

Gerekli önlemleri almazsak ABD''de yaşanan üzücü olayların benzerlerini yaşayabiliriz.

Nitekim okullarımızda silahsız olaylar şimdiden başladı.

Geçenlerde okul basan bir veli öğretmeni dövdü.

Yine bir başka veli gittiği okulda oğluyla kavga eden çocukları darp etti.

Öğrencilerin tekme tokat birbirine girdiklerine, hatta kız öğrencilerin saç saça baş başa kavga ettiklerine de tanık oluyoruz.

Öğretmenlerin öğrencilere şiddeti ayrı bir sorun tabii.

Yani bizde de silahlı okul baskınlarının olmayacağının, onlarca kişinin canına kıyılmayacağının hiçbir garantisi yok.

...

Peki, ne yapılabilir, hangi önlemler alınabilir?

İlk yapılması gereken şey kuşkusuz bireysel silahlanmayı önlemektir.

Ruhsatlı silah almak zorlaştırılmalı, ruhsatsız silah taşımanın cezası ise caydırıcı olacak şekilde ağırlaştırılmalıdır.

Av için kullanılan silahlara da ciddi sınırlamalar getirilmelidir.

Merdiven altı silah üretiminin ve silah kaçakçılığının önlenmesi de artık zorunlu olmuştur.

Anaokullarından üniversitelere kadar tüm okullara girmek isteyenler mutlaka dedektörlü kapılar ve x-ray cihazlarının denetiminden geçirilmeli, içeriye silahla girilmesine kesinlikle engel olunmalıdır.

Bir de şu var:

Bazı bilgisayar oyunları çocukları ve gençleri çok etkilemekte, onlarda savaşın ve adam öldürmenin sıradan bir olay olduğu algısı yaratmaktadır.

Bu oyunlara da engel olunması gerekir.

"BENİ LÜTFEN FARKEDİN" HAYKIRIŞI

Şanlıurfa''da 19 yaşında bir genç, sosyal medyada beğeni toplayabilmek için bir kanala atladı, iyi yüzme bilmediği için geri çıkamadı, boğularak yaşamını yitirdi.

Benzer nitelikteki olaylara sık sık tanık olmaya başladık.

Uçurumun kenarında görüntü verirken aşağıya yuvarlananlar, motosiklette tek teker üzerinde gitmeye çalışırken kaza yapanlar, yüksek gerilim hattı direklerine tırmananlar bile var.

Zaman zaman öldürücü olan bu tehlikeli şovların amacı, gençlerin dikkat çekme arzusudur, bir yerde topluma yönelik yaptıkları "Beni lütfen fark edin" haykırışıdır.  

Eğitim sistemimiz öğrencilere yeteneklerine göre kendilerini geliştirme ve bu yolla fark edilme olanağını vermiyor ne yazık ki.

Öğrenciler anaokulundan itibaren kendilerini kanıtlayacak fırsatlar yakalasalar, kimi bilime, kimi spora, kimi edebiyata, kimi resme, kimi tiyatroya yönlendirilebilse herhalde hiçbiri sosyal medyada bir-iki beğeni "tık"ı almak uğruna çılgınca işler yapmaz, yaşamını tehlikeye atmaz. 

UZAY YOLCUSU

Uzaya çıkacak ilk Türk olmak isteyenlerin 23 Haziran''a kadar Türkiye Uzay Ajansı''na başvurmaları gerekiyor.

45 yaşını aşmayan, mühendislik, fen bilimleri ve tıp fakültelerinden birini bitiren, iyi derecede İngilizce bilen, fizyolojik ve psikolojik sorunu bulunmayanlar arasından seçilecek bir kişi göreceği eğitimin ardından uzaya gönderilecek.

Yaş, eğitim, İngilizce ve fizyolojik koşullara uyacak çok kişi olur da bu devirde psikolojisi tam sağlıklı kişi nasıl bulunacak acaba?

Merak ettim doğrusu.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları