Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hasip Sarıgöz

Hasip Sarıgöz

Yazar

Biz dur demedikçe!!! -2-

(Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.)

Bakın Tulio Simoncini adındaki bir İtalyan doktor yaptığı çalışmalar neticesinde 1980'li yıllarda kanserin aslında bir mantar enfeksiyonu olduğunu, modern tıbbın kanseri yanlış yöntemlerle yenmeye çalıştığını ve kanserin aslında sodyum bikarbonat ile tedavi edilebileceğini açıkladığında başına gelmeyen kalmıyor.

Fakat o yılmıyor ve internet sitesi üzerinden mücadelesini sürdürmeye hâlâ devam ediyor. (simoncinicancertherapy.com,  www.curenaturalicancro.com) Bu arada doktorun 1981'de sodyum bikarbonat ile tedavi ettiği ilk hastası bugün hâlâ hayatta ve iyi durumda.

İtalyan doktor neden engelleniyor?

Çünkü kanser, para basan bir ölüm makinesi!

Özellikle kanser teşhisinde kullanılan tomografi, MR ve pet taraması gibi bilgisayarlı tarama cihazlarına sızdırılan virüsler yolu ile kaç tane sağlıklı bünyede sözde tümör teşhisi yapıldığından haberiniz var mı?

Görsel ve yazılı medyada yer alan haber şöyle: "Bilgisayar virüsleri kanserde yanlış teşhislere yol açabilir."

Bu açıklama İsrail'deki Ben Gurion Üniversitesi Siber Güvenlik Araştırma Merkezi uzmanlarına ait.

"İsrailli araştırmacılar, tıbbi görüntüleme cihazlarının siber saldırıya karşı savunmasız oluğunu kanıtlamak için zararlı bir yazılım geliştirdi.

Hastane bilgisayarlarına sızdırılan virüs hastaların tetkiklerinde değişiklikler yapıyor. Sağlıklı bir insan kanser olmuş gibi gösterilebiliyor!!!"

Buyurun cenaze namazına!

Birde mamografi cihazlarının kanseri tespit etmekten daha çok kansere sebep olduğu iddiaları var ki, durum gerçekten vahim.

Adeta küçücük birer nükleer santral gibi işlev gören milyonlarca mikrodalga fırının evlerimizde ne işi var? Bu fırınlar rastgele mi yaygınlaştılar?

Avusturyalı gazeteci Jane Bürgermeister, Kuş Gribi ve Domuz Gribi'nin laboratuvarlarda üretilip, aşı yolu ile kitle katliamı yapmak üzere dünyaya salıverildiğini 2009 yılında açıklamadı mı?

Dünyada ve ülkemizde büyük ecza kartelinin baskısı, rüşveti veya kandırmacası neticesinde hastalara gereğinden fazla ilaç yazma gerçekliği var mı yok mu?

Doktorlara yönelik olarak sürekli bütün masrafların karşılandığı, en güzel ülkelerin en güzel tatil yörelerinde ultra lüks geziler düzenlenmiyor mu? Diyeceksiniz ki hocam bunlar tıp kongresi, çalıştayı, konferansı sempozyumu falan... İyi de bunlar kaç saat süren etkinlikler? Geriye kalan zaman büyük eczacılık kartelinin kirli kesesinden sağlanan rüşvet tatiller değil mi?

Eskiden üç-beş günde iyileşiveren basit hastalıklar neden artık aylarca sürebiliyor?

Modern tıp alternatif tıbba neden karşı? Onu "kocakarı ilacı" diye neden aşağılıyor?

Kemoterapi görürken ölen hastaların ölüm nedeni, neden kanser değil de organ yetmezliği vb. gösteriliyor? (Dolayısı ile kanser istatistikleri gerçeği yansıtmıyor!)

Ülkemizde inşa edilen devasa şehir hastaneleri gerçekte hangi amaca hizmet edecek?

Bu hastanelerin en büyük bölümü sizce hangi bölüm?

Aslında dünyada devasa bir kartel haline gelmiş modern tıp ve eczacılık sektörü, ilaç ve tedavi satarak para kazandığı sürece insanların sağlıklı kalmalarını zaten istemez, istemiyor da... Çünkü bizleri hasta tutmak çok büyük bir kazanç yolu.

Bütün bunları niye mi yazdım?

Bence, bunları fark eden her vatan evladı gibi yazmak da benim görevim. Ben görevimi yapıyorum. Bu kötü gidişi durdurabilecek pozisyonlarda bulunan vatan evlatlarının, bu konularda da kafa yormalarını ve bir çıkış yolu aramalarını temenni ediyorum.

Ne yazık ki; hâkim, savcı ve avukatların adaleti, üniversitelerin bilgiyi, hükümetlerin özgürlüğü, medyanın doğru haber alma hakkını, din adamlarının inancı ve doktorların da sağlığı yok ettiği garip bir çağda yaşıyoruz.

Ve yine, Büyük Türk Milleti'ne zararlı icraatların hayata geçirilebilmesi için, iş birlikçi emperyalistlerin sadece bir kişiyi ikna etmelerinin yeterli olduğu garip bir sistemle yönetiliyoruz.

Biz dur demedikçe bu devran böyle devam edecektir!

Fakat dünyaya savaşçılığı ile nam salmış olan Türk milletinin; yaşatmaya değil, para karşılığı öldürmeye odaklanmış olan bu büyük canavara karşı savaşmadan teslim olması onun karakterine aykırıdır.

Unutmayın; verdiğiniz savaş ne kadar haklı ve büyük olursa, kazandığınız zafer de o kadar büyük ve parlak olur.

Hele ki konu kendi sağlığımız ise...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları