Arifeden bir gün önce... Yer Avcılar civarı... Tam da sahur vakti... Tak... Elektrikler gitti... Mecburiyet midir, işgüzarlık mıdır, particilik midir, kontrollü kesik midir, iş bilmezlik midir... Ne derseniz deyin... Ancak bu durum, Ramazan günü hiç de hoş olmadı. İnsanların çoğu yarım yamalak sahur yapmak zorunda kaldı. Ertesi günkü orucu da Allah kabul etsin!.. Bu Haziran ayının kavurucu sıcağında da buzdolabında bozulan yemeklerin, meyvelerin, sebzelerin de haddi hesabı yok. Sınava hazırlanan gençlerin ise derdi her şeyden çok. "Hay ben senin..." diyeninden tut da, "Ne oluyoruz yahu..." diyenine kadar her türlü lafı duymanız mümkün...
Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve kültürel başkenti İstanbul'da durum bu merkezdeydi. Ya başka yerlerde? Bir arkadaşım Antalya'nın Kemer İlçesine bağlı Olimpos'ta oturuyor. Olimpos beldesi; doğal güzellikleri, koyu ve plajı ile ünlü popüler turistik bir tatil beldesi. Yazın şu günlerinde o beldede turist kaynıyor.
Gelelim arkadaşımın şikâyetine:
Yirmibirinci yüzyılın çağdaşlık iddiasındaki Türkiye'sinin turistik Olimpos'unda.. bu yıl şu ana kadar hatırlayabildiğim kadarıyla abartmayayım en az 15 tam gün değişik zamanlarda elektrik kesintisi oldu! Benim kuluçka makinalarım ve elektrikle çalışan termostatlı civciv büyütme ünitelerim olduğu için yıllar önce ciddi bir para vererek ihtiyaç anında kullanmak üzere jeneratör almak zorunda kaldım. Jeneratörün saatlik tüketimi 7 lira civarında. 15 saatlik kesintinin maliyeti her seferinde 100 lirayı aşar.
Bu yöredeki turistik işletmelerin ve hayvancılıkla uğraşanların durumu da aynı. Benden damızlık yumurta satın alan bir üretici arkadaşımızın, jeneratörü olmadığı için bu kesintiler yüzünden hayvanları çok sefer telef oldu. Bu nedenle binlerce lira zarara uğradı. Ben yörede yaşayan elektrikle çalışan sağlık cihazı kullanan insanlar tanıyorum. Bir de onların halini düşünün...
Hayvancılıkla uğraşanların durumu böyle. Ya turizmciler, ya turistler... Ülkesinden kalkmış binlerce kilometre uzakta kafa dinlemeye gelmiş. Kaldığı otelin odasında sessiz, sakin, serin serin dinlenecekken, klimalar çalışmıyor... Bu yüzden serinlemek için kendini havuza atacak... Ancak elektrik olmayınca havuzun su arındırma cihazı da çalışmıyor. Havuza gir girebilirsen... Onlar hijyene titizlikle uyar. Biz olsak; "Türk'e bir şey olmaz" der dalarız havuza...
Sıcaktan bunalan turistler; "Afrika'ya mı geldik" diye dursun, bir de bu elektrik kesintisinin geç saatte olanı var. Düşünün turistler, akşam yemeği için deniz kıyısında bir restorana gittiler. Ağız tadıyla Türk yemeklerini yiyecekler. Şak elektrikler kesiliyor. Mum ışığında neyi görüp, neyi yiyecekler... Ne ağız tadı kalıyor, ne de göz zevki... Ha bir de bunun gece eğlencesi var... Düşünün gece ne orkestranın çaldığını dinlersiniz, ne de solistin söylediğini adeta kör dövüşü...
Bunlar birer rezilliktir... Keyfi davranıştır... Yasaya aykırıdır... Ancak kimse hakkını aramayı bilmiyor... Hoş, arasa ne olacak ki? Dağıtımcı firmalara bu işler ihale edilirken, sözleşmelere tüketicinin hakkını savunacak hükümler pek bulunmuyor...
Bir de İngiltere'den örnek veriyor. Gelin ona da bakalıım:
Bir arkadaşımın İngiltere'de yaşadığı kasabada onarım için elektriği bir günlüğüne kesmeleri gerekiyormuş. Elektrik şirketi, tüm abonelerini aylar önce arayarak durumu haber vermiş. Ayrıca abonelerine, zorunlu elektrik tüketmeleri gereken durumları olup olmadığını da sormuş. Makul bir nedenle bu konuda talepleri olanlara kesintiden bir gün evvel firmalardan jeneratör kiralayarak; evlere, işletmelere, çiftliklere, hastası bulunanlara birer birer dağıtmış. Böylece oralarda elektriğin kesilmemesi için her türlü tedbiri almış. Jeneratörlerin kira bedelleri de elektriği dağıtan firma tarafından karşılanmış.
Ne diyelim; bizim elektrik dağıtıcısı firmalar, iyice "dağıtma"dan İngiltere'deki firmadan, biraz ders alsalar iyi olacak gibime geliyor.
