Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Bir dolarzede hikâyesi

Dağınık saçları bembeyazdı.

Gözlerinden biri kanlanmıştı.

Sımsıkı taktığı maskesi yüzündeki kederi gizlemeye yetmiyordu.

Bir köşesinde sessizce beklediği banka şubesinde sıranın kendine geldiğini anlayınca yerinden kalktı, iki büklüm bedeniyle güçlükle yürüyerek gişeye gitti ve cebinden çıkardığı içinde daha çok beş ve onlukların olduğu bir demet doları memura uzattı.

Aralarında şu konuşma geçti:

- İstirham etsem bir defaya mahsus olmak üzere bu dolarları 18 liradan bozmanız mümkün müdür? Ben o fiyattan almıştım da...

Maalesef o şekilde bozamayız. Günlük kuru esas almak zorundayız.

-Ama her zaman olmayacak ki, bir defaya mahsus diyorum.

İnanın yapamayız. Belirlenen kur üzerinden işlem yapmamız gerekiyor.

-Peki, öyle olsun, canınız sağ olsun...

Banka şubesinin kapısına doğru yürürken bedeni sanki biraz daha küçülmüş, iki büklümlüğü biraz daha artmıştı.

Doların jet hızıyla yükselip yine jet hızıyla düşmesinin yarattığı gariban dolarzedelerden sadece biriydi o.

 

+  

 

MÜSTESNA BİR SANATÇIYDI

 

Türkiye'de değerli birçok sanatçı, yazar, bilim insanı yaşarken gerekli ilgiyi görmez, bin bir dertle uğraşarak geçirir ömrünü. Ama aynı kişiler ölümlerinin ardından yere göğe sığdırılamaz, haklarında methiyeler düzülmeye başlar. Çetin Altan'ın deyimiyle bizde biraz "ölü sevicilik" vardır.

Bu açıdan bakıldığında geçen hafta yitirdiğimiz Alaeddin Yavaşca'yı şanslı kabul etmek gerekir. Çünkü sağlığında da değeri bilindi, Devlet sanatçısı oldu, doğup büyüdüğü ev müzeye dönüştü, çeşitli kurumlardan 250'yi aşkın ödül aldı, adı İstanbul'da bir vapura verildi, gittiği her yerde sevgi ve saygı gördü.

 

+

 

Bir röportajında, "Benim esas işim hekimliktir. Ondan kalan saatlerde dinlenmek için müzik yapıyorum" demişti.

O "dinlenme saatlerinde", Osmanlı dönemi bestekârlarının onlarca eserini tozlu arşivlerden çıkardı, bant kayıtlarını yaptırarak kaybolup gitmelerini önledi.

O "dinlenme saatlerinde", Türk Sanat Müziği denince her zaman dinlenecek 652 besteye imza attı.

O "dinlenme saatlerinde", sayısız sanatçı yetiştirdi. Onlara gerçek müziğin özel konserlerde icra edilebileceğini, gazinolardan uzak durmalarını öğütledi.

 

*

 

Olağanüstü besteleri var.

Çoğu Türk Sanat Müziği bestekârı, insanın içini karartan, yaşam zevkini iğdiş eden, bunalıma sürükleyen eserler bestelerken o yaşamın güzelliğini notalara dökmesini bildi.

"Mavi gök mavi deniz/Hep sevgin ile gezeriz/Neşe de biz aşk da biz/Ne güzel şey yaşamak/Hayat coşkun bir dere/Dalma gama kedere/Üzme canın boş yere/Ne güzel şey yaşamak" şarkısını dinleyip de coşmayacak biri var mıdır?

"Şimdi bahara erdim gonca gonca gül derdim/Uzanıp da alsana sana vermeye geldim/Seni görmeye geldim, seni sevmeye geldim/O renkli dudağından bir kez öpmeye geldim" şarkısını duyup da kim eşlik etmez ki.

İnsana huzur veren bir diğer bestesinin sözleri de şöyle:

"Geçmesin günümüz sevgilim yasla/O güzelim başını göğsüme yasla/Ela gözlerinde menevişler var/Kor gibi dudaklar ve kızıl saçlar/Okşasam doyamam ta fecre kadar/O güzelim başını göğsüme yasla."

Ve "Gönlümün bülbülüsün/Has bahçemin gülüsün/Sevda ufuklarında/Gül endamın yürüsün/Sevgilim gül yüzüme/İnan benim sözüme/Yalan söylesem bile/Sakın vurma yüzüme" şarkısındaki sımsıcak romantizm görmezlikten gelinebilir mi?

Şu şarkı da sevgiliyle el ele dinlenecek hoş bir senfoni olarak yüreklerde hak ettiği yeri fazlasıyla buluyor:

"Kız sen ne güzelsin sana gençler tapacaklar/Saklan güzelim kalbime saklan kapacaklar/ Arkanda bütün gün dolaşıp kur yapacaklar/Saklan güzelim kalbime saklan kapacaklar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları