Bayramlarda yumuşatmaz yüreklerimizi!

Bayram alelade bir gün değil. Rastgele bir gün değil. Sıradan bir gün hiç değil. Dünya yalan dünya, kimseye kalmayan, kimsenin olmayan dünya.

Gerginlikten kim ne kazandı bugüne kadar? Ortalık yangın yeri, gönüller yorgun, gönüller tarumar!

Neden yumuşamaz yüreklerimiz? Neden sürdürür gideriz, küslükleri, dargınlıkları ve kırgınlıkları?

Neden unuttuk hoşgörüyü, hem öksüz, hem yetim bir çocuk misali kuytularda, köşelerde?

Neden bir bayram daha geldi, bir bayrama daha eriştik çok şükür diyemiyoruz!

Bilmiyor musunuz ki, bir sonraki bayrama erişmek nasip işi! Bilmiyor musunuz ki, gidenin dönmesi mümkün değil!

Neden yumuşamaz yüreklerimiz? Ne oldu bize? Bu biz miyiz? Nereye kayboldu o güzel hasletlerimiz?

*****

Ne tatlı dilimiz kaldı, ne güler yüzümüz! Tartışma, dalaşma, sataşma her yerde. İnatlaşma, kargaşa ve karmaşanın tuzu biberi…

Artık, ne bayramlar, ne kutlu geceler, ne de kutlu günler bizi bir araya getiremiyor!

Küs durmamak Hakkın rızası…Barışmak Hakkın rızası…

Bize düşen ne?

Bize düşen çok şey, ancak ısrarla gelesimiz, yaklaşmaya niyetimiz yok!

O halde, vardır Allah'ın bir bildiği! "Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler" denmesi boşuna değil.

*****

Bayramlarda, ilk adımı atan büyüktür. Hoşgörü sahibi olan büyüktür. Pişmanlığı yüreğinde ilk hisseden, yüreği ilk ezilen büyüktür. Büyüklük mevki ve makam demek değildir. Büyüklük herkese tepeden bakmak, bağırmak, çağırmakta değildir. Büyüklük, büyüklük duygusunu hazmetmektir.

Bayramlar sevinç günleriyse…Barışma günleriyse…Buluşma günleriyse…Kavuşma günleriyse…

Mutluluk gözyaşlarının dökülme günleriyse…Kendinizi sıkmayın artık…Bırakın, duygularınız sağanak sağanak gözyaşı olarak akıversin gitsin…Elleriniz uzansın, halaylar çekin, horon tepin, zeybek oynayın!

Büyüklerin ellerinden öpülsün eskisi gibi! Ayaklar bayramlaşacağı dosta, arkadaşa, hısım akrabaya kendiliğinden gidiversin! Bu kaçma niye? Bu göçme niye? Bu uzaklaşma niye? Bu öfke niye, bu inat niye? Bu saçmalıktan medet ummak niye?

Gururun dizini kırıp oturması gereken günlerdir, Bayram günleri…

Kibrin semtine bile uğramaması gereken günlerdir, Bayram günleri…

*****

Yüzümüze gülmeyen yüzleri…Sevgiyle bakmayan gözleri…Uzatmadığınız elleri…Ben geldim diyemeyen dilleri…Kime saklıyorsunuz?

Bilmez misiniz ki, kapısını açmayana, yarın açılacak kapı olmaz. Sonra al kapını çal başına derler de iş işten geçer!

Çöle dönmüş, çoraklaşmış gönülde gül değil, anca diken yetişir! Derdiniz dikene mi can vermek, güle mi? Sevgisiz, muhabbetsiz, kinle ve nefretle bakan gözlerle, nereye kadar gideceksiniz?

Gittiği yere kadar deniyorsa, o yere geleli çok oldu!

*****

Hz. Mevlânâ, "Ey âlemin yaratıcısı! Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âhu vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin." diye niyazda bulunuyor Rabbimize.!

Katı kalpleri mum gibi yumuşattığına inandığımız, bu müstesna bayram günlerine tekrar kavuştuk!

Rabbimizin izniyle, kalplerimiz bu güzel bayram günlerinin hürmetine mum gibi yumuşasın, yumuşasın ki, barışalım, huzur iklimine kavuşalım inşallah!

 

BAYRAMLARDA YUMUŞATMAZ YÜREKLERİMİZİ!

Bayram alelade bir gün değil. Rastgele bir gün değil. Sıradan bir gün hiç değil. Dünya yalan dünya, kimseye kalmayan, kimsenin olmayan dünya.

Gerginlikten kim ne kazandı bugüne kadar? Ortalık yangın yeri, gönüller yorgun, gönüller tarumar!

Neden yumuşamaz yüreklerimiz? Neden sürdürür gideriz, küslükleri, dargınlıkları ve kırgınlıkları?

Neden unuttuk hoşgörüyü, hem öksüz, hem yetim bir çocuk misali kuytularda, köşelerde?

Neden bir bayram daha geldi, bir bayrama daha eriştik çok şükür diyemiyoruz!

Bilmiyor musunuz ki, bir sonraki bayrama erişmek nasip işi! Bilmiyor musunuz ki, gidenin dönmesi mümkün değil!

Neden yumuşamaz yüreklerimiz? Ne oldu bize? Bu biz miyiz? Nereye kayboldu o güzel hasletlerimiz?

*****

Ne tatlı dilimiz kaldı, ne güler yüzümüz! Tartışma, dalaşma, sataşma her yerde. İnatlaşma, kargaşa ve karmaşanın tuzu biberi…

Artık, ne bayramlar, ne kutlu geceler, ne de kutlu günler bizi bir araya getiremiyor!

Küs durmamak Hakkın rızası…Barışmak Hakkın rızası…

Bize düşen ne?

Bize düşen çok şey, ancak ısrarla gelesimiz, yaklaşmaya niyetimiz yok!

O halde, vardır Allah'ın bir bildiği! "Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler" denmesi boşuna değil.

*****

Bayramlarda, ilk adımı atan büyüktür. Hoşgörü sahibi olan büyüktür. Pişmanlığı yüreğinde ilk hisseden, yüreği ilk ezilen büyüktür. Büyüklük mevki ve makam demek değildir. Büyüklük herkese tepeden bakmak, bağırmak, çağırmakta değildir. Büyüklük, büyüklük duygusunu hazmetmektir.

Bayramlar sevinç günleriyse…Barışma günleriyse…Buluşma günleriyse…Kavuşma günleriyse…

Mutluluk gözyaşlarının dökülme günleriyse…Kendinizi sıkmayın artık…Bırakın, duygularınız sağanak sağanak gözyaşı olarak akıversin gitsin…Elleriniz uzansın, halaylar çekin, horon tepin, zeybek oynayın!

Büyüklerin ellerinden öpülsün eskisi gibi! Ayaklar bayramlaşacağı dosta, arkadaşa, hısım akrabaya kendiliğinden gidiversin! Bu kaçma niye? Bu göçme niye? Bu uzaklaşma niye? Bu öfke niye, bu inat niye? Bu saçmalıktan medet ummak niye?

Gururun dizini kırıp oturması gereken günlerdir, Bayram günleri…

Kibrin semtine bile uğramaması gereken günlerdir, Bayram günleri…

*****

Yüzümüze gülmeyen yüzleri…Sevgiyle bakmayan gözleri…Uzatmadığınız elleri…Ben geldim diyemeyen dilleri…Kime saklıyorsunuz?

Bilmez misiniz ki, kapısını açmayana, yarın açılacak kapı olmaz. Sonra al kapını çal başına derler de iş işten geçer!

Çöle dönmüş, çoraklaşmış gönülde gül değil, anca diken yetişir! Derdiniz dikene mi can vermek, güle mi? Sevgisiz, muhabbetsiz, kinle ve nefretle bakan gözlerle, nereye kadar gideceksiniz?

Gittiği yere kadar deniyorsa, o yere geleli çok oldu!

*****

Hz. Mevlânâ, "Ey âlemin yaratıcısı! Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âhu vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin." diye niyazda bulunuyor Rabbimize.!

Katı kalpleri mum gibi yumuşattığına inandığımız, bu müstesna bayram günlerine tekrar kavuştuk!

Rabbimizin izniyle, kalplerimiz bu güzel bayram günlerinin hürmetine mum gibi yumuşasın, yumuşasın ki, barışalım, huzur iklimine kavuşalım inşallah!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları