Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Başörtüsü sorunu

Türkiye''de bir iktidar değişimine sahne olması beklenen kritik seçimler yaklaşırken ekonomide, adalette, eğitimde ve hatta sağlıkta havlu atan iktidarın seçim kampanyasını ideolojik, dini ve kültürel farklılıklar üzerinden çatışma çıkarmak, temelinde inşa etmeye çalışacağına dair emareler epeyce artmıştı.

Özellikle muhafazakâr kesime yönelik; "biz kaybederiz de bunlar gelirse son yirmi yıldaki bütün kazanımlarınız elinizden alınır, gene başörtüsü, sakal, türban sorunu gündeme gelir" propagandaları artık açıktan açığa yürütülüyordu.

Yakın geçmişte 28 Şubat sürecinde yaşanılanların anımsatılması ve 28 Şubat sürecine yönelik tepki ve öfkenin diri tutulma çabası da elbette bu propaganda sürecinin önemli bir adımıydı.

Kılıçdaroğlu''nun son kanun hamlesi işte tam da bu stratejiyi bozmanın ve 6''lı masada oturan muhafazakâr partilerin bu menfi ve yalan propagandalara karşı elini güçlendirme çabasının bir parçasıdır.

Peki, bu girişim Cumhuriyetimizin ve Türk Devrimlerinin en önemli unsuru olan Laiklik ilkesine aykırı mıdır ya da Laiklik ilkesini zedeler mi?

İsterseniz öncelikle Laiklik nedir, ne değildir ona bir bakalım:

Laiklik en temelinde karar alma, kanun yapma hak ve özgürlüğünün halkta olması demektir, hukuki bir durumu anlatır.

Laik dünya görüşü aydınlanma devrimi ile başlayan süreçte egemenlik hakkının asiller ve din adamlarından halka geçmesi sürecinin en önemli unsurudur.

Süreç şöyle işlemiştir; bin yıllar boyunca insanlar "ben asil kandan geliyorum" ve "beni tanrı seçti" yalanları üzerine bina edilmiş hanedan egemenlikleri altında ve son derecede adaletsiz bir şekilde monarşik rejimlerce yönetilmiştir.

Aydınlanma devrimi sadece biyolojik bilgilerin keşfine yol açarak asil kan iddiasını çürütmemiştir, evren ve doğa ile ilgili bilgilerin keşfi sonucunda dinlerin evreni açıklama ile ilgili görüşleri de çökmüştür.

Bu keşifler sonucunda dinler açıkça sorgulanmış, sorgulandıkça zayıflayarak tapınaklara çekilmiş ve toplumun karar alma mekanizmalarından dışlanarak ölüm, doğum ya da evlilik sırasında folklorik ayinlerin yapıldığı, nostaljik kurumlara dönüşmüştür. Bu gelişmeler sonucunda tanrı tarafından seçilmiş egemenler anlayışı da hemen hemen dünyanın her bölgesinde çökmüştür.

Sıradan insanların egemenlik talebinin hayata geçmesi ile birlikte ilahi bir güç tarafından koyulduğu iddia edilen değişmez kanun ve kuralların yerini, insani kanun ve kurallara bırakması kaçınılmaz bir hukuki gelişme olmuştur. Hemen hemen tüm dünyada kutsal olduğu iddia edilen kitapların ve bu kitaplara dayanan hukukun yerini, insan yapımı kanunlar ve anayasalar almıştır.

Laicisme sözcüğü Katolik Hristiyan inancına sahip halkların dilinde ve özellikle de Fransızca''da kullanılır ve kökenine bakılırsa "halksallaştırma" demektir. Çünkü kaynağı olan Hristiyanlık öncesi Grekçedeki laos (halk), laikos (halksal) sözcükleri Hristiyanlık döneminde clerikus yani din adamları dışında olan kişiler için kullanılırdı. Modern Fransızca''da laicisme din adamlarından, rahiplerden başka kişilere, kurumlara, kurullara ve yetkililere dünya işlerinde, hatta din işlerinde üstün bir yer verme anlamını taşır.

Görüldüğü gibi laiklik kavramı tamamen hukuki bir kavramdır ve halkın kanun yapma, karar alma hak ve özgürlüğünü kapsar. Laikliğin giyim kuşam, sakal bıyık, içki içmek ya da içmemek ile herhangi bir ilgisi de yoktur.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilen Türk Devrimleri Doğuda gerçekleşen ilk aydınlanma devrimidir.

Türk Devrimlerinin en önemlisi elbette egemenlik devrimidir egemenlik hakkı bir ailenin tekelinden alınmış ve "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi uyarınca millete verilmiştir. Diğer önemli devrim ise Laiklik ilkesinin kabulüdür bu devrim ile ilahi bir kaynaktan geldiği iddia edilen değiştirilemez kanunların geçerliliği sonlandırılmış, kayıtsız şartsız millî egemenlik hükmü uyarınca milletin kanun yapma kural koyma hak ve özgürlüğü tesis edilerek anayasal düzen kurulmuştur.

Türkiye''de laiklik tartışmaları çok uzun yıllardır bağlamından koparılmış laikliğin halkın kanun yapma, kural koyma hak ve özgürlüğü olduğu vatandaşlara anlatılmamış, laiklik tartışmaları sakal, türban ve alkol bağlamında yasaklar ile gündeme gelmiştir. Kemal Bey''in bu son açılımı işte laiklik kavramını önemsizleştiren, halkta tepki oluşturan bu giyim kuşam tartışmasını sona erdirecektir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları