Atatürk düşmanı akademisyene kim sahip çıkar

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik hakaretlerin boyutu artık üniversitelere de sıçramış durumda. 

AKP iktidarının adaletli olmayan adalet sisteminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yapılan hakaretler Silivri soğuğuyla sonlanırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan hakaretlere göz yumuluyor.

İşin üzücü tarafı ise bu hakaretler üniversitelere ve sözde bir eğitimciye kadar uzanmış durumda.

Marmara Üniversitesi 'Araştırma Görevlisi' Furkan Bölükbaşı, 2017 yılında sosyal medya ve Ekşi Sözlük'te Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik hakaret içerikli paylaşım yaptı.

Bunun üzerine CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, avukatı Taner Kazanoğlu aracılığıyla Bölükbaşı hakkında suç duyurusunda bulundu.

Bölükbaşı'nın "Atatürk'ün hatırasına hakaret etmek, toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmek, suç işlemeye tahrik etmek, halkı birbirini öldürmeye tahrik etmek" suçlarını işlediği belirtildi.

Bölükbaşı hakkında Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'da düzenlenen Atatürk'e 'alenen hakaret etmek ve sövmek' suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Yaptığı hakaretleri burada benim yazmaya terbiyem müsaade etmiyor kusura bakmayın.

Okuyucularımın da ayrıca kin gütmesini istemiyorum.

O yüzden bu kısmı yüzeysel geçmek durumundayım.

Peki;

Atatürk'e hakaretten dolayı aldığı 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasını "şeref madalyam"  diyerek paylaşan ve fakat dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşan bu utanmaz şahsa destek kimden geldi dersiniz.

Tabi ki geçmişte PKK'ya ve FETÖ'ye övgüler dizen paylaşımları ve söylemleri bulunan, şimdi ise iktidara yakın Sabah gazetesinde yazan Hilal Kaplan'dan.

Çünkü kendisi Atatürk düşmanlığında hiçbir fırsatı kaçırmaz!

Geçmişle şimdiki durumu arasında tek tutarlı yanı bu. 

Marmara Üniversitesi 'Araştırma Görevlisi' Furkan Bölükbaşı'nın paylaşımını alıntılayan Hilal Kaplan, "İfade özgürlüğü savaşçıları sessiz çünkü dertleri ifade özgürlüğü değil; bize istedikleri gibi hakaret etme ve sindirme özgürlüğü" ifadelerini kullandı. 

Atatürk'e hakaret etmenin adını ifade özgürlüğü koymuşlar.

Herhalde böyle bir prototipe sahip çıkacak Atatürk düşmanına, ben sahip çıkacak değilim ya! 

Kim mi bu Hilal Kaplan.

 Onu en iyi İsmail Saymaz, Habertürk'te konuk olduğu programda Kaplan'ın yüzüne şöyle haykırmıştı:

"Hilal Kaplan, çözüm sürecinde poşu bağlayıp, bitince asker postalı giymiş bir kadın. Hilal Kaplan, Taraf gazetesinin tetikçisi. Ben, bu stüdyolarda cemaatçilerin yüzüne konuşurken gıkını çıkaramıyordu. Ben, İlhan Cihaner'i, Hanefi Avcı'yı yazdığımda cemaatin gazetesinden bana ateş ediyordu. Hilal Kaplan kim ki? Hilal Kaplan, Fethullah Gülen için şiir yazmış bir kadın. Utanmadan şimdi o geçmişini sileceğini sanıyor. PKK ile Öcalan ile ilgili övgü dolu tweetleri cirit atıyor Twitter'da."

Kendisi isterse o tweetler ve söylemler hakkında da uzun uzadıya yazarız.

Ancak çok yazıldı, çok çizildi.

Kabak tadı vermeye başladı.  

Atatürk düşmanlarının buluştuğu ortak bir nokta var.

He onu da siz anladınız.

Ayrıca Marmara Üniversitesi'nin konuyla ilgili sessizliğine şaşırdığımı belirtmek isterim.

Marmara Üniversitesi bir an önce karar alıp bu kişiyle ilişiğini bir an önce kesmelidir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları