Sevgili okuyucum,
Tarihimizde kadınlarımız, kurultaylara başkanlık eder, elçi karşılardı. Cengiz Han halkına konuşma yaptığı sırada eşini göstererek "Ben sizin Han'ınızım, bu da benim Han'ım." diyerek kadına verdiği önemi belirtiyordu.
Hakkındaki her karar babası, eşi tarafından verilen, mahalle baskısı yüzünden hayatı zindan olan, yerinin mutfak ve yatak odası olduğu sürekli vurgulanan, elin oğlunun diplomasına değil, yaptığı yemeğe baktığı söylenen, tek başına yaşadığında arandığı düşünülen, taytın, diz üstü eteğin, dar tişörtün erkekleri baştan çıkarıyor denilen ve dolayısıyla kıyafetine karışılan, bir tacize uğradığında, kimdi, nasıl oldu, iyi misin, gibi sorulardan önce ne giyiyordun, o saatte ne işin vardı, vb. sorulara yanıt vermek zorunda bırakılan, sokaktan geçerken korna çalınan, sosyal medya üzerinden sürekli mesajlarla tacize uğrayan kadınlarımızı anlıyor muyuz?
Bir kadını övmek için bile "Erkek gibi kadın!" denilen ülkede her şeyin erkek üzerine kurulu olduğunun acısını sadece kadınlar yaşıyor.
Bu ülke, "Siz de mini eteği giyinip, tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın." diyenleri de gördü!
Peki kadınlarımızın hangi görevleri üstlendiğinin farkında mıyız?
Bir kadın; ev mi temizlesin, çocuk mu baksın, yemek mi yapsın, cam mı silsin, çamaşır mı yıkasın, bulaşık mı yıkasın, işe mi gitsin, eve gelen gelire göre mutfaktan mı kıssın, bunları hesaplamakla mı uğraşsın? Biz erkekler olarak bunları kaldırabilir miyiz?
Peki ya şu başlık parası dedikleri nedir? Bir kadınla evlenmek için gelinin ailesine belirli miktarda para ödeniyor... Buna bir de töre deniyor... Bir aile, zamanı geldiğinde kızını satmak için mi büyütüyor?
Her anda muhtaç olduğumuz kadınlar hem bizi idare edip, çocuklara bakıp yukarıda bahsettiğim işlere bakarken nasıl onları bu kadar aşağılayabiliyoruz?
Kadınlara örtünmeyi tacize karşı bir önlem olarak sunan kişilerle, altı yaşında çocukla evlenilebilir diyen kişilerin yok birbirinden farkı!
Sevgili okuyucum,
Ataerkil toplumda kadının yeri işte bu!
Haftaya buluşmak dileğiyle..
