Koronaya karşı aşının bulunup uygulanmaya başlanması büyük bir insanlık dramını da ortaya çıkardı.

Zengin ülkeler birkaç ay içinde aşılama çalışmalarını tamamlamayı hedeflerken, Afrika'da henüz bir tek doz aşıya bile ulaşamamış ülkeler var.

Aşı üreticisi firmalar sadece kârlarını düşünüyorlar çünkü.

"Parayı veren düdüğü çalar" cimriliği...

"Ne kadar para, o kadar aşı" aç gözlülüğü...

Dolarların vicdanlara egemen olduğu bir tuhaf süreç...

...

Dünya Sağlık Örgütü Sözcüsü Dr. Margaret Ann Harris "Dünyanın güvende olabilmesi için zengin-yoksul ayrımı olmadan herkesin aşılanması gerekiyor" deyip aşı üreten firmalara şu çağrıyı yaptı:

"Siz yeterli aşı üretemiyorsanız aşının fikri mülkiyet haklarından feragat edin, aşı sıkıntısı çeken ülkelere gönüllü lisanslama hakkı verin, yani teknoloji transferinde bulunun. Böylece onlar da verilen formüllere dayanarak kısa sürede aşı üretip yoğun bir aşılamaya girişebilirler."

Ne var ki aşı üreticileri, elleri ceplerinde gökyüzünü seyrederek karşıladılar bu teklifi.

Bir nevi "Parası olan yaşasın, olmayan ölsün" vurdumduymazlığı, dahası vicdansızlığı yani.

ABD'den Rusya'ya, İngiltere'den Almanya'ya koskoca devlet başkanları, siyaset adamları, parlamentolarda görev yapan temsilciler de aşı üreticilerine "Yaptığınız ayıp. Ya yoksul ülkelere aşı yardımı yapın ya da formülünü verin onlar yapsın" demiyorlar, utanılacak bir sessizlik içinde bekliyorlar.

...

Bu noktada benim bir önerim var:

Bilindiği gibi ülkemizde çeşitli merkezlerde aşı çalışmaları yürütülüyor.

Özellikle Erciyes Üniversitesi'ndeki çalışmaların yakında sonuçlanabileceği, yaz başlangıcında aşı üretimine başlanabileceği anlaşılıyor.

Aşıda üretime geçer geçmez, Dünya Sağlık Örgütü'nün çağrısını dikkate alarak şöyle bir açıklama yapsak harika olmaz mı:

"Koronayla mücadele edecek aşıyı biz de bulduk. Ama biz bencil davranmayacak, aşımızın formülünü isteyen ülkelerle paylaşacağız.

Hangi ülke aşı sıkıntısı çekiyorsa ilgili elemanlarını bize göndersin.

Kendilerine formülümüzü bir kuruş bile istemeden vereceğiz.

Bu kadarla kalmayacak, isteyen ülkelere aşı üretim tesisleri kurmaları için gerekli teknolojik destekte de bulunacağız.

Korona aşısının bulunduğu tarihten bugüne yüz binlerce kişi salgın yüzünden hayatını kaybetti.

Eğer aşı üreticileri insani bir duyarlılıkla davransaydı bu kişilerin çoğu bugün aramızda olacaktı.

Aşı üretmeye başlayan bir ülke olarak manevi sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz ve bunun gereğini yerine getiriyoruz."

...

Böyle bir gelişme, elbette ki uluslararası aşı şirketlerinin tüylerini diken diken eder, hepsini çılgına çevirir.

Yine, aşı üreticilerinin bulunduğu ülkelerin yöneticilerini "Eyvah ihracat gelirimiz düşecek. Trilyonlarca dolarımıza yenilerini ekleyemeyecek, silahlanmaya daha fazla para ayıramayacağız" diye yasa boğar ama bizi de hem millet, hem devlet, hem siyasal iktidar olarak tarih sahnesinde müstesna bir yere taşır.