Koronavirüs aşısına karşı dünyada oluşan büyük tepkinin arkasında ne var?

New York Times Gazetesi'nde yayınlanan haber bu soruya bir ölçüde yanıt olacak nitelikte:

Özetle şöyle deniyor haberde:

"ABD'de aşı karşıtlığının öncülüğünü alternatif tıp alanındaki çalışmalarıyla tanınan Dr. Joseph Mercola yapıyor.

Mercola, Facebook'taki hesabından yayınladığı 600 makaleyle aşının doğurabileceği sakıncaları anlattı.

Söz konusu makaleler ülke genelinde çığ gibi yayıldı ve aşı karşıtlarının en büyük dayanağı haline geldi.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Dijital Nefretle Mücadele Merkezi Direktörü İmran Ahmed, Dr. Mercola'yı eleştirdi, 'İnsanları kendi kölesi haline getirmek için sosyal medyayı ustaca ve acımasızca kullanıyor' diye konuştu.

Ağır suçlamalara hedef olan Dr. Marcola ise, iddiaları kabul etmedi."

*

Bu haberi, NTV Washington Temsilcisi Hüseyin Günay'ın geçtiği haberle birleştirince ortaya ilginç bir resim çıkıyor:

"Aşı karşıtlığıyla tanınan Dr. Marcola, önemli bir iş insanı. Çeşitli vitamin ve mineraller de pazarlıyor. Servetinin 100 milyon doları bulduğu belirtiliyor.

Dr. Marcola'nın sosyal medya mesajları sadece ABD'de yayılmıyor, diğer dillere de çevrilerek dünyanın dört bir yanına ulaşması sağlanıyor."

*

Anladığım kadarıyla, Dr. Marcola, sosyal medyadaki tüm paylaşımlarında açık ya da örtülü, "Aşı zararlı.  Benim alternatif tıp ürünlerimi, bu arada vitamin ve minerallerimi alıp kullanırsanız koronavirüs size bir şey yapamaz" diyor ve böylece geniş bir müşteri kitlesine ulaşıyor.

*

İlginç değil mi?

Dünyada kororavirüs nasıl bir kişiden yayılmışsa, aşı karşıtlığı da galiba yine bir kişiden yayılmış.

Ve aşı karşıtlığının arkasında dev bir pazar varmış.

ÇARE KAPILARI AÇMAK MI ?

Mülteci sorunu Türkiye'nin gündemine oturdu.

Kolay kolay kalkacağa da benzemiyor.

Ağırlıklı olarak Suriye ve Afganistan'dan gelenler üzerinde duruluyor ama İçişleri Bakanlığı'nın raporlarına göre ülkemize şu ülkelerden de göç var:

Irak, İran, Azerbaycan, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, Kazakistan, Bangladeş, Nijerya, Somali, Kenya, Tanzanya, Gambiya, Güney Afrika, Malezya, Uganda, Hindistan, Filipinler, Moldova, Angola, Ermenistan, Etiyopya, Tayland, Güney Afrika, Nijer, Togo, Haiti, Burkina Faso, Belarus, Kuzey Makedonya, Küba, Bosna Hersek, Venezuela, Gine...

*

Peki, ne yapılabilir, bu ciddi sorun nasıl aşılabilir?

Sorunun kesin çözümü, insanların doğup büyüdükleri topraklarda geçim sıkıntısı ve güvenlik kaygısı olmadan huzur içinde yaşamalarından geçiyor elbette.

Ama bunun gerçekleşmesi herhalde çok uzun yıllar alacak.

Öyleyse şu aşamada bizim için yapılabilecek en doğru şey, Avrupa kapılarımızı gitmek isteyen mültecilere sonuna kadar açmaktır.

Böylece sorunun çözümüne katkı vermeye hiç olmazsa Avrupa ülkelerini de zorlamış ve ortak etmiş oluruz.