Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Asabı bozuk toplum

Büyük bir holdingin patronu olan Besim Tibuk 1994 yılında Liberal Demokrat Parti''yi kurmuştu.

Partinin ilginç bir sloganı vardı:

"Asabı bozukların partisi."

Tibuk, ülke iyi yönetilemediği için ekonomik sıkıntıların, haksızlıkların, usulsüzlüklerin, yolsuzlukların bitmediğini belirtiyor, insanları sürekli gergin ve öfkeli yapan bu vahim tabloyu ancak kendilerinin düzelteceğini ifade ediyordu.

Ne var ki büyük iddialarla girdiği 1999 ve 2002 seçimlerinde beklediğini bulamadı. Partisinin çok az oy alması karşısında siyaseti bıraktı ve yeniden holdinginin başına geçti.

O günlerde seçmeni kucaklamakta yetersiz kalan "Asabı bozukların partisi" sloganı bugünlerde çok etkili olur gibi geliyor bana.

Demokrat Parti''nin 1950 seçimine giderken kullandığı "Yeter! Söz milletindir" sloganını şu günlerde bazı partiler paylaşamıyor.

Oysa toplumun 2002 yılı öncesine göre asabının çok bozulduğunu görüp "Asabı bozukların partisi" sloganına sarılsalar herhalde daha isabetli hareket etmiş, seçmenin önemli bir bölümünün sempatisini kazanmış olurlar.

Benden hatırlatması.

 

 

Köşe yazarlarına yaradı

 

Altılı Masa''nın cumhurbaşkanı adayını açıklamada gecikmesi toplumun bir kesiminde hayal kırıklığı yaratsa da Ak Parti dışında bundan memnun olanlar da var.

Siyasi yorum yapan köşe yazarlarının çoğu eminim ki Altılı Masa''nın toplantı üstüne toplantı yapmasına karşın aday belirleyememiş olmasını sevinçle karşılıyor, bu belirsizliğin bir süre daha sürmesini istiyorlardır.

Çünkü işleri çok kolaylaştı.

"Kulis bilgisi" diye dizi senaristlerine taş çıkartacak bir yetenekle birçok senaryoyu arkası arkasına köşelerine taşıyorlar.

Örneğin, "Dün bir partinin ileri gelen bir ismiyle konuştum. İsminin açıklanmaması kaydıyla bana dedi ki" diye başlayan senaryo yazımı, "Kemal Kılıçdaroğlu da aday olabilir, başka bir isim üzerinde de anlaşmaya varılabilir" şeklinde "dahiyane" gazetecilik gösterileriyle sürdürülüyor.

Benim merak ettiğim şu:

Altılı Masa cumhurbaşkanı adayını açıkladıktan sonra bu köşe yazarları ne yapacaklar acaba?

Bir meslektaşları olarak onlara bir kopya vermek istiyorum:

Altılı Masa adayı belirledikten sonra bu defa da "Kimler hangi bakanlıklara gelecek" diye "kulis bilgileri" vermeye başlayabilirler.

 

Ardern''in verdiği ders

 

Son günlerde beni en çok etkileyen haber Yeni Zelanda''da 6 yıldır başbakanlığı ve İşçi Partisi liderliğini sürdüren Jacinda Ardern''in 7 Şubat''ta istifa edeceğini açıklamasıydı.

Ardern isteseydi Ekim ayında yapılacak seçime kadar görevinde kalabilirdi.

Kaldı ki Ekim''deki seçimde de partisinin birinci olması ve kendisinin yeniden başbakanlığa gelmesi bekleniyordu.

Ülkesinde ekonomik kriz yoktu, demokrasiyle, adaletle ilgili bir sorun yaşanmıyordu. Korona salgını dönemini iyi yönetmişti. Bir camiye yapılan silahlı saldırı sonrası başörtüsü takarak Müslümanlara destek vermesi ve bireysel silahlanmayı önleyecek yasa çıkarması da başarı hanesine yazılan icraatları arasındaydı.   

Peki, henüz 42 yaşındaki Ardern neden istifa kararı aldı?

Bunun gerekçesini, "Artık görevimin gerektirdiği gücü kendimde bulamıyorum. Devam edersem Yeni Zelanda''ya zarar vermiş olurum" diye açıklamış.

Bizim siyasetçilerin Ardern''den çıkarması gereken dersler olduğunu düşünüyorum.

Elbette istisnaları da var ama bizde siyasetçiler genellikle oturdukları koltukları bir türlü bırakmak istemezler.

Bu açıdan bakıldığında Ardern''i takdir etmemek ve örnek göstermemek mümkün değil doğrusu.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları