Ankara!

Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının yolu Ankara'ya düşünceye kadar Rumeli'den Kafkasya'ya, Arabistan çöllerinden Trablus'a, Çanakkale dahil 20 yıl cepheden cepheye koşmuşlardı.

Ankara'da, Anadolu bozkırlarının tam ortasında yeni bir Türk Devletini filizlendirmek için tek yürek oldular ve Mustafa Kemal'in etrafında kenetlendiler.

Ankara onları, onlar Ankara'yı efsane yaptılar ve destan üzerine destan yazdılar.

Ankara!

Cesur yüreklerin,

Adsız kahramanların,

Anadolu'nun her köşesinden bu şehre koşarak geldiği,

İşgal altındaki vatanın kurtulması için yeminler ettiği,

Antlar içtiği,

Bir olmanın, taşın altına yüreklerini koymanın heyecanını yaşadığı,

Türk Milletinin yeniden dirilişinin, ölümüne direnişinin bir destanı oldu!

Ankara, Kara Fatma olarak bilinen Fatma Seher Hanım'ın, Halide Onbaşı olarak bilinen Halide Edip Adıvar'ın, Şerife Bacı'nın, Kastamonulu Halime Çavuş'un, Adanalı Rahmiye Hanım'ın, Aydınlı Emir Ayşe Hanım'ın, Gördesli Makbule Hanım'ın, Binbaşı Ayşe Hanım'ın, Nezahat Onbaşının umudu oldu.

Bu vefakâr Türk kadınlarına ilham veren, mücadele azmi veren, vatanı için gözlerini kırpmadan şahadet şerbeti içmeye koşa koşa götüren istiklal mücadelesinin kalbinin attığı yer olan Ankara nasıl unutulabilir!  

Nasıl sevilmez!

Mümkün mü?

Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan Samsun'a doğru hareket etmesinden 7 ay 11 gün sonra 27 Aralık 1919'da bağrına basan şehir oldu.

Seğmenlerin kılıçlarıyla, Haymanalıların düzenli bir ordu görünümüne kavuşturdukları atlı birlikleriyle karşıladıkları Mustafa Kemal Paşa, en doğru kararı verdiğine bir kez daha kani olmuştu.

"Ankaralıların bu asil hareketini hiçbir zaman unutmadım ve unutmayacağım" diyecekti.

İstiklal Savaşı günlerinde Polatlı'ya kadar ilerleyen Yunan topçusunun top sesleri Ankara'ya ulaştığında, Meclisin Kayseri'ye nakledilmesi gündeme geldi.

Erzurum Milletvekili Durak Bey, "Biz bugün burada öleceğiz. Tam o gün gelmiştir. Kanımızı, canımızı feda etmek için geldik. Biz bu kürsüyü bekliyoruz. Ankara'yı bekliyoruz. Metin olalım. Ölürsek ölürüz. Son yedi yılda milyonlarca insan öldü. Biz o milyonlarca insandan büyük değiliz. Bizde feda olalım." demişti.

Ankara, vekillerin bu cesur ve göz yaşartıcı çıkışından sonra, Türk İstiklal hareketinin merkezi olmaya devam etti. 9 Eylül 1922'de düşmanın denize dökülüşüne kadar.

Sonra da, 13 Ekim 1923 tarihinde Başkentimiz oldu.

Ankara, Anayasamızın değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilk dört maddesinden biri olan 3. maddesinde şöyle yer aldı;

"Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır."

Tam 98 yıldır; "Ankara,  Ankara güzel Ankara / Seni görmek ister her bahtı kara / Senden yardım umar her düşen dara/ Yetersin onlara güzel Ankara" dizelerinin anlamı ve mana zenginliği hiç değişmedi.

Ankara, tesellimiz oldu!

Ankara, umudumuz oldu!

Ankara, hayallerimizi gerçekleştiren şehir oldu!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları