Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Trabzon''da bir konuşma yaparken, kendisini gökkuşağı renkli şemsiye ile dinleyen yaşlı bir amcanın şemsiyesi kapattırılmış.

Haber Sayın Soylu ekseninde olunca, şemsiyenin de rengi gökkuşağı renginde olunca bizim muhalif kafa hemen LGBT-İ göndermesi yapmaya başladı.

Ama ben hemen "Orda dur!" dedim.

Kimse durmadı ama olsun, ben dedim.

Hemen orada yağan yağmur tanelerine mikrofon uzattım ve konu hakkındaki fikirlerini sordum.

Buyurun yağmurun beyanına…

"Allah o görevlilerden razı olsun abem. Biz o toplantı yerine patır patır yağarken doğal olarak gözümüz şemsiyelere kayıyor.

Orada dikkat ederseniz şemsiyelerin çoğu tek renk, bazıları da 2-3 renkten oluşuyordu.

Siyah şemsiyeyi görünce -Hadi arkadaşlar, buraya düşek, bahtımız kara, düştüğümüz yer de koyu olsun- diyoruz.

Bazı arkadaşlarımız da benekli şemsiyelerin üstüne düşmek istiyor. Bunu isteyenler daha çok çocuk ve genç damlalar.

Yaşlı damlalarımızın renk ayırımı yok.

-Nasılsa düşeceğiz; rengin, şemsiyenin ne önemi var?- diyorlar.

Ama inanın, ister çocuk olsun, ister bizim gibi büyük ve hatta yaşlı damlalar olsun gökkuşağı renkli şemsiyelerden çok rahatsızız.

O gökkuşağı renkleri gözümüzü alıyor.

Tam -Hah, şuraya düşelim- derken gözümüz kamaştığından başka yerlere düşüyoruz ve alandaki insanların aklına -Gökten bir damla düştü; şıp benim alnıma, şıp ananın alnına- tekerlemesi geliyor.

Biliyorsunuz Sayın Erdoğan''ın sıklıkla dillendirdiği bir şarkı var, -Beraber ıslandık biz bu yağmurda, beraber yürüdük bu yollarda- şeklinde.

O şarkının sözleri -Beraber ıslandık biz bu şemsiyesiz yağmurda, beraber yürüdük bu duple yollarda- diye değiştirilirse biz de çok seviniriz''''