Alabalık oldukça lezzetli, çabuk pişen, ızgarası da ağzınıza layık bir balık!

Neden alabalık?

Alabalık da nereden çıktı diye sorabilirsiniz!

Efendim fi tarihinde bir Vilayette, sorumlu mevkilerin birinin başında bulunan bir Amir, vilayete yakın İlçelerden birindenmiş.

O ilçe yeşillik, ormanlık, sulak olduğu kadar alabalıklarıyla da meşhurmuş.

Kendini bir şekilde ilçeden sorumlu sayanı…

Ne dedikodusu varsa, sırtlayıp götüreni, ulaştıranı…

Her gidişinde, yeni tutulmuş alabalıklardan birkaç okka yakalatıp hemşerisi olan Amire götürürmüş!

Şimdi ne var bunda adam hemşerisi,

Belli ki sevgi ve saygıda kusur etmiyor,

Giderken de alabalık alıp götürmüş olamaz mı diyebilirsiniz!

Dinleyenler valla demişler, bize göre de pek bir şey yok amma!

Alabalıklar gittikten birkaç gün sonra, her nedense İlçeden yanık kokuları geliyor!

Ne kokusu diyecekseniz?

İlçede görevli olanlardan,

Bu alabalık götüren tarafından sevilmeyenleri,

İstenmeyenleri,

İşine gelmeyenleri hakkında,

Sürgün kokuları,

Azil kokuları,

Yer değiştirme kokuları,

Tahkikat kokuları gibi bir şeyler işte…

Hatta hırsını alamayan kendini İlçeden sorumlu sayan,

Adamların gittikleri yerlerde de onlara rahat huzur yüzü verdirmez,

Biçarelerin ardından yağmur misali ceza yağarmış!

Hemen şaşırmayın canım!

Balık lezzetli!

Balık taze!

Balık makbul!

Üstelik alabalık!

Götüren hatırlı!

Nazı geçmiş, sözü kabul görmüş çok mu?

Çok değil diyen de olmuş, olur mu böyle şeyler diyen de…

Ne demişler?

Kıssadan hisse!

Vilayet vilayete, İlçe ilçeye,

Amir Amire,

Alabalık alabalığa,

Götüren götürene, yiyen yiyene, sürülen sürülene, azledilen azledilene, yer değiştiren yer değiştirene, ceza alan ceza alana benzer!

Yine denmiş ki…

Bu hikayede anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya, ne de alınganlık göstere…

Madem öyle…

Sürçü lisan eylediysek affola efendim….