Akşener Erzurum'da

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 20 Ocak 2020 tarihinde başladığı il ve ilçe gezilerine devam ediyor.

Daha önce bir çok gezi programına katılmıştım.

Eskişehir

Sakarya

Afyon

Kocaeli

Zonguldak

Karabük ve

Trabzon bulunduğum programlardan bazıları...

Dün de Erzurum gezisine İYİ Parti Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili Prof İsmail Tatlıoğlu ile birlikte gittik.

Bursa'dan uçağa sıcaktan ter içinde binerken, akşam saatlerinde Erzurum'a indiğimizde kış havası ile karşılaştık, üşüdük.

Meral Akşener bu hafta programına, Sivas ile başladı, Erzincan ile devam ederek Erzurum'a geçti.

Her gittiğim gezide "Meral Akşener ve yakın ekibi bu tempoya nasıl dayanıyor" sorusunun cevabını düşünüyorum.

Öyle istekli, öyle heyecanlı ve öyle umutlular ki yorulmak nedir bilmiyorlar.

Önceki programlarda gidilen il ilçe teşkilatları dışında, yakın çevre illerden gelen partililer, milletvekilleri ve genel merkez yöneticileri genel başkan Meral Akşener'e eşlik ediyorlardı.

Akşener artık tüm partililere yasaklama getirdi.

Parti teşkilatları ve milletvekilleri kendi bölgelerinde programlar düzenleyip vatandaşla buluşacak, genel başkanın gezilerine sadece gittiği ilin yönetici kadroları katılacak.

Böylelikle o ilin teşkilatları ile yakınlaşacak ve aynı ildeki vatandaşlarla daha fazla dertleşmiş olacak.

Halkın İYİ Parti ve Meral Akşener'e ilgisi her geçen gün artarak devam ediyor.

Oy oranlarının artışı bunu yansıttığı gibi sahada da aynı ilgi rahatlıkla gözlemlenebiliyor.

Erzurum'da vatandaşın bir kısmında farklı bir davranış şekli dikkatimi çekti.

Akşener'in esnaf ziyareti esnasında bulunduğu tarafta yoğun bir kalabalık her yerde kendini gösteriyor, buna herkes alıştı.

Bir dükkandan diğerine geçerken, aradaki üç metrelik mesafeyi 15-20 dakikada alabilmesi artık kimseyi şaşırtmıyor.

Vatandaşın Akşener'in önüne çıkıp gerek bireysel, gerekse toplumsal sorunları dile getirmesini herkes normal karşılıyor.

Erzurum'da o yoğunluk haricinde, karşı caddede ciddi bir kalabalık da karşıdan izleyici olarak bulunuyordu.

Programı gözlemlemek için gelen, Erzurum'da karşılaştığımız MAK Araştırma ve danışmanlık şirketi sahibi Mehmet Ali Kulat'a tabloyu göstererek sordum;

"Bu davranış biçimi ne anlam ifade ediyor, daha önce böylesini görmemiştim"?

Kulat'ın yorumu benim düşüncemle örtüştü;

"İşte bu seçmen özellikle AKP'den ve Cumhur İttifakı'ndan kopmuş, kendisine yol arayan kitle.

Bazıları da Erzurum gibi bölgelerde halen endişe ve korkusunu, mahalle baskısını üzerinde hissediyor.

Meral hanımı ve İYİ Parti'yi içine sindirmiş ki buraya gelmiş."

Yerel bir gazeteci ile konuştum;

"Erzurum'a yirmi gün kadar önce Erdoğan geldi.

Belediye çalışanlarının programa katılması zorunlu olmasına rağmen, ilgi ve kalabalık bu kadar yoktu." diyordu.

Daha çok detay ve konu biriktirmiştim.

Düşüncem, onları kaleme alıp sizlere aktarmaktı.

Aniden yağan yağmurdan bir kahvehaneye sığınışı,

Bir vatandaşın KPSS'de 80 puan alan çocuğunun işe giremeyip 50-60 puanla iktidar torpili ile iş bulmasına isyanını,

Kahvede bir çiftçinin hazırladığı "dert dosyasını Akşener'e verişini,

16 Yaşında bir gencin umudunun tükenişini dile getirişini...

Detaylandırarak anlatacaktım.

Ancak Kastamonu ve Karadeniz'den gelen sel felaketi sonrasında, bunların önem sırası çok altlarda kaldı.

Zaten Meral Akşener'de ekibine önümüzdeki hafta ve sonrasında yapacağı Gümüşhane, Bayburt, Sinop, Samsun gezilerini yeniden değerlendirilmesi talimatını verdi.

Büyük olasılıkla, öncelikle afet yaşanan bölgeyi ziyeret edebilir.

Diğerlerini sonraki haftaya bırakabilir.

Bir erteleme söz konusu olabilir.

İnanılmaz olaylar yaşıyoruz.

Deprem, yangın, ekonomik kriz derken sel felaketleri de peş peşe geliyor.

Kastamonu Bozkurt'un yok oluşunu tanıklık ediyoruz.

Doğa, bilinçsiz yapılaşma ve yanlış yönetimlerden iklim değişikliği ile birlikte adeta intikam alıyor.

Bozkurt'ta yaşanan facianın boyutu henüz netleşmedi.

Yazılan ve söylenenlerin çok ama çok üzerinde olduğu konuşuluyor.

Umarım konuşulanlar doğru değildir.

Hele bir şey var ki söylenen, eğer onun doğruluğu ortaya çıkarsa, yaşanan felaket değil "cinayet" demektir.

Şunu sorarak bitireyim;