Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Akıl sağlığı taraması

Kadına yönelik şiddet bütün hızıyla devam ediyor.

Gün geçmiyor ki bir kadın; eşi, sevgilisi, arkadaşı ya da bir akrabasının silahlı, bıçaklı saldırısına uğrayıp yaşama veda etmesin.

Türk Ceza Kanunu, kendini savunamayacak bir insanı öldürmenin cezasının ağırlaştırılmış müebbet olduğunu yazıyor.

Yani kadını öldürene ceza sistemimizdeki en ağır ceza verilebiliyor.

Demek ki cezanın ağır olması kadın cinayetlerinin önlenmesinde caydırıcı bir etki yaratamıyor.

O halde başka çözümler bulunması gerekiyor.

*

Psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu, Hürriyet'teki makalesinde, kadınları öldürenlerin çoğunun ruh hastası olduğunu belirtiyor, şöyle devam ediyor:

 

"Medyadan bu cinayetlerle ilgili haberleri okurken ya da izlerken o birkaç dakika içinde bile, katilin hasta bir adam olup olmadığını hissedebiliyorum. Bunu sadece ben değil, birçok meslektaşım da kolayca anlayabiliyor.

Biz bu hastalıklara, pek çok değişik formu varsa da genel olarak Paranoid Bozukluk diyoruz.

Eminim çevrenizde çok hafiften başlayıp dozu giderek artan bu tür hastalıklı insanlar vardır. Çünkü bu hastalık bizim ülkemizde oldukça yaygındır. Bazen hafif bir kişilik bozukluğu seviyesinde devam eder, bazense tehlikeli bir hastalık haline dönüşür.

Söz konusu kişilerin en önemli özelliği çok alıngan ve şüpheci olmalarıdır."

*

Gülseren Budayıcıoğlu'nun tespitlerinden hareketle şu önerilerde bulunulabilir:

-18-35 yaş grubundaki erkeklerden başlamak üzere toplumdaki tüm yetişkin erkekler akıl sağlığı taramasından geçirilmelidir.

-Akıl sağlığının normal olduğuna ilişkin raporu olmayanların evlenmelerine izin verilmemelidir.

-Genç kızlara, akıl sağlığı raporu göstermeyenlerle arkadaşlık yapmamaları önerilmelidir.

- Akıl sağlığı yerinde olmayanlar ya ilaç kullanmaları sağlanarak ya da hastanelere yatırılarak tedavi edilmelidir.

- Şiddet suçu işlediği gerekçesiyle halen cezaevinde olanlar, tahliye zamanları geldiğinde akıl sağlıkları yerinde değilse serbest bırakılmamalı, akıl hastanelerine sevk edilmelidir.

*

Tabii, yukarıdaki önlemlere ilave olarak şunları yapmakta da yarar olabilir:

1- Okullarda kız öğrencilere savunma sporlarının en az biri öğretilmelidir.

2- Şiddet görme riski altındaki kadınlara, polislerin kullandığı şok cihazları ile biber gazları ücretsiz olarak verilmelidir. 

3- Kadın sığınma evlerinin sayısı ve niteliği artırılmalı, şiddet mağduru kadınlar yalnız bırakılmamalıdır.

+

AŞI YOKSA MUAYENE DE YOK

"Belçika'nın ikinci büyük kenti Anvers'te bir aile hekimi, Covid aşısı olmayan hastalara artık bakmayacağını açıkladı.

'Aşı olmamanız tıbba güvenmediğinizi gösteriyor, dolayısıyla bu durumda bana da güvenmiyorsunuz' diyen aile hekimi, meslektaşlarından da destek görüyor."

*

Bu haberi BBC yayınladı geçenlerde.

Belçikalı aile hekimini gönülden kutlamak gerekiyor.

Keşke bizim aile hekimlerimiz de sadece maaşlarının artırılması için değil böyle toplum sağlığıyla birebir ilgili konularda da eylem yapabilseler.

*

Yine Anvers kenti...

Burayla ilgili bir diğer haberde ise şunlar yazılı:

"Anvers'teki kamu hastaneleri zinciri ZNA, hastaların ve toplumun güvenliği açısından artık aşısız personel almayacağını duyurdu."

Bu haber de Sağlık Bakanlığımıza örnek olmalı.

Hastane çalışanlarının yüzde yüzünü aşılamadan topluma sürekli biçimde "Aşınızı olun" çağrısı yapmak samimi bulunmuyor, inandırıcılıktan yoksun bir söylem olarak kalıyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları