Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Özeren

Levent Özeren

Yazar

53 günlük tutukluluğun ardından Savcı ve Hakimlerden rica ediyorum...

Hukukçu değilim.

Fakat AKP iktidarı sayesinde, Anayasa ve TCK maddelerininin büyük kısmını öğrenmiş olduk.

Örneğin ben, tutuklama gerekçelerinin en başında "delil karartma ve kaçma şüphesi" olması gerektiğini öğrendim.

Siyasi otoritenin müdahalesine, sosyal medyanın yargıyı yönlendirmesine, haksız tutuklamalara hiç değinmeyeceğim.

Tutukluluk, bir insanın özgürlüğünün sona erdirilmesidir.

Bir saatlik haksız tutuklama dahi, insani ve vicdani olarak büyük bir olaydır.

İnsanın yakınlarından, sevdiklerinden, sevenlerinden uzaklaşmasıdır.

İletişim kuramamasıdır.

Dünya'dan haber alamamasıdır.

Psikolojik olarak yakınlarının ve kendisinin yıkımıdır.

Pandemi sürecinde, tutuklu ve hükümlülerin iletişim hakları kat be kat azalmış durumdadır.
Bunu 53 günlük tutukluluk günlerimde yaşayan bir kişi olarak söylüyorum.

15 ilâ 25 gün arasında süren karantina tedbiri nedeniyle, hiç kimse ile görüşme ve haberleşme imkânı (telefon dahil) bulunmuyor.

Gazete, televizyon yok.

Pandemi öncesi, ayda biri açık olmak üzere dört kez, altı kişi ile görüşme hakkı varken, pandemi nedeniyle ayda bir kez, üçüncü dereceye kadar yakınlardan, iki kişi ile kapalı görüş hakkı var.
Avukat görüşmesi camekân arkasından telefon ile yapılabiliyor.

Telefon görüşmesi haftafa bir kez, birinci dereceden yakın ile 15 dakika ve sadece tek bir numara aranabiliyor.

Eşiniz, çocuğunuz, anne babanız, kardeşleriniz ayrı yerlerde yaşıyorlarsa her biri ile görüşmek için dört hafta geçirmeniz gerekiyor.

Karantina bitişinde gazeteler bir gün bekletilerek geliyor.

Yazdığınız mektupların ulaşması beş hafta,  cevap gelmesi de beş hafta sürdüğü için, mektupla haberleşme karşılıklı olarak 2.5 Ay süreyi buluyor.

53 günlük cezaevi günlerinde, bir kez daha NUTUK'u okudum.

Mustafa Kemal Atatürk 1919'da başlatığı Milli Mücadele günlerinde, telgrafla haberleşmelerini anlatıyor.
Bazen anlık, bazen en fazla bir kaç gün içinde, muhatapları ile iletişim sağlıyor.

Pandemi sürecinde, cezaevindeki iletişim ve haberleşme yüz yıl öncesine göre, yüz kat daha geride. 
Pandemi öncesine göre ise en az yirmi kat hak mağduriyeti yaşanıyor.

Bu durumu canlı olarak yaşayan biri olarak, savcı ve hakimlerden rica ediyorum; "Tutuklama isteği ile sevk, tutuklama ve tutukluluğa devam" kararlarını verirken, pandemi öncesine göre en az yirmi kat fazla düşünmeliler.

Cezaevinde bulunan "insanlar" haberleşme ve iletişim konusunda, ciddi sorun yaşıyor.

Bu durum uzun süre devam ettiği takdirde, önemli fiziksel ve psikolojik etki yaratması mümkün.

Bilmem ne kadar önemsenir, ne kadar duyarlı olunur?

Ben ifade etmeyi insani ve vicdani olarak görev saydım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları