Yazımı yazdığım Cuma günü 30 Ağustos zaferini kutlamış ve anmış olacağız. Saray Rejimi ile 30 Ağustos'un ne ilgisi var diyecek olan okuyucularım olacaktır. Yazımın tamamını okuyunca iki şekilde ilgisinin olacağını anlayacaksınız.
***
Öncelikle 30 Ağustos'tan bahsedeyim. 30 Ağustos, Türk'ün en büyük Başbuğu Atatürk ve silah arkadaşlarının yedi düvele karşı başlattığı direnişin zaferidir. Şehitlerimizi elbette minnet ve dua ile anıp, 30 Ağustos'a sevinmeliyiz.
***
Dönemin Saray Rejimi Osmanlı sultanlığı ihanetin içine bulaşmış Vahdettin İngilizlere sığınmış, öncesinde Başbuğ Atatürk'e idam kararı çıkarmış. Saray Rejimi çökerken, Atatürk, Meşrutiyetten bu yana gelen Parlamenter Rejimi ihya edip, Cumhuriyet Rejimiyle Türk Milleti'ni buluşturdu. Başbuğumuz Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Gelelim günümüzdeki Saray Rejimine. AKP'nin 30 Ağustos veya diğer millî bayramlarımızda akıllarda kalanları Meral Hanım efendilerin millî bayramlarımızda hastalıkları tutuyor diyerek, ifade etmiştir.
***
Geçmişteki Saray Rejimi de aynısı yaptı Atatürk'e bugünkü kurulan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak addedilen sistem olan Saray Rejimi de aynısını yapıyor. Amaçları TBMM'yi yıkmak Saray'a dayalı rejim kurmaktı iki Saray rejiminin de. Maalesef günümüzdeki rejim Parlamenter rejimi yıkarak başarılı oldu. Ama bu birinci raunttu. İkincisi de Türk Milliyetçilerinin Meşrutiyette izlediği yol gibi Parlamenter Rejimi tekrar kurmak olacaktır.
***
30 Ağustos zaferi, Osmanlı Saray Rejiminin çöküşü, Başbuğ Atatürk'e çıkan idam fermanı, Cumhuriyet Rejimi iç içe geçmiş bir pazılın parçalarıdır. Günümüzde de Millet İttifakı Başbuğ Atatürk ve silah arkadaşlarının izlediği yolu izliyorlar. Parlamenter Rejimi tekrar getirmek, kurulan Saray Rejimini AKP iktidarını meşru sandık yoluyla devirmek için yol bulmaya çalışıyorlar. Elbette destekleyeceğiz destekliyoruz.
