Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

131 ülkeden daha büyük olunca...

Yoğun kar yağışı nedeniyle İstanbul'un yaşadığı sıkıntıyı medya "Kar esareti", "Mega kent, mega kaos", "İstanbul mahsur kaldı" gibi başlıklarla yansıttı izleyici ve okuyucularına.

Yorumcular da siyasi görüşlerine göre olayı değerlendirdi.

Kimi, günler önce açıklanan hava raporlarında açık açık belirtilmesine karşın gerekli önlemleri almadığı gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni suçladı.

Kimi, valiliğin olaya müdahalede geç kaldığını, özel araçlara trafiğe çıkma yasağının zamanında konmadığını iddia etti.

Belediyenin, ilgili bakanlıklar ve valilikle koordinasyon eksikliğine dikkat çekenler de oldu.

 

*

Peki, gerçek ne? İstanbul, yoğun kar yağışını neden afet boyutunda yaşadı?

Elbette, yerel yönetimin olduğu gibi merkezi yönetimin de yaşanan olumsuzluklarda belli ölçülerde sorumlulukları var.

Ama şu unutulmamalı:

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun verilerine göre, İstanbul, 16 milyonu aşan nüfusuyla dünyada 131 ülkeden daha kalabalık bir kent.

Böyle bir kenti yönetmek hiç kolay değil.

 

*

Bana kalırsa çözüm İstanbul'u küçültmekten geçiyor.

İstanbul'a göç kesinlikle durdurulmalıdır, bir...

Kentteki sanayi tesislerinin Anadolu'ya taşınması özendirilmelidir, iki...

İstanbul'dan ayrılıp doğup büyüdükleri kentlere geri dönmek isteyenlere tarım ve hayvancılık yapabilecekleri Hazine arazileri beş-altı yılı ödemesiz olmak üzere cazip fiyatlarla kiralanmalıdır, üç...

Kaçak yollarla gelen yabancıların ülkelerine gönderilme çalışmaları İstanbul'u mesken tutmuş olanlardan başlatılmalıdır, dört...

 

+

 

GÜZELDİ, YETENEKLİYDİ, CESURDU...

 

"Karakolda Ayna Var" filmi çekiliyordu.

Yılmaz Gruda rol gereği tavana asılmıştı. Elleri arkadan bağlıydı ve boynuna ip geçirilmişti.

Çok geçmeden Gruda'nın vücudunu askıda tutan sistem biraz esnedi ve bunun sonucunda boynundaki ip boğazını sıkmaya başladı. Nefes almakta zorlanıyordu. Boğulmak üzereydi.

Setteki görevliler olan biteni kayıtsızlıkla seyrediyorlardı.

İşte tam bu sırada filmin kadın oyuncusu yerinden fırladı, odadaki masayı kullanarak Gruda'nın yardımına koştu, var gücüyle onu bacaklarından kucaklayıp ağırlığını hafifletti ve mutlak bir ölümden kurtardı.

O kadın oyuncu Fatma Girik'ti.

Bu olayı, TRT2'de katıldığı "Film Gibi Hayatlar" programında Yılmaz Gruda anlattı, "Ölmeyip bu yaşa gelmemi Fatma Hanım'a borçluyum" dedi.

 

*

 

Özel bir televizyonun çok izlenen bir programının hazırlıkları yapılıyordu.

İşlenecek konu, üçüncü kattan esrarengiz şekilde düşen bir kadının hikâyesiydi.

Çekim ekibiyle konuşan programın kadın sunucusu şöyle dedi:

"Anlattığımız olayın inandırıcı olup seyirciyi etkilemesi için bir canlandırma yapmamız gerekiyor. İtfaiyenin açacağı şişme mindere üçüncü kattan bir kadın atlamalı."

Ekiptekiler dublör arayışına girmeye hazırlanırken "Hayır, dublör olmaz, ben atlayacağım" diye itiraz etti.

İtfaiye geldi, şişme minderi yerleştirdi.

Ve o atladı.

Ama minder tam yerine konmamıştı galiba.

Kadın sunucu istediği gibi düşememiş, gözlerini hastanede açmıştı.

Vücudunda sayısız kırık vardı.

Uzun süre tedavi oldu.

O programın adı "Söz Fato'da" o programın sunucusunun adı Fatma Girik'ti.

Bu anıyı da Türk sinemasının ünlü senarist ve yönetmenlerinden Safa Önal, "Ne Kadar Gamlı Bu Akşam Vakti" kitabında (İş Bankası Yayınları) anlattı.

 

*

Bu dünyadaki misafirliği 79 yaşında son bulan Fatma Girik, güzeldi, yetenekliydi ve cesurdu.

Türk sineması hiç kuşkusuz önemli bir değerini yitirdi.

Boş Beşik, Kuma, Yılanların Öcü, Keşanlı Ali Destanı, Acı, Kanlı Nigar, Ezo Gelin unutamadığım filmleri arasında yer alıyor.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları