Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Yoksulluk sınırı 31.240 TL

TÜRK-İŞ Açlık ve Yoksulluk sınırı araştırmasının 2023 Mart ayı sonucu da yayınlandı. Açıklanan verilere göre:

*Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı "açlık sınırı" 9.591,13 TL'' ye,

*Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı "yoksulluk sınırı" 31.241,48 TL''ye,

*Bekâr bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 12.469,98 TL''ye yükseldi.

Bugün ülkede asgari ücret 8 bin 500 lira en düşük emekli aylığı ise yeni 7 bin 500 liraya yükseltildi.

Yılbaşında yapılan zam sonrasında en düşük memur maaşı ise 11 bin 848 TL olmuştu.

Ülkemizde artık ücret karşılığı çalışan hemen hemen herkes yoksulluk sınırının altında ücret alıyor ve daha da kötüsü birçok kişi de açlık sınırının altında bir ücretle geçinmeye, yaşama tutunmaya çalışıyor.

TÜRK-İŞ''in verilerine göre mutfak enflasyonundaki değişim Mart 2023''te şu şekildedir:

*Ankara''da yaşayan dört kişilik bir ailenin "gıda için" yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre %1,76 oranında gerçekleşti.

*İki aylık değişim oranı %17,96 tespit edildi.

*Son on iki ay itibariyle değişim oranı %94,62 oldu.

*On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı %114,03 olarak hesaplandı.

Düşük gelirli ücretli kesim için gıda harcamaları bütçelerinde en fazla yer tutan harcama kalemidir. Bu kalemdeki artış yokluk ve yoksunluğu en derinden etkileyen husustur.

Kiralar zaten artmaktayken üstüne bir de deprem sonrası ekstradan kira artışları yaşanmasının bir ailenin barınma sorununu çözmek için ayırmak zorunda olduğu bütçede hayli büyük bir gedik açtığı hemen hemen herkesçe kabul edilen bir gerçektir.

İnsanlarımızı aç biilaç, yok yoksul çalışmaya mahkûm etmek tamamı ile son 20 yılda tek başına iktidar olan Recep Bey ve AKP''nin sorumluluğunda olan bir husustur.

İktidarın bu sorumluluktan kaçınması veyahut da farklı farklı mazeretlere sığınarak sorumluluk üstlenmemeye çalışması kesinlikle kabul edilebilir bir şey değildir.

Görülmektedir ki son 20 küsur yılda uygulanan ekonomi politikaları ülkemizde kalkınmayı sağlamakta ve refahı artırmakta başarısız olmuştur.

Defalarca denenen ve yıllarca uygulanan politikalar böyle bir sonuç vermişken aynı politikaları aynı kadrolar ile uygulayarak farklı bir sonuç elde etmeyi beklemekse nafile bir gayrettir.

Türkiye''nin kalkınması, halkımızın refahının artırılması ve hatta ekonomik çöküşün durdurulabilmesi için yeni ve güvenilir kadrolar tarafından uygulanacak yeni ekonomi politikaları artık mutlak bir gereklilik haline gelmiş bulunmaktadır.

Bakınız bıçak kemiğe dayanmış bulunmaktadır geçim derdine düşen halkımız ülke içinde derdine çare üretemeyince son bir çare olarak ülkemizi terk etmeye yönelmiştir.

Bu çok ama çok büyük bir tehlikedir, bir ülkenin insan kaynaklarını ve hem de küresel ölçekte talep edilen insan kaynaklarını yanlış ekonomi politikaları uygulayarak göz göre göre eritmesi çok temel bir beka sorunudur.

Çakıl taşını vermeyiz dediğimiz, bu uğurda nice kan döktüğümüz, şehit verdiğimiz ülkemizin her biri birer pırlanta olan beyinlerinin başka ülkelere gitmesine yol açıp, el âleme armağan etmemiz ne akla ve ne de vicdana sığar.

Gelin, yokluğu yoksulluğu ortadan kaldıracak, halkımızın refahını artıracak kalkınmacı politikalara dönelim, insanların yaşamak, çalışmak ve üretmek isteyeceği bir ülke inşa edelim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları