Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Yiğit Bulut'un yeni dünya düzeni

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanı Ekonomi Politikalar Kurulu Üyesi Yiğit Bulut, CHP Zonguldak Milletvekil Deniz Yavuzyılmaz'ın kendisi için 3 ayrı maaş aldığı, dernekler ve vakıflardan kazandıklarıyla birlikte toplamda aylık maaşının 200 bin lirayı bulduğunu iddia etmesine yanıt verirken, "3-5-10 maaş diye eleştiriler var. Benim için söylüyorlar. Bunları ispatlayamayanlar şerefleriyle imtihan edilirler. Bunun ispatını kamuoyuna sunmak zorundasınız. Yeni bir dünya düzeni ortaya çıkıyor, gelin bunu tartışalım. ABD'de bugün Google BM'den de NATO'dan da daha güçlüdür diye tartışılıyor. Bunları artık geçelim ve dünya düzeninde neyin nasıl şekillendiğini görmemiz çok önemli. Yeni dünya düzeni ve yeniden şekillenen bir dinamik var. Tartışmayı bir üste taşıyıp bunları tartışalım." demiş...

Peki kardeş, olur; zaten senin kaç yerden maaş aldığın, ne kadar kazandığın beni hiç mi hiç ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, sadece benim ödediğim vergiler ile oluşan kamu kaynaklarından sana ne kadar ücret ödemesi yapıldığı ve senin bu ödemenin hakkını verip veremediğindir. Yoksa özel sektör çalışanı olsan; Koç'tan ya da Sabancı'dan maaş alsan bana ne sana kaç para ödediklerinden, bana ne senin aldığın maaşın hakkını verip veremediğinden.

Aslında şeffaf ve hesap verme alışkanlığı olan bir devletin vatandaşı olsak zaten Yiğit Bulut'un hangi görevleri üstlendiğini, kaç para maaş aldığını kuruşu kuruşuna bilir, hiç bu tartışmalara girmezdik.

Neyse konumuz aslında Yiğit Bulut'un kesesi değil, onun üstünde konuşmamızı önerdiği "yeni dünya düzeni", bu konuda Yiğit Bulut'a katılıyorum dünya değişiyor, artık alıştığımız dünya yok ve yepyeni bir dünya kuruluyor. Türkiye'yi yönetenler bu yeni dünyanın koşullarını öngörüp, doğru stratejiler uygulayamaz ise elbette ki ülkemiz zenginlik, güç ve hatta egemenlik kaybına uğrayacaktır.

Peki yeni dünya düzeni ne yönde değişiyor?

Bu sorunun cevabı elbette tek bir makale ile açıklanabilecek kadar basit değil, lakin öncelikle şunu söylemem gerekir ki sanayi çağı sona eriyor, bilgi çağı başlıyor! Bu yeni çağda üretilen ve tüketilen mal ya da hizmet gruplarında bilgi bir "üretim faktörü" olarak en büyük payı alacak.

Aslında tarım çağından bu yana insanların üretim yapmasını sağlayan en önemli faktör bilgidir, lakin bu faktör hep emek faktörünün içinde düşünülmüş, ayrıca tanımlanarak kategorize edilmemiştir. Sanayi devrimi ile birlikte bilgi faktörü tarım çağı üretimlerine göre çok daha ön plana çıkmış ve önem kazanmıştır, lakin bu noktada dahi çoğu ekonomist bu faktörü emek faktöründen ayrı bir değerlendirmeye tabi tutarak kategorize etmemiştir.

Oysa bilgi çağı ile beraber bilgi faktörü tüm diğer faktörlerin üzerinde ve göreceli olarak çok daha baskın bir pozisyonda yer alacak ve birincil üretim faktörü haline gelecektir.

Malum, tarihi deneyimler bize göstermektedir ki, üretim araçlarının mülkiyetini elinde tutanlar toplumda tüketim ve bölüşümün de kurallarını koyar, yani iktidar olurlar.

Tarım çağında birincil üretim faktörü topraktı ve toprağa sahip olanlar iktidar oldular. Bu dönemde güç, zenginlik ve refah bu feodal toprak hanedanlarının elinde toplandı. Sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan sanayi çağında ise birincil üretim faktörü sermaye oldu. Bu dönemde ise güç, zenginlik ve refah bu sermaye hanedanlarının yahut da kamu adına sermayeyi kontrol eden bürokratik oligarşilerin elinde toplandı, bu kapitalist sınıfa mensup olanlar iktidar oldular.

Fakat bu gün bu dönemin de son demlerini yaşıyoruz; nasıl tarım çağı kapanınca toprak hanedanlarının iktidarı sona erip sermaye hanedanları ya da oligarşilerin iktidarı başladıysa, bu günde sermaye hanedanları ya da oligarşilerinin iktidarı sona eriyor yeni bir günün şafağı başlıyor.

Peşinen söyleyeyim bu yeni dönemin koşullarını eski dönem paradigmaları ile öngörmeye çalışmak son derecede sığ ve yararsız bir yaklaşım olacak, asla sonuç vermeyecektir. Bu yüzden de yeni dönemi anlayabilmek için, eski dönem paradigmalarını tamamen unutmamız gerekmektedir.

Biliniz ki bu yeni dönemde tüm üst yapı; ekonomi, siyaset, din, ahlak, hukuk aklınıza her ne geliyorsa hepsi son derecede radikal bir şekilde, kökten ve tersinemez olarak değişecektir. (Yiğit Bulut'un bu konudaki öngörülerini gerçekten de çok merak ediyorum bir çay içmeye çağırırsa ziyaretine gider varsa öngörülerini de dinlerim.)

Sonuç olarak bilgi çağı ile birlikte yeni bir sınıf doğmaktadır; birincil üretim faktörüne sahip olan Bilgeler Sınıfı.

Bakınız tarihi deneyimler ışığında ve bilimsel yönteme uygun olarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki; çok yakın bir gelecekte güç bu bilgeler sınıfının eline geçecek, iktidar ve refah bu yeni doğmakta olan sınıfın elinde toplanacaktır. Devlet ve şirket gibi tüzel kişilikler de doğal olarak bu yeni egemen sınıfın kuralları ile biçimlenecektir.

Sonuç olarak gelmekte olan yeni dönemin kurallarını da bu sınıf belirleyecek ve kanunları bu sınıfın istekleri doğrultusunda yapılacaktır. (Yiğit Bulut'un bu konuda bir öngörüsü varsa onu da öğrenmek isterim.)

İşte Türkiye Cumhuriyeti için asıl beka meselesi, bilgi devrimini yakalayacak, bu yeni sınıfın güçlü ve egemen olacağı bir Türkiye kurup kuramayacağından geçmektedir! Demedi demeyin kuramazsak, tarihten ebediyen silinip gideriz...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları