Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Ulusal egemenlik yolunda ilk adım 19 Mayıs

Türk ulusunu egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşturan sürecin ilk adımı 19 Mayıs 1919''da Samsun''da atılmış, peşi sıra gelen birçok adımdan, kurtuluş ve kuruluş mücadelesinden sonra 29 Ekim 1923''de Türk milleti Türkiye Cumhuriyetini kurarak egemenlik hak ve özgürlüklerine resmen anayasal bir hak olarak sahip olmuştur.

Ne yazık ki 19 Mayıs tarihinin önemi ve Türk devrimlerinin anlamı başta gençlerimiz olmak üzere Türk vatandaşlarına yeterince anlatılmamakta, bu devrimler ile ne kazandıklarının, hangi hak ve özgürlüklerine kavuştuklarının fark edilmesi engellenmektedir.

Cumhuriyet''in kuruluşundan 100 yıl sonra bile Osmanlıcı ya da siyasal İslamcı akımların bu topraklarda var olabilmesi, halkımızı etkilemesi ve Cumhuriyet rejimine dil uzatan birtakım aklı evvellerin ahkâm kesebilmesi işte hep bu bilgi noksanlığındandır.

Bakınız, Türk ulusunun egemenlik haklarına sahip olduğu ilk devlet Türkiye Cumhuriyetidir ve Türk ulusunu egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşturan önder ise Mustafa Kemal Atatürk''tür. Türk ulusu Mustafa Kemal Atatürk sayesinde ilk defa bir vatan sahibi olmuş ve anayasal vatandaşlık haklarını elde edebilmiştir.

Bu devrim sürecinin önderi Mustafa Kemal''dir çünkü Mustafa Kemal''in kafasında daha 19 Mayıs 1919''da Samsun''a çıkarken büyük bir plan vardı, bu plan Türk devrimiydi...

Türk devriminin özü egemenlik haklarının işgalcilerin ve hanedanın elinden alınıp halka verilmesidir.

Toplumumuzda egemenlik kavramı çok duyulsa ve kullanılsa da pek tartışılmaz, içeriği bilinmez üzerinde hiç düşünülmez. Egemenlik en temelinde bir insan topluluğunda kural koyma, kanun yapma, yönetme, denetleme ve yargılama hakkı demektir.

Tarım çağı feodal toplumlarında egemenlik hakkı dinlerde ve hanedanlardaydı, halkın egemenlik haklarında paydaş ya da söz sahibi olması hiçbir şekilde söz konusu değildi.

Halk tabi olacağı kanun ve kuralların konulması sırasında hiçbir şekilde söz sahibi değildi, bu dönemde kanun ve kurallar dinler ve hükümdarlar tarafından konurdu ve halka düşen ise sadece bunlara itiraz etmeden uymaktı. Yönetme hakkının belirli bir hanedan da olması da bu dönemin temel siyasi yapısıdır.

Aydınlanma devrimi sonrasında bu feodal egemenlik yapısı ilk olarak Amerikan (1765) ikinci olarak Fransız (1789) ve üçüncü olarak da Rusya''da 1917 Devrimi ile yıkılmıştır.

Doğu toplumlarında ilk egemenlik devrimi ise 1919 tarihinde başlayan süreç ile Türkiye''de yaşanmıştır.

Türk devriminin diğerlerinden bazı önemli ve benzersiz farkları vardır, Türk devrimleri:

1- İşgal altında bir ülkede, işgal güçleri ile savaşılıp kazanılarak yapılmıştır.

2- İşgalci güçler ile iş birliği yapan yerel egemen saltanat ve hilafet ile savaşılıp kazanılarak yapılmıştır.

3- İşgalci güçler, saltanat ve hilafet ile iş birliği yapan yerel isyancılar ile savaşılıp kazanılarak yapılmıştır.

Türk devrimleri her üç cephe de de Türk ulusunun egemenlik haklarını kabul etmeyen düşmanlara ve eski egemenlere karşı savaşmak suretiyle gerçekleştirilmiş ve Türk ulusu egemenlik hak ve özgürlüklerini her üç cephede de kazanarak söke söke elde etmiştir.

Bugün Türk devrimlerini idrak edemeyen birçok kişi Türkiye Cumhuriyeti''ni Osmanlı Sultanlığının bir devamı olarak anlatmakta ve arada bir süreklilik olduğunu zannetmektedir.

Oysa Osmanlı hanedan egemenliğine dayalı, kanun ve kuralların dini temelde yapıldığı feodal bir devletti, halk egemenliği söz konusu bile değildi. Osmanlı düzeninde vatan ve vatandaş kavramına hiçbir şekilde yer yoktu.

Ancak Osmanlı hanedanının egemenliği ortadan kaldırıldıktan sonra bir ulus egemenliği kurulması mümkün olabilirdi, bu durumda bir süreklilikten bahsetmek nasıl mümkün olabilir?

Demedi demeyin; Türk ulusuna ulusal egemenliğin anlam ve önemini anlatmadan, 19 Mayıs tarihinin bu yoldaki rolünü göstermeden Türk ulusunun egemenlik hak ve özgürlüklerini iç ve dış tehditlere karşı korumak mümkün olmayacaktır.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları