Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Ulûfe Düzeni

Sadakatin satın alınması üzerine bina edilen ulûfe düzeni, Osmanlı İmparatorluğunda devlet kadrolarında liyakatin yerini aldığı için koskoca imparatorluğun tarih sahnesinden silinmesine yol açmıştır.

Oysa emaneti ehline vermek ve devlet işlerinin liyakat sahibi kişilerce yürütülmesi bir devletin bekası için gerek şarttır.

Neo Osmanlıcılık heveslerine kapılan iktidarın Osmanlı'nın ulûfe düzenini taklit ederek iktidarına sadakati satın almaya çalıştığını ve bu konuda rasyonel akıl, liyakat, adalet ve eşitlik kıstaslarını hiç dikkate almadığını hepimiz biliyoruz.

Eh, modern çağlarda ulûfe dağıtımı elbette Osmanlı da olduğu gibi Topkapı Sarayında şaşaalı törenlerle, kese kese altın dağıtarak olmuyor. Bugün kimine ballı kaymaklı, firmaya özel davet yöntemi ile dağıtılan ihaleler, kimine kamu kadrolarında üç beş maaş alabileceği makamlar ve kimine muazzam imar rantları tahsisi yeni ulûfe dağıtma biçimidir.

Aslında kelime kökeni bile Osmanlı'da muktedirlerin para dağıttığı, karnını doyurduğu kullarına bakış biçimini gösterir malum; ulûfe sözlükte "binek hayvanlarına verilen yem" mânasına gelen alef kelimesinin çoğuludur.

Osmanlı'da ulûfe dağıtımı bir çok sembol içeren törenler ile yapılırdı, bu sembolik törenlerin asıl amacı, kapıkullarına padişahın ekmeğini yediklerini ve karşılığında ona sadakatle hizmet etmeleri gerektiğini hatırlatmaktı.

Elbette işler her daim yolunda gitmez ulûfeyi beğenmeyen kullar sık sık kazan kaldırır, isyan eder, zaman zaman padişahı bile devirir kellesinden ederdi. Nede olsa para ile satın alınabilen bir sadakat her an daha fazlasını teklif edene satılabilirdi. Netice itibari ile ulûfe dağıtarak sağlanan bir iktidar hiçbir zaman sağlam ve sağlıklı olmamıştır.

Günümüzde iktidarını korumak için AKP'nin uyguladığı bir çok politika da bu ulûfe yöntemine benzemektedir. Şunun şurasında 2023 seçimlerine sadece ve sadece 24 ay kalmış ve seçim sath-ı mailine girilmiş bulunmaktadır, artık yokuş aşağı hızla sandığa doğru gidiyoruz.

Yapılan tüm anketler Cumhur İttifakının son derecede ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu, normal şartlar altında bu seçimi kazanmalarının mümkün olmadığını göstermektedir. Yapılan son yerel seçimde Cumhur İttifakının almış olduğu ağır hezimet ve o tarihten bu yana gelişen ekonomik krizde anket tahminlerinin trendi doğru gösterdiğini anlatmaktadır.

MHP neyse de, AKP için 20 küsur yıllık iktidarı bırakmak elbette çok zor olacak ve iktidarı bırakmamak için son ana kadar savaşacaktır.

Bu süreçte iktidar bir taraftan kendi ittifakını konsolide etmeye çalışacak ve diğer taraftan da Millet İttifakını bölmek, parçalamak için uğraşacaktır. Peşin peşin söyleyeyim; iktidar için insan hakları ve özgürlükleri ile demokratik değerleri savunan, bu yüzden de "demokrasi kampı" olarak adlandırılabilecek Millet İttifakını bölmek hiç kolay olmayacaktır.

İşte tam da  bu yüzden AKP en zayıf halka olarak gördüğü ve kendi tabanına daha yakın hissettiği, yanına çekebileceğine inandığı Saadet Partisine operasyon çekme derdindedir. Başta Oğuzhan Asiltürk ve yakın çevresi olmak üzere bazı Saadet Partisi mensuplarına kanca atmasının, görüşmeler yapmasının temel sebebi budur. Saadet mensubu olan bazı kişilere ulûfe dağıtarak, sadakatlerini satın almaya ve kendi yanlarına çekmeye bu yüzden uğraşıyor olsa gerek.

Böyle bir operasyon AKP ve Cumhur İttifakı için epeyce anlamlı olsa da kişisel ikbal ve ihtirasları uğruna Saadet Partisini batan gemiye, kaybedeceği belli olan bir ittifaka dahil etmeye çalışmak ne kadar politik akla ve siyasi etiğe sığar üzerinde düşünmek gerekmez mi?

İktidarın en güçlü anında, tek adam rejimi kurulurken, pasta paylaşılırken bile böyle bir rejimi akli ve ahlaki bulmayarak karşı çıkma erdemini gösteren Saadet Partisi yönetimi ve tabanı, Cumhur ittifakının içinde debelendiğinin açıkça görüldüğü gayri hukuki ve gayri ahlaki çamur ortaya saçılmışken hangi dava adına böyle bir ittifaka dahil olmak ister ki?

Aslında bu yeni rejim partileri böler parçalarken en ağır darbeyi AKP ve MHP almış bulunmaktadır. MHP resmen ikiye bölündü ve MHP'den ayrılanlar tarafından kurulan İYİ parti MHP'den daha büyük bir tabana oturdu. AKP'den ayrılan iki güçlü siyasetçi, DEVA ve Gelecek Partisini kurdular, bu partiler de güçleniyor. Seçimler hızla yaklaşırken Cumhur İttifakını bölünmeden korumak, parçalanmadan sürdürmek gittikçe daha da zor olacaktır.

Ekonomik operasyonlar düzenleyerek, ulûfe dağıtarak demokratik değerler çerçevesinde kenetlenmiş Millet İttifakını bölmek ise demedi demeyin hiç kolay olmayacaktır...

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları