Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Türk lirası ile borçlanmak mümkün mü?

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, esnaf ağzı ile "Olsa dükkan senin"...

Hangi iktidar, hangi devlet kendi bastığı, değerini kendinin dilediği gibi belirlediği ve herhangi bir kıymetli madene endeksli olmayan kağıt para ile borçlanmak istemez?

Her devletin, her iktidarın bunu isteyeceği aşikar ve rüyası bu değil midir?

Düşünün bir kağıt parçası veriyorsunuz, bu kağıt parçasının değerini belirleyecek tüm yetki ve operasyon imkanı sizin kontrolünüzde, kim korkar borçlanmaktan?

Lakin kazın ayağı hiç de öyle değildir, çünkü bir borçlanma eyleminin daima borç isteyen ve borç veren olmak üzere iki tarafı vardır, siz borçlanmak istersiniz de bakalım size borç vermeyi isteyecek kimse olur mu?

Bu konuyu niye açtığımı sanırım herkes anlamıştır, malum AKP Genel Başkanı Erdoğan, Cuma günü bir ekonomik reform paketi açıkladı. Bende vakit ayırdım dinledim içinde reforma yönelik ciddi bir unsur bulamadım bu yüzden de üzerinde uzun uzadıya konuşup, yorum yapmaya vakit harcamaya gerek görmüyorum. Lakin Erdoğan bu açıklama sırasında "Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak, Türk Lirası cinsi senetleri kullanacağız." ifadesini kullandı ve bu ifade de benim dikkatimi çekti, bu ifade üzerine birkaç söz söyleyeyim dedim.

İktidar elbette Türk Lirası ile borçlanmayı tercih edecektir, zaten bir zorunluluk olmadığı halde tercih etmemesi çok garip bir olaydır. Pekala kim Türkiye Cumhuriyetine Türk Lirası ile borç vermeyi kabul edecektir?

Öncelikle bir yatırımcının Türk Lirası ile borç verebilmesi için bu paranın değerinin, satın alma gücünün, altın ve diğer paralar karşısındaki değişim değerinin öngörülebilir olması gerekir.

Kim Türk Lirasının öngörülebilir bir para birimi olduğunu düşünüyor?

İkinci olarak borç veren taraf, kendini emniyette hissetmek, borç verdiği paranın geri ödeneceğinden emin olmak ister. Türkiye'nin CDS pirimleri çok yüksek, 300 baz puanın üstünde ve dünyadaki en yüksek oranlardan biri. Bu durum Türkiye'nin borçlarını ödeyememe ihtimalinin çok yüksek olduğuna işaret eder. Elbette bu daha ziyade döviz pozisyonlarını ya da döviz borçlarını ilgilendirir, lakin döviz ödeme güçlüğü içine düşen bir ülkede kurlar kontrolden çıkar, astronomik seviyeler fırlar, uçar gider. Böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti Türk Lirası borçlarını ödemekte ise hiç bir zorluk çekmez, banknot matbaasına kağıt ve mürekkep temin edebildiği müddetçe, para basmakta bir sıkıntı yaşamaz, "bas bas paraları Leyla'ya, bi daha mı gelecez dünyaya" türküsü eşliğinde basar paraları borcunu öder. Fakat yatırımcı korkunç bir zarara uğrar elinde beş para etmez bir çuval kağıt ile kala kalır.

Bu yüzden Türk Lirası borç vermeye cesaret edecek birileri olsa bile ancak ve ancak çok kısa vadeli ve çok fahiş faizli borç vereceklerdir.

Diğer yandan bu konu sadece finansal borçları da ilgilendirmiyor, örneğin AKP herhalde keyfinden ulaştırma, sağlık, enerji gibi sektörlere yönelik Yap İşlet Devret projelerinde hazine garantili olarak ve döviz ile borçlanarak ihaleye çıkmıyor. Böyle yapmayı istediğinden değil, Türk Lirası ile ihaleye çıksa teklif veren dahi çıkmaz da ondan.

Bunun sebebi Türk ekonomisine ve Türk Lirasına yönelik güvensizliktir.

Bırakın ciddi yatırımları ve ticari işleri eş dost, hısım akraba  arasında dahi bir borç ilişkisi Türk Lirası üzerinden değil ya döviz veyahut da altın üzerinden kurulmaktadır.

Bir başka gösterge ise bankalardaki Döviz Tevdiat Hesaplarıdır, bakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türk Lirasına güvenmedikleri için faiz almasalar dahi bankalarda mevduatlarını döviz ve altın olarak tutmaktadırlar. Yastık altında Türk Lirası tutacak kadar saf olanına ise ben hiç rastlamadım.

Bir çok defa dile getirdim, söyledim, yazdım, çizdim, burada bir defa daha anlatayım kağıt paraların değeri devamlı olarak düşer. Fakat bazı kağıt paraların paraşütü sağlamdır, yavaş yavaş, salına salına değeri düşer. Bazı paraların paraşütü ise kötüdür, o paranın değeri büyük bir hızla düşer, daha da beteri bazı paraların paraşütü ya açılmamıştır yahut da ipi mipi dolanmıştır değeri kurşun gibi düşer.

1971 yılında 1 ons altın sadece 35 dolardı bu günlerde ise 1700 doların üstünde ve bir ara 2000 doların dahi üstüne çıkmıştı. 71'den günümüze geçen 50 yılda altının değeri tamı tamına 50 kat artmış ya da başka bir deyişle doların değeri 50 kat azalmıştır. Kağıt dolarda bile değer kaybı işte bu kadar muazzam ölçüdedir...

Günümüzde Venezuela Bolivarı, savaş yıllarında Alman Markı yahut da geçmişte Türk Lirası böyle çok hızlı değer kayıpları yaşamış sabıkalı para birimleridir. Kimse bu paraları tasarruf veyahut da ölçme amaçlı kullanmaz, kullanamaz.

Diğer yandan paranın değer kaybını telafi edebilecek tek araç faizdir, lakin faiz de çoğu zaman özellikle de koşulların aniden ve radikal şekilde değiştiği zamanlarda yetersiz kalır. Bu yüzden bu tip paralar ile uzun vadeli fon bulmak mümkün değildir.

Elbette mümkün değil derken kontrolü iktidarın elinde olan, istediği gibi tasarruf edip, hesap vermediği emeklilik ve işsizlik fonları gibi borç kaynakları olduğunu unutmuyorum. Bu kaynakların kontrolü iktidarın elindedir, lakin para iktidarın parası değildir, çoğu zaman bu kaynaklar iktidarlarca sömürülür ve bu durum gelecekte fon açıklarına ve yahut da zararlara sebep olur. Bugün SGK açıkları ve BES zararlarında bu durum açıkça gözlemlenebilir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları