Daha önceleri de birkaç kez gündeme gelen bir büyük İngiliz tur operatörünün finansal sorunlar yaşadığı ve iflasını açıklayacağı ile ilgili haberler sosyal medyada gündeme damgasını vurmuştu. Ardından şirketin iflas ettiği haberi resmen açıklandı. İngiltere'deki "ticaret yasalarının, şirket sahiplerini borçlu ve sorumlu değil de, şirketin kendi tüzel kişiliğini borçlu" olarak tanımlaması, turizm sektöründe en çok iflasların bu ülkede yaşanmasına neden oluyor. Eğer öyle olmamış olsaydı, daha önce Sarıgerme ve Dalaman Havalimanı'ndan sorumlu bölge müdürü olarak çalıştığım Avrupa'nın en büyük tur operatöründeki "yolsuzlukları ortaya çıkardığımda" o dönem firmanın finans direktörü olan ve 110 milyon Sterlin kayıptan sorumlu tutulan kişi, daha sonra şimdi "battığı açıklanan İngiliz tur operatörüne yine finans direktörü" olarak işe alınmazdı...
Fakat buradaki asıl konumuz, Türkiye olarak ve özellikle de ülkemizin üçüncü en büyük turizm bölgesi olan Ege Bölgesi'nin yüzde 70 oranında turizmini etkileyen İngiliz turistlerin 2020'deki tatil planlarını yaparken yaşayacakları tedirginliklerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak tedbirlerin şimdiden alınması.
Bazı sektörüler sadece "özel sektör girişimciliğine bırakıldığında" (havayolu taşımacılığı gibi) kısa sürede hiç beklenmeyen değişimler olabiliyor. Bugün dünyanın ikinci en büyük tur operatörü konumundaki İngiliz firmanın başına gelenler veya geldi gibi gösterilenler, ülke turizmini geliştirmek ve bu sektörden azami payı almayı hedefleyen bizim gibi ülkelerin daha radikal adımlar atmasını gerektiriyor. Şöyle ki; ülkemiz için en büyük turizm pazarlarından birisi olan İngiltere'den yapılan "turizm operasyon faaliyetlerinin" birkaç "özel turizm firmasının tekelinden" çıkarılması, acil olarak çözülmesi gereken bir konu. Sektörün en büyük maliyetini oluşturan "havayolu taşımacılığı" kesinlikle "devletlerarası yapılacak girişimlerle garanti altına alınmalı."
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunun örneğine sahip ve yaklaşık 30 yıldır da başarılı şekilde Almanya ve Türkiye arasında operasyonunu sürdüren bir alt havayolu firmasının yüzde 50 ortağı. Türk Hava Yolları yaklaşık 30 yıl önce Almanya ile ortak kurduğu "Sun Express Havayolları" benzeri birkaç havayolu firması daha kurarak, hem turizm hedef ülkelerinde güvenli bir yer elde edecek hem de turist sayılarında ciddi bir artış söz konusu olacaktır.
Böyle bir girişimin öncelikli olarak Türk Hava Yolları ile Rusya, Çin, İngiltere, Norveç ve İsveç Devlet Hava Yolları arasında kurulması hali hazırda en çok turistin geldiği bu ülkelerdeki pazar payımızın daha da yükselmesine olumlu katkıları olacaktır. Rusya ve Çin gibi çok geniş coğrafyaya dağılmış olan ülkelerin her kesiminden turist getirebilmek için, devletlerin işin içinde olması kaçınılmazdır. Çünkü özel sektör turizm firmaları hedef kitle ve bölgeleri belirlerken, uçaklarının menziline ve yakıt giderlerine göre hesap yapmaktadırlar. Uçakların menzillerinin ve kapasitelerinin artırılmasını ancak devlet girişimi sayesinde sağlayabiliriz.
Türk Hava Yolları öncülüğünde yapılacak bu devletlerarası yatırımlar, ülke turizmimizin hem çeşitlenmesine hem de bütün yıla yayılmasına büyük katkılar sağlayacaktır. Çünkü turizm sektöründe yapılması gereken hemen tüm altyapı yatırımları ülkemizde yapılmış durumda, daha fazla konaklama tesisi yapmanın bir mantığı yok, bunun yerine mevcut konaklama tesislerinin yıllık bazdaki doluluk oranlarını nasıl daha da yükseltiriz onun için kafa yormamız gerekiyor.
Turizm sektöründe yatırımların ve teşviklerin önünü açan devletimiz sayesinde, bugün yaklaşık 2.5 milyon yatak kapasitesine ulaşmış bulunan turizm sektörümüzün daha fazla yatağa ihtiyacı yok. Var olan kapasitenin daha etkin ve karlı şekilde işletilmesinin yollarını bulmak gerekiyor. Özellikle Baltık ülkeleri Norveç ve İsveç'ten kış aylarında yapılacak operasyonlar büyük ilgi uyandıracaktır. Hedef ülkeler belirlenirken o ülkelerin iklimsel ve demografik yapıları da ciddi şekilde araştırılması gereken konular arasında yer alıyor.
Dünyada sayılı havayolları arasında olan Türk Hava Yollarının, çok kârlı olmayan bölgelere yaptığı uçuşları bile iptal edip, elindeki uçakları daha mantıklı bölgelere yönlendirmesi kısa sürede meyvelerini verecek ve turizm sektörümüz de bundan olumlu şekilde etkilenecektir.
