Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kamuran ÖZGEN

Kamuran ÖZGEN

TURİZM EKONOMİSİ VE POLİTİKASI

Turizmde yeni stratejiler

 Koronavirüs salgınının dünyadaki etkilerinin boyutları ölçülmüye çalışılıyor. Özellikle maddi anlamdaki kayıpların çok büyük olduğu ve yeniden normalleşme sürecinde yaşanacak olası aksaklıkların, bu kayıplardaki oranları daha da yükselteceği kesin olarak gözlemleniyor. 80'li yılların başlarında dünyaya "küreselleşmeyi" dayatan hakim güçler özellikle "kendi kendine yeten" ulus devletlerin tüm üretim ağını "özelleştirme propagandası" ile yerle yeksan eyleyip, yok pahasına satılmasının önünü açtılar ve tüm dünyada büyük bir başarı sağladılar.

 Devlet süt, şeker, bez, ayakkabı mı üretir? sloganı ile başlayıp tüm KİT (Kamu İktisati Teşekkülleri'nin) tapusu yerli ve yabancı şirketlere devredildi. Yap - İşlet - Devret modeli ile turizm sektörüne yatırım yapacağını söyleyen yerli ve yabancı özel işletmelere, Ege ve Akdeniz sahil bandındaki en güzel koylarımız 20 ila 49 yıl arasında değişen sürelerle tahsis edildi. Başlangıçta herşey güzel idi, sahil köylüsü hayatında görmediği kadar para kazanmaya başlamıştı. 90'lı yıllarının başından bu yana turizm ile ülkemizin ne kazandığı iyice incelenir ise sanıyorum ki, kaybettiklerinin kazandıklarından çok daha fazla olduğu görülecektir.

 Turizm'e açılan sahil yörelerimizde kaybettiklerimizin başında, devletin hiçbir şekilde katkı sağlamadığı ve kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi ve tecrübeler doğrultusunda devam eden hayvancılık ve tarım ile geçimini sağlayan bir kuşağın yok edildiği açıkça görülmektedir. Ege ve Akdeniz'in verimli ovalarında artık pamuk üreticisi kalmadı denecek kadar azdır. Turizm ile birlikte sahil köylerindeki hemen tüm köyler neredese ile tamamen sahildeki kentlere akın etmiş ve artık buralarda yaşamakta.

 Hangi iş kolu olursa olsun, değişmeyen bir gerçek var ki; Eğer o iş kolunda bir kuşağı aradan çıkarırsanız bir daha o işkolunu geri getirme şansınız olmamaktadır. Dolayısı ile daha önce tarım ve hayvancılık ile geçimini sağlayan nerede ise tüm sahil bantlarının "turizm bölgesi" ilan edilmesinin bir sonucu olarak, artık buralarda yetişen yeni kuşakların tarım ve hayvancılıkla uğraşmaları sözkonusu değil. Rahat yaşama alışmış olan bu kuşak, rahat yaşam şartlarının devamı için bu kez atasından kalan toprak parçalarını da satmaya başladı. Rahat içinde yaşamanın bedeli, elden giden tarım arazileri ve daha sonrasında imar geçirilerek yerleşime açılan arazilerin betonlaşması ve sürecin geri dönülmez olması.

 Turgut Özal iktidara gelmeden önce dünyada kendi kendine yeten sekiz ülkeden biri olan Türkiye, maalesef bugün hemen her yönü ile dünyaya muhtaç bir duruma geldi. Turizm sektörüne özellikle 80'li yılların sonunda "büyük döviz girdisi" propagandası ile 30 milyar Dolar'dan fazla kredi sağlanır iken, birinci Körfez Kriz'inden bu yana da (geçen yıl hariç) bir türlü kendisini toparlayamadı.

 Turizm sektörünün bu yapılanma ve yönetim anlayışı ile kendini toplarlamasını beklemek çok büyük bir hayaldir. Sektör tamamen dışa bağımlı olduğundan dolayı, uluslararası arenada yaptığımız her hamle turizm sektörümüzü olumsuz etkileyen başka hamlelerin gelmesine neden oluyor. Bu nedenle turizmi "ana sektör olarak değil destekleyici sektör olarak düşünmek zorundayız."

Turizm sektörüne yapılacak her yatırım bizim dışa olan bağımlılığımızı daha da artırmakta ve değişen dünya düzeni koşullarında ve ülkemizin almış olduğu karar ve pozisyonlar nedeni ile de, geçen yıla kadar turizm pazarımızın ana kaynağını oluşturan bazı Avrupa ülkeleri ile karşı karşıya gelmiş durumdayız. Bu durum eğer sağlam alternatifler oluşturulmaz ise, önümüzdeki yıllarda da bizim büyük sıkıntılar yaşamamıza neden olmaya devam edecektir.

Diğer yazılarımda da sıkça belirttiğim gibi, önümüzdeki en az on yıl boyunca kesinlikle turizm sektörüne kredi verilmemeli, mevcut işletmelerin daha verimli kullanılmalarının yöntemleri üzerinde çalışılmalıdır. Çünkü bu sene Covid-19 önümüzdeki sene movid-19'un artık değişik versiyonları ile dünyaya salınacağını bilerek akıllıca hareket etmek zorundayız.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları