Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Kamuran ÖZGEN

Kamuran ÖZGEN

TURİZM EKONOMİSİ VE POLİTİKASI

Turizm sektörüne devlet adabı gerekli

1988 yılından itibaren büyük umutlar bağlanarak devlet teşviklerinin o dönemde Turgut Özal'ın etrafını sarmış çıkar çevrelerine peşkeş çekilmesi ve yaklaşık devletten alınan 30 milyar dolarlık teşvik kredilerinin çoğunun yatırıma dönüşmeden buhar edilmesi ile başlayan "kitle turizmi hareketi" geldiğimiz noktada "devlet otoritesinden uzak" ve belli sermaye çevrelerinin yönlendirmesi ile kör topal ayakta durmaya ve "ilerlemeye" çalışıyor.

Yıllardır, turizm dendiğinde hep "daha fazla yatak daha fazla müşteri ve daha fazla döviz" denkleminin siyasi gücü elinde bulunduranlara en etkin "turizm stratejisi" gibi sunulması ve hemen her gelen iktidarında bu yönde turizm teşvikleri konusunda hoyratça davranmaları sonucunda, bugün dünyada ki ilk on ülke arasında gelen turist sayısına göre dünya altıncılığını elimizde bulunduruyoruz. Ama hesap "kafa hesabı" üzerinden yapıldığı için gelen turist sayısındaki artışın insanlarımıza büyük bir başarı gibi sunulması gerçekleri yansıtmıyor.

Avrupalı rakiplerimizin sahip olmadığı sayıda 5 yıldızlı otel sayısının çok üzerinde ve daha kaliteli konaklama tesislerimizi maalesef daha ucuza pazarlayarak, "yatırım=kazanç oranı" denkleminde istenilen oranları yakalayamıyoruz. Bugün Ege ve Akdeniz sahil kuşağında yabancı tur operatörlerine "yap, işlet, devret modeli" ile 49 yıllığına yaptırılan tatil köylerindeki işletme inisiyatifi, yabancı yatırımcıların iki dudağının arasında. Yabancılara ait tatil köylerinin açık olma süreleri ile ilgili acilen bir yasal düzenlemeye gidilmesi gerekmekte.

Doğrudan ve dolaylı olmak üzere toplamda yaklaşık 5 milyon insanımızın gelirini etkileyen turizm sektörü, devletin acilen "turizm siyaseti" belirlemesi gereken bir durum arz etmektedir. Bu kadar insanımızı etkileyen bir sektörün karar verme yetkisi sadece ondan sorumlu bakan'a bırakılamaz. Çünkü, sektörde sunulan hizmetler ve bu hizmetlerin geliştirilmesi iddia edilerek yapılan yasal değişiklikler sadece turizm ve kültür ile sınırlı olmayıp, orman, tarım, deniz, iç güvenlik, sağlık, çalışma ve sosyal güvenlik, ulaştırma, maliye gibi bir sürü diğer bakanlıkları da ilgilendirmektedir.

Ülkemizde turizm sektörünün daha fazla yatak kapasitesine ihtiyacı olduğu gerekçesi ile yeni konaklama tesisleri için orman, tarım ve sit alanlarının imara açılması ve buna göre yasal değişikliklerin yapılması, sadece inşaat rantına dayalı bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Yapılması gereken, mevcut işletmelerin denetim altına alınarak daha kârlı hale getirilmesinin yollarının araştırılmasıdır.

Ne yazık ki, yabancı turisti kaynağında üretmek ve ülkeye getirmek için binbir güçlükle yatırım yapan ve yabancı rakipleri ile mücadele etmek zorunda olan "tur operatörlerimize" düşman olan, 18 yıl TÜRSAB'ın -Türkiye Seyahat Acentaları Birliği- başkanlığını yapanların yanlış yönlendirmeleri ile bu noktaya geldik. Şu anda da ilk defa turizm ve kültürün başındaki yetkililerden aynı söylemleri duymak ve tur operatörlerini hasım gibi gören söylemler içinde olmaları büyük bir talihsizlik.

Bu da gösteriyor ki, turizmde "devlet adabını ön planda tutacak bir siyasete ihtiyaç var". Kişilerin inisiyatifine bırakılan bir sektörün varacağı yerin ne olacağını kestirmek çok zor olmasa gerek. Otuz yılı aşkın bir süredir kitle turizmi yapılan bir ülkede hâlâ Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın güvenlik, istihbarat, sağlık, maliye, rekabet, sosyal güvenlik, gıda vb. konularda "iç denetim yapacak" birimlerinin olmaması konuya "devlet gibi yaklaşmadığımızın" açık göstergesi.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları