Nüfusu 82 milyon olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, iç güvenliği denetim altında tutabilmek için 300 bin Polis 200 bin de Jandarma ve son dönemde göreve başlatılan 20 bin civarında Gece Bekçisi ile bunu sağlamaya çalışmakta. Bu 82 milyon vatandaşımızın da 22 milyonu çalışıp üretmekte ve Devlet 22 milyonun omuzları üzerine yüklenen üretim ve vergi yükü ile yürütülmeye çalışılmakta.
Her yıl 40 milyondan fazla turistin geldiği turizm sektörünün güvenliğini de eklediğimiz de aslında 126 milyon insanın güvenliğinden sayıları sadece 550 bin civarında olan bir güvenlik teşkilatından bahsediyoruz. Etrafımızdaki karışıklıklar düşünüldüğünde ve ülkemizdeki mülteci sorununun da ülkemizin hemen her bölgesine yayıldığı düşünüldüğünde, Turizm Sektörünün güvenliğine daha bir önem verilmesi gerektiği görülecektir. Çünkü, turizm ancak insanların kendilerini güvende ve rahat hissettikleri bölgelerde gelişir ve insanların harcama eğilimlerini artırır.
Bugün turizmin göz bebeği diyebileceğimiz yörelerimizde maalesef, klasik polisiye ve güvenlik önlemlerinin ötesine geçmeyen, turizm mevzuatını bilmeyen, yabancı dil bilmeyen, turiste nasıl davranacağını bilmeyen, belindeki tabancayı veya elindeki makinalı tüfeği turistin gözünün içine sokarcasına hareket etmeyi bir şey sayan güvenlik elemanlarıyla hiç de sempatik olmayan bir ülke halini alıyoruz.
Ülke olarak dünyada turizm sektöründe edindiğimiz yerin daha üzerine çıkmak istiyorsak, turizm bölgelerindeki güvenlikten sorumlu teşkilatında ona göre yetiştirilmesi ve kime neyi nasıl soracağını bilecek şekilde eğitilmesi gerekmekte. Bu güvenliği, terörle mücadele eğitimi almış Jandarmalarla veya asayiş eğitimi almış Polislerle sağlamanız mümkün değil. Turizm Polisi dendiğinde aşağıdaki özellikler de bir eğitim ve teşkilatlanma olması gerekmekte,
* Turizm Polisi teşkilatı İç İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulmalı ama Kültür ve Turizm Bakanlığı emrinde hareket etmeli.
* Turizm polisleri kesinlikle bir yabancı dili ileri seviyede konuşma, yazma ve okuma becerisine sahip olmalı.
* Uluslararası hukuk, ulaştırma, havayolu, denizyolu, seyahat, sigorta, kaçakçılık ve mali konularda iyi bir eğitimden geçirilmeli.
* Turistlerin başına bir şey geldiğinde gösterilecek profesyonel güvenlik yaklaşımları sayesinde, ülke turizmimize zarar veren değil artı değer katan bir yaklaşımda olmaları gerekir.
* Bir olay meydana geldiğinde, (bölgelerin polis ve jandarma bölgeleri diye ayrılmasından kaynaklı, yetkinin kimde olduğu sorusunun ortadan kalkması) ve soruna acil çözüm için, yetkilerinin tüm Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olacak şekilde verilmesi gerekir.
* Resmî üniformalıların yanında daha fazla da sivil giyimli görevlilerden oluşturulması daha etkin görev yapmalarını sağlayacaktır.
* Tur ve transfer araçları ile tekne turlarını denetleme yetkisinin turizm polisine verilecek olması, sektörün en büyük kanayan yarası olan "kaçak tur ve transfer faaliyetlerinin" bir anda sona ermesini sağlayacaktır.
* Başlangıçta, yeteri kadar dil bilen polis yetiştirmekte sorun yaşanabilir. Bu sorunu da, her turizm bölgesinde turizm polisine dil konusunda yardımcı olmakla görevlendirilecek "nöbetçi rehber tercüman" uygulaması ile kolaylıkla çözülebilecektir.
* Turizm Polisi ile birlikte görev yapacak olan "nöbetçi rehber tercümanların nöbet çizelgesi de" TUREB (Türkiye Rehberler Birliği) veya bölgelerdeki Rehber Odaları ile koordine edilebilir.
* Kokartlarını Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan alan rehberler için bu uygulama, "zorunlu kamu görevi" olarak tanımlanabilir.
* Turizm polislerinin görevlendirilmeleri, turizm bölgelerindeki sezonsal dönemlere veya yoğunluğa göre planlanması, işlevselliğini artıracaktır.
* Herhangi bir sorun ortaya çıktığında, insanların doğrudan muhatap olacakları yetkili tek merci Turizm Polisi olmuş olacaktır.
* Yabancıların karıştıkları olaylarda tutulan tutanaklar daha mantıklı olacak ve daha sonra ülkemiz aleyhine tazminat davalarının açılmasının önüne geçilmiş olacaktır.
* Turizm sektöründeki hizmet standartlarını yükseltmek için, turizm bölgelerinin güvenliğinin ve düzeninin standartlarını yükseltmekle işe başlayabiliriz.
Tabii ki yukarıdaki değişikliklerin öncelikli olarak yapılabilmesi için, devletimizin "turizm siyasetini oluşturması" ve ona göre de bir yapı kurması gerekmektedir. Özellikle ülkemiz aleyhine çalışan yapıların oluşturmaya çalıştığı "güvensiz ülke" imajını yıkarak işe başlayabiliriz.
Bu kesinlikle, plajlara yakın bölgelerde ata binen birkaç Jandarma ya da şortla bisiklet üzerinde gezen birkaç polis ile olacak bir şey değil. Konunun özünden çok şekline hitap eden bir uygulama, bu türden basit uygulamalarla bir yere varamayız.
