Birkaç hafta sonra birinci yılını dolduracak olan koronavirüs salgını süreci ve bunun ardından hayatın her alanını olumsuz şekilde etkileyen ve etkilemeye de devam eden süreç, ülkelerin aldıkları değişik kararlarla birlikte etkilerinin daha da artarak devam edeceği görülüyor.

2020'de, sadece iki aylık bir aspirin tedavisi gören ülke turizmimiz, maalesef 2021 ve sonrasındaki birkaç yıl daha kendisini toparlayamayacak bir döngüye giriyor. Turizm pazarında rakibimiz olan bazı ülkelerin "aşı pasaportu" uygulamasını gündeme getirmeleri ve bazı ülkelerin de bu konu da uygulamaya olur vermeleri, ülkemize gelecek turist sayılarının çok fazla olmayacağı yönünde bir öngörünün oluşmasına neden oluyor.

Her ne kadar ülkemize gelmek isteyen Türkiye aşığı turist sayısı çok olsa da, vatandaşı oldukları ülke hükümetlerinin alacakları kararlara uymaktan başka çareleri de gözükmüyor. Turizm sektörünün üvey evlat muamelesi gördüğü pandemi sürecinde, bütün sektör paydaşları 2021 turizm sezonuna büyük umutlar bağlamış durumdalar fakat özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hiçbir şekilde bilgilendirici ve umut verici girişimlerde bulunmaması, sektör çalışanlarının morallerinin daha da bozulmasına ve elinden gelenlerin sektör değiştirme eğilimlerinin artmasına neden oluyor.

Yüzlerce milyar dolar yatırım yapılarak bugün kü seviyelere getirilen turizm sektörünün, eğer bu ilgisizlik devam ederse edindiği yeri koruyabilmesi mümkün görünmüyor. Bu kadar yatırım yapılan bir sektörün yürüyebilmesi ancak devamlı turist üretmekle mümkün olmasına karşın, yıllardır sektörün yükünü taşıyan seyahat acentalarına ve tur rehberlerine çalışamadıkları bu süreçte sahip çıkılmaması, gelecek kaygılarının daha da artmasına neden oluyor.

Milyonlarca insanın doğrudan veya dolaylı olarak istihdam edilmesine imkan sağlayan turizm sektörümüze, devlet edenlerin daha bir özenle yaklaşmaları ve yardım elini uzatmaları sektörün bu sıkıntılı süreci daha kolay atlatmasına yardımcı olacaktır. Turist pazarlarımızın başında gelen ülkelerin aşılama politikalarına baktığımızda oldukça hızlı bir şekilde aşılamaya devam ettiklerini, eğer ülke olarak bizde nüfusumuzun büyük bir bölümünü aşılayamaz isek, ülkemize turist gönderecek ülkelerin aşılama sayılarının düşük olmasını  gerekçe göstererek, vatandaşlarının Türkiye'ye yapacakları seyahatlerine çekince koyabilirler. Bu da olabilecek en kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Devlet edenlerimizin 2021 turizm sezonundaki hasarı en aza indirgeyebilmek için şimdiden önlemleri alıp, bir an önce sektör paydaşlarının önerilerine açık toplantılar düzenleyip buna göre tedbirler devreye sokulmalıdır. Yoksa sektörün bir yıl daha kaybetmeye ne maddi ne de manevi anlamda tahammülü yoktur. Bu senenin de kaybedilmesi halinde ülke turizmimiz telafisi zor bir sürece girecek ve büyük iflaslar peşi sıra gelecektir.