İktidara yanaşma minik bir partinin Genel Başkanı "Devlet nerede diye soran, devlet yok diyen kanı bozuklar size söylüyorum: Devlet baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle tüm hassasiyetiyle habidir. Devlet yok diyen karakter yoksunları, iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir." Demiş…

Oysa vatandaş "devlet nerde?" diye sorarken son derecede haklıdır! Çok haklı olarak depremde kendisine yardım eli uzatacak, acil ihtiyaçlarını karşılayacak devletin, devlet kurumlarının nerede olduğunu, neden gelmediğini soruyor, bu korkunç yıkımın sorumlusunu arıyor.

Evet, Kahramanmaraş merkezli depremlerde devlet yetmedi, yetersiz kaldı, doğru ve zamanında hızlıca müdahale etmeyi beceremedi.

Bunun sebepleri üzerinde ayrıca yazacağım ama şu anda Ankara kulislerini çalkalayan güncel bilgi; Akar ile Soylu arasında yaşanan siyasi gerginlikte Erdoğan''ın ağırlığını Soylu''dan yana koyduğu ve bu yüzden de askerin zamanında kışladan çıkıp müdahale edemediği yönünde. Elbette herkes Erdoğan sonrası için kendi siyasi hesabını yapıyor. Görüldüğü kadarı ile Soylu, depreme kendisine bağlı AFAD eli ile müdahale edip bir başarı hikâyesi yazarak siyaseten avantaj elde edeceğini hayal etmiş. Soylu, liyakatsiz kadrolaşma yüzünden başarısız olunca tam manası ile enkaz altında kaldı ve demedi demeyin, siyaseten mevta oldu.

Gelelim devlet nerede sorusunun yanıtına:

*Önce hangi coğrafi ve idari bölgelerin iskâna açılacağına devlet karar verir.

*İskâna açılacak bölgelerin deprem, sel, yangın ve benzeri doğal olaylara karşı hassasiyetini devlet araştırır ve yapılaşmanın koşullarına da devlet karar verir.

*İskâna açılan bölgelerde hangi mimari ve teknolojik özellikte bina yapılacağına da tamamı ile devlet karar verir.

*Biri arsa edinip iskâna açılan bu bölgelerde bir yapı yapmak istediğinde bir müteahhit seçer, proje hazırlatır ve bu projenin devlet tarafından belirlenmiş koşullara uygun olup olmadığının incelenmesi için devletin onayına sunar.

*Devlet yapıyı inşa edecek, projeyi çizecek mühendis, mimar ve müteahhidin yeterli olup olmadığına dair kararı veren tek yetkili mercidir de.

*Devlet kendisine sunulan projeyi bedeli karşılığında inceler ancak teknik, mimari ve idari koşullara uyuyorsa inşaat ruhsatı verir.

*Devlet bedeli karşılığında inşaat ruhsatı verilen projenin inşaat sürecinde adım adım denetimini yapar, uygunsuz bir durum görürse inşaatı durdurur ve bu uygunsuzluğun düzeltilmesini ister, yoksa ceza keser, gerekirse yapıyı mühürler ve yıkar.

*Yapı fiilen tamamlandığında ise devlet gene bedeli karşılığında iskân ruhsatı verir. Bilmeyenler için tekrar edeyim iskân ruhsatı demek evet ben bu yapıyı projesinden başlatıp inşaatına kadar adım adım denetledim, her şey kuralına kaidesine uygun yapılmıştır ve siz bu yapıyı güvenle alabilir, içine girip huzurla oturabilirsiniz garantisi demektir.

*Herhangi bir yerde deprem, yangın ve benzeri bir doğa olayı yaşandığında eğer bir yıkım ortaya çıkarsa o yıkıma müdahale etmek, insanları kurtarmak, kurtarılan insanları sağaltmak, barındırmak, doyurmak da devletin temel bir görevdir. Vatandaşlar devlete bu işleri yapsın diye de vergi öderler. Türkiye''de bir de 23 yıldır ekstradan deprem vergileri ödenmektedir.

Şimdi gördüğünüz gibi bu sürecin her yerinde ve her anında devlet var!

Var, var fakat devlet bu sürecin birçok yerinde görevini yerine getirmemiş:

*Devlet iskâna açılan bölgeleri belirlerken yanlış yapmış.

*Devlet İskâna açılan bölgelerdeki proje gerekliliklerini, inşaat tekniklerini ve mimari özellikleri yanlış belirlemiş.

*Devlet inşaatları hakkıyla denetlememiş.

*Devlet deprem sonrası ortaya çıkan yıkıma hızlı, etkin ve yeterli bir müdahalede bulunamamış.

Netice itibarıyla ortaya çıkan yıkımın, can ve mal kayıplarının tek ama tek sorumlusu devlettir.

Devlet elbette sadece bir tüzel kişiliktir ve yargılanarak cezalandırılması gereken ise en alttan en üste kadar seçilerek ya da atanarak gelmiş, devleti yöneten imza sahibi ve yetkili gerçek kişilerdir.

Bu çerçevede ilk yapılması gereken bu felakette başarısız ve sorumlu olan Erdoğan''ın istifa etmesi ve yeni seçilecek iktidarın bir taraftan enkazı kaldırıp, hasarı onarırken diğer taraftan da yargıyı harekete geçirip imza sahibi tüm sorumluların yargılamasını sağlamasıdır.