Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hakan Paksoy

Hakan Paksoy

MİLLİ DÜŞÜNCE

Suriye'de terörist kim, gidiş nereye?

Barış Pınarı Harekâtı ile birlikte Suriye Meselesi yeni bir rotaya doğru döndü. Türkiye bölgedeki iki büyük ve lokomotif güç ile ayrı ayrı masaya oturdu ve mutabakata vardı. İki anlaşmada da Türkiye'nin kontrolünde olan, sınır boyunca 120 km'lik genişlikte ve 32 km'lik derinlikteki alandan bahsediliyor.

Bu alan için ABD ile yapılan anlaşmada "Türk kuvvetleri tarafından kontrol edilen güvenli bölgedeki" ifadeleri var. Rusya ile yapılanda da "Tel Abyad ve Ras Al Ayn'ı içine alan 32 km. derinliğindeki mevcut Barış Pınarı HarekÂtı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir" diyor. Buradaki statüko sadece Harekât ile askerî kontrolü mü kast ediyor çok açık değil. Bununla Fırat'ın batısındaki bölgede yapılanlara benzer davranışlar da kast edilmiş olabilir. Orada, Türkiye bir devlet yapılanmasına benzer davranışlarda bulunuyor suçlamalarına muhatap olmakta.

Her iki anlaşmada da Suriye'nin siyasî birliğine ve toprak bütünlüğüne vurgu var.

Yine her iki anlaşmada da terörle mücadele vurgusu var. Ama...

Ama'yı açmadan önce her iki anlaşmaya ayrı ayrı bakmamız gerekiyor.

ABD ile yapılan anlaşmada 5'inci maddede DEAŞ (IŞİD)'la kararlı bir şekilde yapılacak mücadeleden bahsedildikten sonra 6'ncı maddede "...terörle mücadele harekâtlarının yalnızca terör unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereci hedef alması gerektiği üzerine mutabık kalır." denilmektedir. 9'uncu maddede YPG'nin elindeki silahların toplanması ile YPG tahkimat ve tüm muharip mevzilerinin kullanılmaz hale getirilmesi, 11'inci maddede de YPG'nin 120 saat içinde çekilmesi vardır.

Rusya ile yapılan anlaşmanın 2'nci maddesinde "Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme" ve 7'nci maddede "Her iki taraf, terörist unsurların sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır" şeklinde geçmektedir. YPG'den 5'inci ve 6'ncı maddede bahsedilerek, harekât bölgesi ile Tel Rıfat ve Menbiç'ten çıkarılacakları söylenmektedir.

Anlaşmanın ikisi de terör unsurları ve terörizmden bahsediyor. Her ikisi de sadece kavramsal olarak terörü ifade etmekte. ABD ile yapılan anlaşmada somut mücadelenin yalnızca DEAŞ (IŞİD) ile yapılacağına dair açık cümleden sonra vardır.

İkisinde de YPG meşru bir unsur gibi görünmektedir. Hatta ABD ile yapılan anlaşmada YPG'nin "tüm muharip mevzileri" ifadesi düşündürücüdür. Çünkü muharip güç meşru bir silahlı kuvvet yapılanması için kullanılır. YPG/PKK bir terör örgütüdür ve bütün unsurları da teröristtir. Böyle bir anlaşmada her kelimenin önemi vardır.

Bu bakıştan anlaşmalar sonra ama'ya tekrar dönebiliriz.

ABD, Rusya ile anlaşma yapıldıktan, Rusya ise ABD'den hemen sonra PKK/PYD'nin sözde generali Mazlum Kobani kod adlı teröristle görüştüler. Hemen anlaşmadan sonra bunu yaparak, diplomatik lisanla, bütün dünyaya PKK/PYD'yi terörist kabul etmediklerini ilan ettiler. Hatta anlaşmaları bu teröristler adına yaptıklarını da açıkladılar.

Anlaşmaların daha mürekkebi kurumadan böyle bir açıklama yapmaları, İran'daki Liderler Zirvesi'nin televizyonlardan naklen yayınlanmasına benziyor.

Çok ilginç bir durum da söz konusu; Barış Pınarı Harekâtı'na bütün dünya karşı çıktı. Ama ABD ve Rusya ile yaptığımız anlaşmalardan bütün dünya memnun. Bu işte bir gariplik var. Sadece durdurulmuş olmak bunun için yeterli olmasa gerek.

Ayrıca Rusya ile yapılan anlaşmanın 5'inci maddesinde "23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00'den itibaren, Rus askerî polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekâtı alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına..." denmektedir. Suriye devletinin güçlerinin kontrolünden bahsedilen, Harekât alanı dışındaki, bölgeye Menbiç'ten Afrin'e kadar olan bölge dâhil midir, anlaşılamamaktadır.

Önümüzdeki günlerde ne olabilir?

Bu anlaşmalarla PKK/PYD ABD ve özellikle Rusya tarafından Suriye'nin meşru bir parçası olması sağlanacağa benziyor. Irak'ta da ABD aynı yolu izlemişti. Irak, millî ve üniter bir devlet iken Kürt ve Arap olarak iki parçalı devlet halini aldı. Suriye'de de gidiş bu yönde.

Hâlbuki Suriye ile anlaşıp PKK/PYD'nin ortadan kaldırılması için birlikte hareket edilebilirdi. Şam Yönetimi PYD'nin terörist olarak tanınacağına dair işaretleri vermişti de. Ancak şimdi PYD unsurları ile iletişime geçmiş vaziyette.

Eğer ABD ve Rusya, Suriye enerji kaynakları üzerinde anlaşmaya vardılarsa veya varabilirlerse -ki yeni aşamada çok da zor görülmüyor- Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta bizi çok daha zor günler bekliyor demektir.

Türk tarihinde görülmemiş ağırlıkta ve zamanında cevap verilmeyen mektup da son bir aydaki en onur kırıcı olanıydı. Çöpe atıldığı söylenen bu mektupla birlikte ABD'ye gidilecek.

Daha önceki yazılarımdan birisinde, Sakarya'da durdurulmuş ve Lozan'da perçinlenmiş geri çekilme yeniden başladı demiştik. Cumhuriyetin kuruluşunun 97. yıldönümüne iki gün kala bu cümleleri yazmak çok ağır. Ama çekilme hız kazanmaya başladı. Bu çekilişin durması, mütemadiyen yanlış yapan yönetimin değişmesi ile mümkündür. Bir erken seçim kaçınılmaz olmaya doğru yaklaşmaktadır.

--------

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Eminim ki Türkiye Cumhuriyeti ebediyete akıp giden zamanda ilelebet yaşayacaktır

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları