Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Sosyal medyada tekelleşme

BloombergHT'de yayınlanan bir haberde sosyal medyada tekelleşme konusu gündeme getiriliyor ve Temsilciler Meclisi'nde hazırlanan bir rapor hakkında bilgi veriliyor.

Temsilciler Meclisi Antitröst Alt Komisyonu tarafından Salı günü açıklanan bahse konu rapora göre, Facebook sosyal ağlarda tekelci davranışlar sergiliyor ve kopyalamalar, satın almalar ya da rakiplerini iflasa sürükleyerek pozisyonunu koruyor.

Demokratların çoğunlukta olduğu ve Amazon, Apple, Alphabet gibi şirketler hakkında da endişelerini belirten alt komisyon, Kongre'nin potansiyel çözümleri gözden geçirmesini tavsiye ediyor. Bu çözümlerin arasında, şirketlerin operasyonlarını ayırmasını gerektirecek, "yapısal ayrılma" da bulunuyor.

Örnek olarak, Facebook satın aldığı Instagram ve WhatsApp'i elinden çıkarmak ya da operasyonel olarak ayırmak zorunda kalabilir.

Rapor ayrıca, büyük teknoloji şirketleri tarafından gerçekleştirilecek satın almaları da, ilgili şirketin bu satın almanın kamu yararına olduğunu ve bu satın alma olmadan bu yarara erişilemeyeceğini kanıtlayana kadar, rekabet kurallarına uygun olarak nitelendirmeyecek.

Raporda Facebook'a özel olarak, "Facebook'un tekel gücü derinlere kök salmış ve bu piyasaya girecek yeni bir firmanın yaratacağı rekabetçi bir baskıyla giderilebilecek gibi değil" ifadesi yer alıyor. Facebook'un güçlü ağ etkisi, kullanıcılar için yüksek kullanımı bırakma maliyeti ve şirketin önemli veri avantajına sahip olmasıyla tekel olarak yer edinmiş görünüyor.

Sosyal medya artık ekonomi, siyaset ve kültür başta olmak üzere toplumsal yaşamın hemen hemen tüm alanlarını kuşatmış vaziyettedir. Sadece reklam ve benzeri yöntemler ile tüketim tercihlerini etkilememekte, devamlı takip etmekte olduğu kişisel davranış ve tercihlerimizi analiz ederek siyasi ve ekonomik çıkarımlar da yapmaktadır.

Sosyal medyada egemen olan güçlerin ekonomik ve siyasi davranışları yönlendirebilme gücü açıkçası son derecede korkutucudur. Bir de üstüne üstlük internet gibi özgürlüklerin ön plana çıkması gereken bir ortamda sosyal medyada baş gösteren tekelleşme riski bu gücü hem çok daha tehlikeli kılmakta ve hem de çok daha ürkütücü bir hale getirmektedir.

Sosyal medyaya hâkim olan egemen güçlerin kitleleri dilediği gibi yönlendirebilmesi ya da kitlelerin doğal yönelimlerini herkesten önce fark ederek, fırsatları yakalayabilmesi tehditlere karşı gerekli önlemleri alabilmesi insanlığın geleceği, demokrasi kültürü ve hukuk nizamı için çok büyük bir tehdittir.

Bu konuda tedbir almak elbette sadece Amerika Birleşik Devletleri kongresine bırakılmamalıdır, yasaklar da çare değildir. Oluşmuş bulunan tekelleri kıracak inovatif ve yenilikçi girişimler hem devletler, hem sivil toplum örgütleri ve hem de kitleler tarafından yeterince desteklenmelidir.

Bir örnek vereyim; "Bilim ancak kolektif olarak gelişir ve bilgi paylaşılmalıdır" diyen Richard M. Stallman'ın öncülüğünü gerçekleştirdiği GNU hareketi 1984 yılında tamamen özgür yazılımların meydana getirdiği bir işletim sistemi ve işletim sisteminin araçlarının geliştirilmesi çalışmasıdır.

Linus Torvalds adında Finlandiyalı bir bilgisayar mühendisi tarafından 1991 yılında  geliştirilen Linux işletim sistemi ise GNU hareketinin bir meyvesi ve aynı zamanda taşıyıcısı haline gelmiştir. 

İşletim sistemi tekellerine karşı ortaya çıkan, açık kaynak kodlu Linux gibi çözümler teknoloji tekellerini kırmaya dair çok iyi bir örnektir.

Günümüzde teknolojinin liderliği çoğunlukla Amerikalı şirketler tarafından yapılmaktadır. Bu da çok tehlikeli bir olgudur. Bugün yaşamımızın vazgeçilmezi haline gelmiş olan bilgisayar ya da akıllı telefonların hem yazılımı ve hem de donanımında Amerikalı şirketlerin ne kadar egemen olduğunu bir düşünün. Tam da bu yüzden sadece şirketler tarafından oluşturulan tekelleri kırmak yetmeyecektir, teknoloji üzerindeki Amerikan hegemonyasını da kırmak gerekmektedir. Küresel ölçekte başlayacak bir teknoloji yarışı eminim ki teknolojik gelişmeleri son derecede hızlandıracak insanlığın çağ atlamasına fayda sağlayacaktır. Böyle bir gelişme aynı zamanda teknolojide tekelleşmeyi de engelleyerek daha özgürlükçü, adil ve aydınlık bir geleceğin kapılarını da açacaktır.

Ülkemiz özelinde ise; bu gün biz teknolojide lider konumda değiliz ve hatta çoğu teknolojide ciddi takipçi ya da taklitçi konumunda bile değiliz. Sadece teknolojiyi satın alıp kullanmayı seviyoruz, yani iyi bir müşteriyiz.

Bu durum elbette sürdürülebilir değildir, biz de teknoloji yaratan bir topluma dönüşmek zorundayız.

Bilindiği üzere teknoloji ancak ve ancak bilim tarafından yaratılır, bu yüzden en nitelikli, en zeki, en yaratıcı, en meraklı, en çalışkan insanlarımızı bilimsel eğitime yönlendirmeliyiz.

Eğer kendi teknolojimizi kendimiz yaratamazsak; teknolojik rekabette, teknoloji tekellerinin tepişmesi arasında ezilir gider, geleceğimizi kaybederiz bunu da asla unutmayın!

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları