Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Söke söke alırlar mı?

AKP Genel Başkanı saçma kanalın çakma temel atma töreninde yaptığı konuşma sırasında "Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar" deyiverdi...

Bu kadar edilgen ve teslimiyetçi sözleri durmadan aleme ayar, dünyaya nizam verdiğini iddia eden bir politikacıdan duymak gerçekten de şaşırtıcı oldu.

Birilerinin bir şeyleri "söke söke" alıp alamayacağını tartışmadan önce bu noktada vurgulamak istediğim, ortaya çıkan iki önemli husus var:

Bunlardan birincisi cebimizden beş kuruş çıkmadan yapılacak denilen Kanal İstanbul için cebimizden gerekirse söke söke alınacak bir şeyler olacağı alenen itiraf edilmiş oldu.

İkincisi ise birilerinin cebimizden söke söke para alabilmesi için, aynı Düyun-u Umumiye gibi yabancıların egemenliğinde ve onlara hizmet eden bir düzenin tesis edilmesinin planlandığı ortaya çıktı.

Bakın ben çok uzun zamandır bu kanal fikrinin ekonomik ve ekolojik bir faciaya yol açacağını, Türkiye'nin borç stokunu feci miktarda arttıracağını ve sonuçta fizible olmayan bu projenin borcunun devletin ve dolayısı ile de milletin sırtına kalacağını söylüyordum. Bu konuşması ile beyefendi aslında beni de doğrulamış ve gerekirse bu borcun yabancılar tarafından "söke söke" tahsil edileceğini itiraf etmiş oldu.

Türkiye'de çok uzun bir zamandır "geldikleri gibi giderler" ve "tam bağımsız Türkiye" diyebilen Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden yürüyenler ile uyguladığı saçma sapan ekonomik politikalar sonucunda iflas edip, moratoryum ilan eden ve devletin tüm ekonomik kaynaklarını Düyun-u Umumiye idaresine teslim eden Abdülhamit'in izinden yürüyenler fikren ve siyaseten çatışmaktadırlar. AKP kadrolarının Abdülhamit'i rol model aldıkları, Atatürk'ten hoşlanmadıkları ve ona durmadan çemkirdikleri de herkes tarafından bilinen bir gerçek değil midir?

AKP Genel Başkanı yapmış olduğu bahse konu konuşmada devlette devamlılıktan da bahsederek tam olarak; "Yatırımcıları tehdit ediyorlar. 'Geldiğimizde bilesiniz ki ödeme yapmayacağız, elinizden alacağız' diyorlar. Bankaları, projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar" demiş bulunuyor.

Önce şunu belirtmek isterim devlette devamlılık olsa da suçta, suç sayılan fiillerde devamlılık olmaz!

Teşbihte hata olmaz, bir belediye başkanı al takke ver külah ilişkilere girip, birtakım menfaatler karşılığı kente zarar verecek, birilerine haksız çıkar sağlayacak saçma sapan bir iş yapsa seçimleri kaybettiğinde yerine gelen başkan. 'devlette devamlılık esastır' diye bu saçma sapan işe devam mı eder yoksa, işi durdurup haksız kazanç sağlayanları yargıya mı havale eder?

Bakın bu kanal fikri ekonomik ve ekolojik bir felakete yol açacak; kente, denizlere ve doğaya karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi gereken bir iştir.

Beyefendinin güvendiği dağlara kar yağacak ama Londra'daki tahkim mahkemeleri sadece mali konular ile ilgilenebilir, yetkileri mali konular ile sınırlıdır, suç olan fiiller bu mahkemenin yetki alanına girmez! Yerel iktidarlar ile anlaşıp çevreye ve kente karşı suç işleyerek, fahiş ve haksız kazanç sağlama tahkimin yetki alanına girmez! Bu iş tamamen yerel mahkemelerin işidir. Bilmeniz gerekir ki Türk hukukuna göre, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi için, uyuşmazlık konusunun tahkime elverişli olması gerekir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir konuda tahkime gidilemez ve elbette denizlerin, okyanusların, çevrenin katledilmesi tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir iş değildir.

Ülkemizde ne yazık ki çok uzun bir zamandır uygulanan eğitim sistemi ve politik propagandalar yüzünde bazı gerçekler unutuldu. O dönemleri yaşayanlar çoktan ölüp toprağa karıştığı için de yaşanan hatıralar da artık canlı değil. İnsanlarımız ne Düyun-u Umumiye ve Reji faciasını, ne de bu faciaya yol açan Muharrem Kararnamesi'ni biliyor. Düyun-u Umumiye'nin ve kapitülasyonların tasfiyesinin ancak Lozan Antlaşması ile mümkün olduğunu vatandaşlarımıza anlatmadan Lozan Antlaşması'ndan nefret eden düşünce yapısına sahip gençler yetiştiriyoruz.

Bırakın Osmanlı dönemini, Cumhuriyet döneminde Menderes'in uyguladığı saçma sapan ekonomik politikalar sonucunda 1958'de Türkiye'yi nasıl iflas ettirdiğini, moratoryum ilanını, ABD, OECD ve IMF'den alınan borçla eski borçların ödenebildiğini dahi bilmiyor gençlerimiz.

Korkarım ki bu cehalet sonucunda oluşan politik iklim nedeniyle, 50 yıl boyunca Osmanlı borçlarını ödeyen Cumhuriyet bu gidişle önümüzdeki 50 yıl boyunca da Osmanlıcıların borçlarını ödemek zorunda kalacak...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları