Türkiye'de yine gündem bir gelişmeyle yüz seksen derece değişti. CHP'li Enis Berberoğlu ile HDP'li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları'nın milletvekillikleri düşürüldü. Herkes yine kendi penceresinden bu olayı değerlendirdi. MHP ve AKP tabii ki bunu terörle mücadele olarak değerlendirdi. CHP ise, bunu sivil darbe olarak ifade etti.
HDP'nin fikrini satırlarıma yazıp da terörle arasına mesafe koymamış partiyi yazıma malzeme yapmam. Burası benim satırlarımsa bu da bırakın benim tercihim olsun.
Peki, gerçek nedir? Bugünkü yazımda bu sıcak gündemi analiz edeceğim.
***
CHP'li Enis Berberoğlu bilindiği gibi MİT TIR'ları davası için vekil dokunulmazlığından oldu. Şimdi bu konuyu yazıp da sizleri boğmak istemiyorum. Bu konu çok derinlemesine analiz edilecek meseledir. Hatta başlı başına bir yazı konusudur.
CHP'liler hep bir ağızdan Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesini demokrasiye sivil darbe olarak değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuyla ilgili attığı tweette ise gözlerden kaçan bir ayrıntı vardı. Herkes bu ayrıntıyı kaçırdı. Bu ayrıntıyı analiz etmeden önce sizlerle Kılıçdaroğlu'nun mesajını paylaşayım:
"Enis Berberoğlu'nun Milletvekilliğinin düşürülmesi, içinde yaşadığımız 20 Temmuz Sivil Darbe sürecinin bir sonucudur, millet iradesinin yok sayılmasıdır. Adaleti, hakkı ve hukuku sağlamak için demokrasi mücadelesine devam edeceğiz."
Kılıçdaroğlu'nun bu mesajında HDP hiç yok. Sadece kendi vekiline sahip çıkma var. Sanırım CHP lideri bu tweetinde ittifak yaptığı İYİ Parti tabanındaki Milliyetçileri küstürmemek istiyor.
CHP elbette vekiline sahip çıkacak. Bunun tersini savunmak akla mantığa terstir.
Peki CHP'nin sivil darbe iddiası gerçekten de mantıklı mı? Bugün için biraz ileri bir değerlendirme diyebiliriz. Çünkü sonuçta PKK'ya terör örgütü diyemeyen HDP'liler hariç bir vekilin dokunulmazlığı kalkıyor.
Ama ilerisi için Saray'ın demokrasiye sivil darbesi beklenebilir. Bu AKP iktidarı döneminde ne olmaz denilen konular oldu. Saysak bu satırlar yetmez.
***
Hele ki AKP'nin bu terörle mücadele tezi tamamen gerçek dışıdır. Hani deseniz HDP'li vekillerin tamamının dokunulmazlığı kalkıyor veya FETÖ'cü vekillerin hepsi tespit edilmiş onların da dokunulmazlığı kalkıyor. Tam tersi 2 HDP'li 1 CHP'li ile nasıl terörle mücadele ediliyor?
HDP kapansın denildiğinde hâlâ AKP iktidarı, "Partilerin kapanmasına karşıyız, şahıslar cezalandırılsın" görüşünü savunuyor.
AKP'nin tavrı ne şiş yansın ne kebap
"Bize hâlâ oy veren Kürtler ürkmesin, biraz da olsa Erdoğan'a oy atan MHP'lilerin ağzına bir parmak bal çalalım" şeklindedir AKP'nin bu tavırları.
***
Değerli okuyucularım ilerleyen günlerde demokrasiye Saray baskınları görebiliriz. Bu konulardaki eleştirileri dile getirmek başkadır, HDP'nin vekiline sahip çıkmak başkadır.
"Saray Rejimi demokrasimizi katlediyor" diyerek bu sütunlardan yazan benim. Hâlâ yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim. Ama HDP'nin hâlâ PKK terör örgütüyle arasına mesafe koymayarak en başta Kürt kardeşlerimizin demokrasisinin HDP tarafından katledilmesine evet diyemem.
HDP'yi savunmayı bugün sadece demokrasinin birinci kriteri olarak değerlendiren aydın görünümlü karanlık zihniyetin bilmesi gereken konu, Gezi olaylarında "Bu hükümete darbedir" diyerek AKP safında duran HDP'li Demirtaş'tı. Çünkü HDP o zaman AKP ile PKK açılımları yapıyordu. Bu mu demokrat HDP?
İnsanlığın ve demokrasinin düşmanı terörizm yapan PKK ile arasına mesafe koymayan HDP'yi savunmak nasıl demokratlık oluyor?
PKK terör örgütü Doğu ve Güneydoğu'da Kürt kardeşlerimizi silahla tehdit edip diktatörlük rejimini Kürt kardeşlerimize dayatmıyor mu?
Saray Rejimini demokrasiyi katlediyor diye sert eleştirirken, HDP-PKK blokunun kuruldu kurulalı Kürt kardeşlerimizin demokrasini üstelik de silah zoruyla katlettiklerini es mi geçelim?
Lütfen biraz mantıklı ve hakkaniyet sahibi olalım.
