Bu başlığı Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin iş dünyasının çatı örgütlerinin yöneticileri ile yapmış olduğu son toplantıdaki konuşmasından alıntıladım.
Aslında Nureddin beyin ne söylediğinin herhangi bir önemi yok, bu tek adam rejiminde tek söz söyleme, tek başına karar verme hakkı sadece ve sadece Recep Beye ait. Bakanlar artık bakan değil, hatta eskinin müsteşarı seviyesinde bir güce dahi sahip değiller olsa olsa özel yetkili danışman veyahut da temsilci niteliğindeler. Recep beye karşı çıkacak, ona yanlış yaptığı zaman direnebilecek bir güçleri yok. Bunun son örneğini bugünkü koşullarda faiz indirimini doğru bulmadığını söyleyen Hazine ve Maliye eski Bakanı Lütfi Elvan örneğinde son derecede açık ve net olarak gözlemledik.
Herkes bu gerçeği bildiği içinde Nureddin Bey'in sözlerinin ciddi bir etkisi olmayacaktır.
Her şeye rağmen iş dünyası ile yaptığı bu toplantıdan iktidarın politikalarını tahmin etmeye yarayacak bir takım ipuçları yakalayabilir miyim diye kulislere sızan bilgileri gözden geçirdim.
Erişebildiğim bilgilere göre Nureddin Bey cari açığı azaltıcı, büyümeyi öncüleyen ve ihracatı destekleyen bir politika uygulayacaklarını anlatmış.
Serbest piyasaya müdahalede bulunmayacağız, böyle bir şey söz konusu değil ve süreçlerimizde iş dünyası ve STK'larla birlikte ilerleyeceğiz demiş.
Bakan bey ayrıca döviz kurlarıyla ilgili küçük müdahaleler yapıldığını, dolarizasyonun duracağını ifade etmiş.
Tipik politikacı "cek cak" söylemi bütün bunların nasıl olacağı hangi yöntemi izleyerek bu noktada başarı sağlayacaklarını anlatmamış, bir yol haritası ortaya koymamış.
Örneğin dolarizasyonun duracağını bile iddia etmiş, bu duyduğum en içi boş iddialardan biri. Dolarizasyon niye dursun? Kim, nasıl durduracak dolarizasyonu? Bunlara dair bir açıklama yok.
Mevduat hesaplarında yabancı para cinsinden hesap oranı yüzde 60'ı geçmiş, devlet birçok projesinde dolar taahhüdüne girmezse işi yapacak yüklenici bulamıyor, bundan bakan beyin haberi var mı? Türk Lirasının değeri ve itibarı yerle yeksan olmuş, kendi memleketinde bile geçmiyor, bırak birikim ve hesaplama özelliğini ödeme aracı olma özelliğini bile yitirmiş ama beyefendiye göre dolarizasyon duracakmış.
Dolarizasyonun durması için Türk Lirasının itibarlı ve geçer akçe olması lazım. Bunun yapılabilmesi için Türk Lirasını basan otoritenin itibarının artması, dolaşımdaki miktarının azalması lazım. Peki, bu konuda bir yol haritası var mı iktidarın? Yok, elbette, yahu kardeşim haberiniz var mı? Millet sizinle dalga geçiyor, o kadar hızlı merkez bankası başkanı değiştiriyorlar ki sıra bir gün bize de gelecek, herkes kısa süreliğine de olsa merkez bankası başkanlık koltuğuna oturacak diyorlar. Bağımsızlığı ve itibarı berhava edilmiş bir merkez bankasının bastığı paraya kim itibar eder?
Serbest piyasaya müdahalede bulunmayacağız diyen bakanın amiri stokçuların tepelerine tepelerine vuracağız, ellerindeki mallara el koyacağız fahiş fiyat uygulayanları pişman edeceğiz diyor. Bu sözün hemen akabinde yakın geçmişte soğan, patates depoları basıldığı gibi galeriler basılıyor, yüksek cezalar yazılıyor. Marketlerde fiyat denetimine çıkılıp ucuzcu marketlere milyarlık cezalar kesiliyor, nerede kaldı serbest piyasa ekonomisi?
Şimdi kim inanır serbest piyasa ekonomisinin tehdit altında olmadığına? Serbest piyasa ekonomisinde stok yapmak yasak mı? İsteyen, istediği malı, istediği fiyattan satamaz mı? Hangi malın kaça ne kadar satılacağına piyasa karar vermez mi?
Ortada eylem varken, söyleme kim bakar?
Bunca yıldır ekonomi hakkında yazar, çizer, konuşurum hayatımda stokçuluk gerekçesiyle soğan, patates, deposu ve galeri baskını kadar komik ve serbest piyasa ilkelerine aykırı bir şey daha duymadım, görmedim.
Bakın ortada iktidarın ekonomiyi çok kötü yönetmesinden kaynaklanan bir enflasyon gerçeği var, iktidar mensupları bir algı operasyonu çerçevesinde suçu bazen stokçuya, bazen fahiş fiyat yazan markete atmaya çalışıyorlar gerçekte olan budur.
Bütün bunlar ortadayken Nureddin Nebatinin konuşmasının içi sizce de çok boş değil mi?
