Şehzade Mustafa'nın ortadan kaldırılması için 8 yıl kimler kuyusunu kazdı?

Şehzade Mustafa babası Saruhan Sancakbeyi Şehzade Süleyman annesi ise Haseki Mahidevran Sultan’dır. 1515 yılında babası daha sancakbeyi iken o zaman ki adı Saruhan şimdiki adı Manisa’da doğdu. Şehzade Mustafa henüz beş yaşında iken (1520) babası Şehzade Süleyman, Yavuz Sultan Selim’in Çorlu dergahında Aslanpençesi hastalığından dolayı vefat etmesi dolasıyla Osmanlı’nın 10. Padişahı olmuş ve devletin başkentine cülus için gitmektedir. Akabinde bütün Saruhan Sarayının haremi, görevlileri, lalası gibi Şehzade Mustafa ve annesi de payitahta gitmiştir.

Her ne kadar yanlış bir bilgi olsa da belirtmek de fayda görüyorum. Şehzade Mustafa, Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk şehzadesi değildir. Süleyman’ın daha önce ismi bilinmeyen bir cariyelerden Şehzade Selim, ( tahta geçen II. Selim ile karıştırılmamalıdır.) Şehzade Mahmut ve Şehzade Murad adlarında oğulları olmuş. Şehzade Selim 3 yaşında iken babası daha Şehzade iken vefat etmiştir. Şehzadelerden diğerleri 1521 yılında bir diğeri ise 1523 yılında çok küçük yaşlarda vefat etmiştir. Bu durumda Mustafa ‘da 1523 yılında en büyük oğul ve veliaht şehzade durumuna gelmiştir.

Ancak her ne kadar Şehzade Mustafa ve Mahidevran için yıllar güzel gitse de Sultan Süleyman’ın daha saltanatının ilk yıllarında Kırımlı bir cariye olan Hürrem’e gönlünü kaptırıp art arda şehzadeler ve sultanların dünyaya gelmesi belki de Şehzade Mustafa’nın ve annesi Mahidevran Sultan için sonun başlangıcı olmuştur.

Özellikle 1521 yılında “Şehzadelerin Güzidesi” lakaplı Şehzade Mehmed’in dünyaya gelişi bir takım olayların değişmesine sebep olmuştur. Sultan Süleyman’ın en değer verdiği şehzade Mehmed olmuş ve de en sevdiği gözdesi ise Haseki Hürrem Sultan olmuştur.

Hürrem Sultan kısa zamanda (küçük yaşta ölenler dahil ) 6 ila 7 arasında şehzade ve sultan doğurmuştur. Aslında burada üzerinde durulması gereken konu Hürrem Sultan’dan önceki hiç bir cariye iki şehzadeden fazla doğurmazken Hürrem Sultan’ın bu kadar fazla şehzade doğurması aslında fazlasıyla şehzade rekabetinin kızışmasına sebep oldu. Denge politikası çok keskin biçimde yara almıştır.

Şehzade Mustafa’nın en başlarda ciddi bir rakibi yoktur. Ahali, yeniçeriler ve devlet yöneticileri ve hatta Padişah tarafından sevilen bir şehzade idi. Lalası Şehzade Mustafa için geleceğin en büyük hükümdarı olabilecek şekilde yetiştiğini dedesi Yavuz gibi olduğunu ve bu devletin bu zamana kadar görüp görülebileceği en istikbal olduğunu söylemiştir.

Henüz 12-13 yaşında iken Manisa Sancakbeyine ( Veliaht Şehzade ) terfi etmesi beklenen bir olaydır. Asıl bilinmesi gereken olay Şehzade Mustafa’nın Manisa’da harika işler başarmasıdır. Benim düşüncem Şehzade Mustafa’nın en rahat dönemleri olduğunu düşünüyorum.

Şehzade Mustafa için her şey güzel giderken ilk darbe Hürrem Sultan’ın yükselişini aman vermeyen ve Şehzade Mustafa’yı kanatları altına alan Sultan Süleyman’ın annesi Valide Sultan 1534 yılında vefat etmesidir. Çünkü Valide Sultan’ın ölümünden sonra Harem tamamen Hürrem Sultan’ın eline geçmiş oldu.

Şehzade Mustafa’nın en büyük darbesi ise 15 Mart 1536 yılında vuku buldu. Kendisini bir baba gibi koruyan ve kollayan Pargalı İbrahim Paşa’nın yaptığı kibir, ego ve hırsı yüzünden Sultan Süleyman tarafından idam edildi. Zaten kısa zaman içerisinde de Hürrem Sultan ile Mahidevran Sultan’ın arasında gerçekleşen kavgasından kazanan Hürrem Sultan oldu ve Mahidevran Sultan Topkapı Sarayı’ndan sürgün edilip oğlunun yanına ( -ki Sancak beyi olan Şehzadenin validesi de yanında olması gerekiyor.) gönderildi. Burada en büyük nüsha Hürrem Sultan’ın Hükümdarın yanından ayrılmamak için Şehzade Cihangir ‘in hastalıklı ve kamburluğunu bahane eden Hürrem Sultan hem en büyük oğlunun payitahtan ayrılmasını engelliyor hem de saraydan ayrılmayıp hükümdarın nezdinde etkilemeye devam ediyor. Bu olayların ardından beklenen olay gerçekleşti. Şehzade Mehmed Manisa Sancakbeyliğine atandı ve orada 8-10 yıldan beri Sancak beyliği yapan Şehzade Mustafa Amasya’ya sürgün edildi. Her ne kadar Padişah Doğu sınırlarının güvenliği için böyle bir atama gerçekleştirdiğini söylese de gerçek neden Hürrem Sultan’ın Padişah’ı etkileyerek istediği atamayı hem yaptırmış oldu hem de Hürrem Sultan sarayda kalmayı başardı.

Bu sırada Hürrem Sultan’ın en önemli yardımcılarından biri olan Rüstem Ağa’nın yükselişi gözle görülebilir bir husustur. Hanedanın atlarıyla ilgilenen bir kişinin kısa bir zamanda önce bey sonra Divan’a girip Paşa olması ve Sultan Süleyman’ın kızı. Mihriman Sultan ile evlenmesi her ne kadar bunlar mutlu verici bir olay olsa da Şehzade Mustafa’nın ölüme giden yolların taşları bir bir döşeniyordu.

Rüstem Paşa hem çirkin birisi hem ketum bir insan hem de komplocu bir karaktere sahip olduğu aşikardır. Ve aynı zamanda daha 22 yaşında iken Çengel Han’ı yaptıracak kadar zengin bir insandır.

1543 yılında hiç beklenmedik bir olay Manisa’dan geldi. Kanuni Sultan Süleyman’ın en sevdiği oğlu Şehzade Mehmed bugün bile hala gün ışığına çıkmayan bir sebepten dolayı henüz daha 22 yaşında iken aniden vefat ediyor.

Manisa sancağı boş kaldığında Şehzade Mustafa için bir umut ışığı dolsa da Sultan Süleyman bu boşluğu diğer şehzadesi Selim’den yana kullanıyor. Böylece tekrar veliaht şehzade olma hayalleri yıkılıyor Şehzade Mustafa Han’ın.

Bu süreçte en belirgin bir olay var ki Sancak için henüz 12-13 yaşında iken Saray’dan ayrılan Şehzade Mustafa’nın ölene kadar sağlıklı bir görüşme gerçekleştirememiştir. Bunun için sık sık babasına mektup yollayan Şehzade Mustafa’nın mektuplarına cevap verilmemiştir. Acaba mektuplar mı hünkarın eline ulaşmadı yoksa Hünkar mektuplara cevap verme tenezzülde bulunmadı bu bilinmez ancak arşiv kayıtlarında sadece sefer hazırlığı için ya da dava görülmesine ( örn: BOA, TSMA.E 0722 ; BOA, AE. SSÜL 3/51) bir iki defa ferman gönderilmiştir. Ancak bundan fazlası arşivimiz de yoktur.

Tüm bunlar olurken Rüstem Paşa divanda iki veziri birbirine düşürüp 1544 yılında Veziriazam oldu. Rüstem-Hürrem-Mihriman üçlü koalisyon bundan sonraki bütün çabaları Şehzade Mustafa’nın ortadan kaldırılması için 8 yıl boyunca büyük çaba gösterdiler. Şehzade Mustafa önce Amasya’dan Konya’ya oradan da Karaman Sancakbeyliğine sürgün edildi ( BOA, AE.SSÜL 3/51). Durum gittikçe Şehzade Mustafa için kötü hale sürüklenirken kader ağlarını ölüme giden yollarını çoktan örmeye başlamıştı. Bütün bunların 1553 yılında artık Şehzade Mustafa için finale doğru sürükleniyordu.

1553 yılında 3. Kez İran’a savaş ilan eden Sultan Süleyman ilk önce sadrazamı Rüstem Paşa’yı doğuya doğru önden yolladı. Ancak Rüstem Paşa daha Ankara’da iken Şehzade Mustafa hakkında mektuplar gönderdi. Askerlerin isteksiz oluşlarından, yeniçerilerinin başlarında kendisinin değil eğer padişah gelemeyecek kadar yaşlı ise Şehzade Mustafa’nın artık tahta çıkmasını istediklerini ve orduya bizzat yönetmesini gibi hususları mektubuna yazıp padişaha teslim edildi. Bu ve bunun gibi bir çok mektup padişahın eline ulaşması ve bunun yanında tam da bu zaman diliminde Konya Sancak Beyi Şehzade Mustafa’nın bir takım yanlışları olmuştur. Şehzade Mustafa yeniçerilerinin ve ahalinin kendisini sevdiklerini biliyor ve babasının yerine alabileceğini sesli bir şekilde söylemekten çekinmiyordu. Bir de üstüne üstlük padişahlık alameti olan sakal bırakma ve tuğ dikmesi bir isyan niteliğini taşıma noktasına getirdi. Belki Şehzade Mustafa isyan amaçlı yapmadı ancak düşmanların ekmeğine yağ sürmüştür. Bu konuda eminiz ki sarayda bulunan Hürrem Sultan ve ekibi bu olayı bir isyan hareketi olduğunu Sultan Süleyman’a bildirmişlerdir.

Bütün bu olay neticesinde Sultan Süleyman -argo deyimiyle ben daha ölmedim dercesine- Rüstem Paşa’yı İstanbul’a geri çağırıp 12 bin askeri ile birlikte Konya’ya konuşlandı. Bu sefere sırasında Manisa Sancakbeyi Şehzade Selim ve Şehzade Cihangir de eşlik edecektir. Şehzade Selim Konya’ya varıp Hünkarın çadırına girip elini öptüren sonra çadırdan çıktı. Şehzade Mustafa’da bir iki gün sonra elinde bulundurduğu askerle birlikte 5 Ekim 1553 yılında Konya Ereğli’deki babasının otağına vardı. Babasından otağını diğer birliklerinden uzakta kurmasını ve çadırına gelirken tek başına gelmesine dair mektup aldı. Bütün bu gelişmeler Şehzade Mustafa’nın ölüme koşa koşa gittiğine dair gelişmelerdir. Bir gün sonra yani 6 Ekim 1553 Cuma günü Şehzade Mustafa babasının otağına girip elini öpmek için çadırına girdi. Ancak babası ve kardeşi Cihangir dışında onu bekleyen 7 dilsiz cellatları karşısında görünce sonunun geldiğini anladı lakin çok geç olmuştu. Cellatlarla kısa bir dalaşmadan sonra Şehzade Mustafa tam çadırdan kaçacak iken Zal Mahmut Ağa son anda Mustafa’ya çelme takıp şehzadeyi düşürdü ve kalk bir iple boğmayı başardı. Böylece devletin görüp görülebileceği en büyük şehzade ise tahta çıkamadan babası tarafından katledilmiş oldu.

Şehzadenin katlinden hemen sonra şehzadenin yanındaki bir çok insanda nasibini almıştır. Şehzadenin bütün malvarlıkları elinden alınmıştır. Annesi, kız kardeşi, teyzesi hepsi Bursa’ya sürgün edilmiştir. Öz kız kardeşi Raziye Sultan 1556 yılında hastalıktan dolayı vefat etmiştir. Annesi Mahidevran Sultan ise 1581 yılında vefat etmiştir. Oğlu Şehzade Mehmed ise ilerde olası intikam almasın diye dedesi (Süleyman I) tarafından 6 yaşında iken 1553 yılında öldürülmüştür.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları