Değerli okuyucularım gerek 31 Mart gerekse 23 Haziran öncesi AKP Genel Başkanı Erdoğan 'sandıkta gitmez seçimlerde yenilmez' algısı ciddi anlamda muhalif vatandaş bileşenlerinde egemendi. Peki Erdoğan neyle gider algısı da darbe gibi hiç onaylamadığım AKP'li vatandaşlarda bu korku egemendi. Bunu iyi bir gözlemci olarak gazeteci kimliğimle yazdım.
***
Yukarıda yazdığım korkular gerek muhalif gerekse AKP'li vatandaşlardaki vahim durumu göstermesi açısından önemli.
***
Bu algılara ilk başta AKP Genel Başkanı Erdoğan olmak üzere Beştepe Sarayı, Erdoğan'ın ailesi ve AKP yöneticileri hizmet ettiler. Bu ülkemizde konuşulması bile ayıp olarak karşılayacağım çağdışı ve insani olarak da karşı olduğum algılara sadece bu saydıklarım hizmet etmediler. Sol'un da Sol'u kendisine vazife çıkartan sokak olaylarıyla hâlâ 80 öncesinden kalma Erdoğan'a karşı muhalif vatandaşları provoke edenler de bu algılara hizmet ettiler.
***
Yukarıdaki gazeteci tespitlerimden sonra şimdi esas konuya geleyim. Yeniçağ ve Günboyu gazetelerimizden bir haber aktarayım zaten yazımın başlığı ve girişindeki anlatmaya çalıştığım hususlar zihninizde yer edinecek.
Hem Günboyu hem de Yeniçağ gazetelerimizin sitesinde yer alan haber:
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, "Muhalefet bloğu ilk kez seçim yoluyla AKP'yi durdurabileceğini, seçim kazanabileceğini hissetti, yaşadı" dedi.
KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 23 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan tabloyu değerlendirdi. Muhalefetin ilk kez AKP'ye karşı seçim kazanabileceğini hissettiğini belirten Ağırdır, AKP'nin seçimi kaybetmesindeki en önemli etkenin umutsuz ve öfkeli gençler olduğunun altını çizdi.
***
Neredeyse tüm seçimlerin tamamımı tabiri caizse virgülden sonraki rakamlara kadar bilen Bekir Ağırdır yazımın başlığında ve girişinde olan konuyu açıkça dile getirmiş. Muhalif vatandaşların AKP'yi ve Erdoğan'ı sandıkta, seçimlerde yıkamayacağı algısı adeta yıkılmış diyor. Yazımın başlığında olduğu gibi Saray'ı seçimlerde yıkamayız algısını yıktık.
***
Bu algı basit anlamda muhalif olarak Erdoğan'ı yıktık, Parlamenter Rejimi getiriyoruz gibi basit bir dille de ifade edilemez. Esas mesele Türk Demokrasisinin gerek muhalif gerekse AKP'li seçmen nazarında meşruiyetinin sorgulanmasının önüne geçtik. Dış kamuoyu ne der onu hiç yazmayım. Çünkü halk arasındaki tabirle el alem ne der umurumda değil bize bakalım derim ben. En önemli konu Türk Demokrasisi Türk seçmenindeki Tek Adam'ın kaybettiğinde gitmeyeceği 'Bir Şeyler' yapacağı algısını yıkmaktır.
***
Bu Saray'ın seçimlerde yıkılmayacağı algısını 23 Haziran seçimlerinde yıktık. İnanın Saray'ı seçimlerde yıkıp tekrar Parlamenter Rejimi getirmek daha kolay. Bu algıyı yıkmak atomu parçalamaktan zordu. Demokratik günlerde buluşmak daha kolay.
***
Kemal Kılıçdaroğlu Bey'in 23 Haziran İstanbul seçimleri sonrası başlattığı Parlamenter Rejime geri dönelim sözleri elbette kıymetlidir değerlidir. Kemal Bey tekrar devlet adamı ve Demokrasi aşığı olduğunu bir kez daha ispatladı.
***
Son sözüm: Bol Demokrasili Parlamenter Rejimli günlerde buluşmak üzere..
