Dünyayı kasıp kavuran, Avrupa''yı yerle bir eden İkinci Dünya Savaşı''nın sonunda Nazi Almanya''sının kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı tarih olan 9 Mayıs, Sovyetler Birliği tarafından ''Zafer Günü'' adıyla muhteşem gösterişli askerî törenler ile bayram olarak kutlanmaktaydı.
SSCB''nin dağılmasından sonra bu kutlama, Rusya Federasyonu tarafından da sürdürüldü ve faşizme karşı kazanılan zafer kutlanmaya, bu savaşta ölenler anılmaya devam edildi.
Kaderin bir cilvesi olmalı; yıl 2022, bu yıl da 9 Mayıs kutlanacak fakat bugün faşizme karşı zafer kazanmış SSCB''nin mirasçısı olan Rusya''da faşist bir diktatör olan Putin iktidardadır.
Bu yıl ne yazıktır ki 9 Mayıs''ta anmalardan ve İkinci Dünya Savaşı''nda özgür dünyanın faşizme karşı kazandığı zaferden ziyade Putin''in özgür ve bağımsız bir devlet olmaya çalışan Ukrayna''ya karşı başlattığı saldırı ile ilgili yapacağı açıklamalar ve Kızıl Meydan''da resmîgeçit yaparak özgür dünyaya gözdağı verecek ölümcül silahlar gündem oluşturuyor.
24 Şubat tarihinde başlayan saldırının üzerinden yaklaşık 75 gün geçmiştir, her ne kadar törenlerde pek görkemli görünse de faşist diktatör Putin''in acemi ve isteksiz askerlerden oluşan, beceriksiz generaller ve bürokratlar tarafından yönetilen ordusu Ukrayna bataklıklarında fena halde çuvallamış vaziyettedir. Putin''in sahaya sürdüğü konvansiyonel silahların görüntüde haşmetli ve korkutucu ama modern silahlar karşısında etkisiz olduğu da görülmüştür. Etkisiz kalan bu askerî araç gereç Rus ordusunun konvansiyonel silahlar ve askerî güç açısından kâğıttan bir kaplan olduğunu da göstermiştir.
Putin son derecede yanlış bir tercih yapmıştır, oysa bir diktatörlüğe dönüşmüş bulunan SSCB''nin dağılmasından sonra Rusya coğrafyasında özgürlükçü ve demokratik bir refah devleti kurabilmek için eline çok büyük bir fırsat geçmişti. Muazzam bir coğrafyada son derecede zengin doğal kaynaklar ve eldeki nitelikli insan gücü ile özgürlükçü bir refah toplumu oluşturmak aslında son derecede kolaydı.
Putin ve yandaşları bunun yerine Rus milliyetçiliği ve Ortodoks inancı etrafında örgütlenmiş, Rusya''nın zengin kaynaklarını yandaş oligarklara yağmalatan bir diktatörlük inşa etmeyi tercih ettiler.
Her diktatör gibi paranoyak bir korunma içgüdüsü ile Putin de zorbalık ve şiddete başvurarak iktidarını korumaya çalıştı. Bu durum Rusya''da tüm sistemi kilitledi tüm kararlar tek bir adamın inisiyatifine kaldı. Putin etrafında bulunan ve kendi iktidarına rakip olabilecek nitelikli kişileri de tasfiye etti, sonuç ortada; başlattığı savaş ile ilgili tüm öngörü ve hesapları duvara tosladı.
Aslında Rus ordusu İkinci Dünya Savaşı''ndan bu yana hiçbir devlete karşı savaşmamıştır, sadece davet edildiği coğrafyalarda askerî operasyonlara katılmış ve Rus yanlısı yerel hükümetlere destek vermiştir. Buna rağmen Rus ordusu Afganistan''da tarumar olmuş, çok ağır bir yenilgi almıştı bu da SSCB''nin sonunu getiren olaylardan biri olmuştu.
Şu anda Putin''in elinde sadece nükleer, kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarından oluşan bir tehdit gücü kalmıştır. Putin, Ukrayna''da konvansiyonel savaşta yenilirse nükleer silah kullanımına başvurabilir mi? Aslında özgür dünya da bu olasılığı hesap ediyor, dikkate alıyor ve Putin''i nükleer, kimyasal ya da biyolojik silah kullanımından caydırmaya çalışıyor. Savaşın ilk aşamasında çok büyük bir hesap hatası yapan Putin, yenilgiyi kabul edip duracak mı yoksa hata üstüne bir hata daha yapıp nükleer silah kullanacak mı? Merak edilen asıl husus budur.
Aslında Putin şu anda bile kesin olarak yenilmiştir. Artık Ukrayna''yı işgal etse dahi tek kazanabileceği şey nefrettir. Ukrayna ve özgür dünyadaki aklı başı yerinde olan herkes faşist diktatör Putin ve ordusunun yaptığı katliam ve yıkımı nefret duygusu ile iğrenerek izlemektedir. Putin''in adı artık Hitler, Mussolini, Franko, Saddam ve benzeri nefret uyandıran diktatörler ile birlikte anılmaktadır. Sonuç olarak Putin çok yanlış bir tercih yapmış ve Rusya çok yanlış bir yola girmiştir. Bu yoldan dönebilecek mi izleyip göreceğiz…
