Aferin sana Nureddin, aferin…
Hazine ve Maliye'den sorumlu bir bakanın çıkıp da Merkez Bankasının politika faizini önemsizleştirdik diye açıklama yapması akıl alır iş midir?
Bu açıklamayı yapan ya politika faizinin önemini bilmiyordur ve yahut da ekonominin kontrolünü kaybetmenin getireceği sorunları idrak edemiyordur.
Yaparsa AKP yapar diye boşuna dememişler ekonomi ve devlet yönetimi konusunda bu kadar bilgisiz bir kişiyi ekonomi yönetiminin tepesine oturtmak ancak ve ancak AKP'nin becerebileceği bir iştir.
Tulûata bu kadar meraklı, bakanlığı bırakıp komedi de Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar gibi ünlü sanatçılara rakip olmaya çalışan böyle bir ekonomiden sorumlu bakanı doğrusu ilk defa görüyoruz. Fakat baştan ikazımı yapayım ekonomi çok ama çok ciddi bir iştir, komedi kaldırmaz, her bir karar, her bir tavır piyasalarda milyonlarca lira kayba ya da zarara yol açar. Bir karar ile fabrikalar kurulur, fabrikalar yıkılır. İşin açığı ekonomi yönetiminde önemli rol üstlenen kişilerin liyakat ehli, bilgili, güvenilir ve ciddi insanlar olmasını beklemek hepimizin hakkıdır.
Politika faizini önemsizleştirme meselesine gelince; politika faizi bir ekonomide merkez bankaları tarafından paranın değerini kontrol etmekte kullanılan en önemli araçtır, tabiri caizse bir otomobilin direksiyonu gibidir, paraya yön verir.
Bakınız bu gün bütün dünya kitlenmiş Fed tarafından açıklanacak politika faizini bekliyor, neden? Çünkü bu faiz ile doların değerinin gelecekte hangi yönde hareket edeceğini anlamaya çalışıyor piyasalar. Biliyoruz ki faiz artarsa dolara talep artacak ve dolar kıymetlenecek, artmazsa tam tersi bir durum ortaya çıkacak politika faizi piyasalar ve paranın değeri açısından bu yüzden çok önemlidir.
Siz politika faizini önemsizleştirirseniz sonuç bellidir Türk Lirası önemsizleşir herkes hesap, birikim ve ödeme aracı olarak önemli para birimlerini kullanmaya başlar.
Nebati'nin durumu; virajlı yolda, rampa aşağı, son sürat giden otobüsün direksiyonu elinde kalmış şoförü gibi, ama o dönmüş yolculara önemli değil diyor, oysa sonuç belli ilk uçurumdan aşağı yuvarlanacak demektir.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin "yüzde 36'lık enflasyonun altında kredi faizi oranlarıyla kredi kullanımı yapıldığını, yüzde 14'lük Merkez Bankası faizine bakılmadığını söyleyerek politika faizini önemsizleştirdik", "TCMB bağımsızlığı diyeceksiniz yok öyle bir şey. Siyasetçi olarak biz sorumluyuz. Faiz artmayacak artık, bunu unutun" ve "Faiz sebep enflasyon sonuç; zaman bizi haklı çıkartıyor" sözlerini bir arada yorumlayınca Merkez Bankası Başkanının niye hala bu kadar önemsizleştirilen o koltukta oturmaya devam ettiğini de anlamak ise gerçekten de çok zor.
Ekonomi bakanının enflasyonun altında faizle firmalara kredi kullandırmakla övünmesi ise daha da anormal bir yaklaşımdır. Enflasyon oranının altında faiz ile kredi dağıtmak bir servet transferidir! Ülkenin yoksullarından toplanan kaynağın, ülkenin varsıllarına aktarılmasıdır. Bir ekonomide herhalde hiçbir tasarruf sahibi enflasyonun altında mevduat faizi alarak bankada parasının erimesini seyretmek istemez. Böyle bir durumda parasını ya enflasyon ile erimeyen veyahut da daha az eriyen dövize ve altına yatırır ya da hiçbir şey bilmiyorsa harcar, ihtiyaç duyduğu ve fiyatının artacağını öngördüğü mal ve hizmetleri satın alır ki buda talebi artırarak fiyatların yükselmesine katkıda bulunur.
Kur Korumalı Mevduat hesabında olduğu gibi siz bankanın verdiği faize artı olarak devlet tarafından bir ek faiz ödemesi taahhüt ederseniz buda bankada birikimi olan varsıl kesime kamu bütçesinden, garip gurebanın vergilerinden kaynak aktarmak, fakirden alıp zengine dağıtmak anlamına gelir.
Bu kafa ile yönetilen bir ekonominin sonu ise bellidir iflas!
Lakin yapacak bir şey yok, sanırım seçimlere kadar beklemek zorunda kalacağız. Görünen o ki ancak 2023 yazında ekonominin dümenine liyakat ehli, bilgili, güvenilir ve ciddi isimler geçebilecek. O vakte kadar batan batacak, iflas eden edecek, 84 milyon insanımız çok acı ve yoksulluk çekecek ama yapacak.
