Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Önlem var, destek yok

Covid-19 pandemisi boyunca tüm dünyada devletlerin bir çoğu hem son derecede ciddi önlemler açıkladı, hem de ekonomik ve sosyal sıkıntıları önlemek için vatandaşlarına muazzam büyüklükte destek paketleri sundular.

Türkiye'de ise ne yazık ki hem önlemler ve hem de destekler yarım yamalak oldu, hatta iktidar başka ülkelerde görülmedik bir şekilde kendi vatandaşından IBAN numarası göndererek yardım bile istedi.

Salgını ve ekonomik krizi rasyonel akla, bilimsel yönteme uygun olmayan politikalar ile yönetmeye çalışan AKP iktidarı, bu dönemde akıl dışı bir çok tuhaf uygulamaya da imza atmayı başardı.

Salgının tam da yükseliş döneminde lebalep kongreler toplayıp, üstüne üstlük birde bu kongreler ile övünmek doğrusu ancak ve ancak AKP'nin yapabileceği bir işti.

Alınan önlemler ile salgının hızı biraz da olsa kesilmiş ve kontrol altına alınma umudu doğmuşken, kontrolsüz açılma ülkeyi lebalep virüs doldurmuş bulunuyor.

Sonunda salgın boyunca beş maske dağıtıp, bir aşı vurmayı doğru dürüst beceremeyen iktidar, salgın yeniden alevlenince bu hafta yeni önlemler açıklamak zorunda kaldı.

En tuhaf önlemde; lokanta, restoran ve kafelerin ramazanın başlangıcına kadar daha iki hafta açık kalması, ancak ondan sonra ramazan boyunca kapatılarak sadece paket servis yapması ile ilgili olan önlem oldu. Eğer bu virüs lokanta ve kafelerde yayılıyorsa tam zirvedeyken iki hafta daha neden açık tutuyorsun? Yok eğer yayılmıyorsa ramazan da neden kapatıyorsun? Yoksa oruç tutmak istemeyenlere dini bir dayatmada mı bulunmaya kalkıyorsun? diye sormazlar mı adama? Bu önlem eğer bilimsel bir gerekliliğe dayanıyorsa, lokanta ve kafelerin derhal kapatılması gerekirdi değil mi? Diğer yandan gereklilik görüp, lokanta ve kafeleri hükûmet emri ile kapatıyorsanız neden onlara yeterince maddi destek vermiyorsunuz? Bu insancıklar, taş yiyip, odun mu kemirecekler? Nasıl doyacak karınları?

Bir başka tuhaf önlemde kahvehanelerde çay kahve içmeyi serbest bırakıp, oyun oynamayı yasaklamaktır. Malum çay, kahve içmek için maskeyi indirmek gerekiyor, oysa oyun oynarken maskeyi indirmek hiç de gerekmez. Birileri ile sohbet etmeden, iki lafın belini kırmadan, tek başına bir köşede çay, kahve içeceksen neden kahvehaneye gidip para veresin ki? Oturur evinde, dükkanında, içersin; yani mesafe gerekçesi de boştur. Salgının ilk dönemlerinde dokunma çok önemsenmişti, lakin zaman içinde görüldü ki dokunma ile bulaşma riski çok ama çok düşük, bu virüs çok büyük ölçüde solunum ile bulaşıyor. Sonuç olarak maskeli oyun oynarken virüsün bulaşma riski, maskesiz çay, kahve içmeye göre çok ama çok düşüktür. Peki iktidar neden kahvehanelerin açılmasına izin verirken, oyun oynama yasağı devam ediyor? Sakın; bırakın tavla, kağıt oynamayı, okeye dönmeyi, satranç oynamayı bile günah sayan tarikat, cemaat liderlerinin gönlü kazanılsın, onların dileği yerine gelsin gayesi ile olmasın?

Malum bir harita var, mart başında bu haritada bir çok il sarı renkle işaretliydi, yüksek riske işaret eden kırmızı epeyce azdı ve bir sürü de düşük riski gösteren mavi işaretli il vardı. Oysa mart sonunda tüm Türkiye kıpkırmızı oldu. Resmi rakamlara göre, her gün bir uçak dolusu insan salgın yüzünden hayatını kaybediyor ve 30 binin üstünde de yeni vaka açıklanıyor. Görünen o ki salgın kontrolden çıkmış bulunuyor.

Kontrolden çıkan sadece salgın mı? Elbette hayır ekonomik kriz de kontrolden çıkmış bulunuyor. Bu ucube tek adam rejimine geçildiğinden bu yana geçen 33 ay zarfında 3 büyük kur şoku yaşandı. AKP gene yapılamayanı yapmış; uyguladığı beceriksiz ekonomi politikaları sayesinde aynı anda hem kurları ve hem de faizi yükseltmeyi başarmış bulunuyor. Bu başarılarından dolayı ekonomi tarihine geçtiklerini görüyor ve kendilerini tebrik ediyorum.

Malum AKP'yi yöneten kadro, zamanında demokrasiyi "inecekleri durağa kadar binecekleri bir tren" olarak tanımlamıştı, politik olarak uygun gördükleri anda demokrasi treninden inmeyi hayal ettiklerini söylemekten çekinmemişlerdi. Bu arkadaşlara buradan hatırlatayım yaklaştığımız durak Arjantin durağı, trenin son durağı ise Venezuela'dır.

Bu BAAS tipi tek adam rejimini teklif ettikleri zaman bu arkadaşlara "dünyada diktatörlüklerden demokrasiye doğru bir trend vardır, siz ilk defa serbest piyasa ekonomisi uygulayan, eksikleri olsa da çalışan demokratik bir sistemi diktatörlüğe çevirecek bir eylemde bulunuyorsunuz. Bu yolun sonu iyi değil, piyasalar buna çok radikal tepki verir, dünyada ve piyasalarda zaten güven kaybetmiş bir iktidar var, böyle bir işe kalkışırsanız güven yerle yeksan olur, buda çok büyük bir ekonomik krizi tetikler" demiştim. Birde pandemi gelince dediklerim fazlasıyla gerçek oldu.

Bu ekonomik kriz ortamında iktidar önlem açıklasa dahi ciddi destek açıklayabilecek olanak ve kapasiteye sahip değil. Sonuç olarak, vatandaşlarımız için 2021 yılının da çok ama çok sıkıntılı geçeceğini öngörmek bir kehanet olmayacaktır, bu kadar güven yitirmiş, güç kaybetmiş bir iktidarın artık bu çifte krizi yönetmesi mümkün değildir...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları