Malum Hitler özentisi Faşist diktatör Putin''in emperyalist hayalleri uğruna başlattığı Ukrayna Rusya savaşı nedeniyle Rusya''ya karşı yaptırım ve ambargolar uygulanmaya başlandı. Ambargo konusunda başı öncelikle ABD ve AB çekti ve dünyadan birçok ülke de bu ambargolara katıldı sonuçta Rusya''ya, Rus firmalarına ve bazı Rus vatandaşlarına son derecede ağır ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Bu yaptırımların en önemlisi de Rusya''dan yapılan ithalata ve Rusya''ya yapılan ihracata yasaklar ve kısıtlamalar getirilmesiydi.
İthalat ve ihracat ambargoları konusunda en büyük sorun özellikle de Avrupa Birliği ülkelerinin Rus gazı ve petrolüne aşırı bağımlılığı yüzünden doğal olarak enerji kaynakları ithalatında ortaya çıktı.
Rusya ise ambargoya katılmayan ülkelere indirim uygulayarak hem bu ülkelerin yaptırımlara katılmasının önünü kesmeye ve hem de petrol ve gaz ihracatında devamlılığı sağlamaya çalıştı.
Özellikle de dev birer ekonomi olan Çin ve Hindistan hem yaptırımlara katılmadılar ve hem de Rusya ile avantajlı bir ticarete başladılar.
Bloomberg''in haberine göre Hindistan''ın ABD ve Avrupa''da yasaklanan Rus petrolüne adeta hücum ettiği görülüyor. Brent petrolün 105 dolardan satıldığı zamanlarda, varil başına 30 dolar veya daha fazla indirimler elde eden Hindistan''ın, Rusya''dan petrol ithalatının Mart''ta günde yaklaşık 300 bin varile, Nisan''da ise günde 700 bin varile kadar yükseldiği belirtildi. Ülkenin, Şubat ayı sonunda Ukrayna''da savaşın başlamasından bu yana Rusya''dan 40 milyon varil ham petrol satın aldığı tahmin ediliyor.
Hindistan haricinde, Çin''deki rafinerilerin de Rus petrolünü indirimlerle gizlice satın aldığı görülüyor.
Financial Times''ın haberine göre, Çin''deki rafinedeki görevli bir yetkili, Ukrayna savaşının başlamasından bu yana, inceleme ve ABD yaptırımlarından kaçınmak için Rus petrol tedarikçileriyle yapılan anlaşmaların kamuya açıklamadığını açıkladı.
Türkiye''nin de Montrö anlaşmasından kaynaklanan yaptırımlar hariç Rusya''ya yönelik herhangi bir yaptırıma katılmadığı, yaptırım uygulamadığı biliniyor. Türkiye''nin petrol, kömür ve doğal gaz ithalatında Rusya zaten çok önemli bir kaynak ülke durumunda değil mi?
Peki, Türkiye yaptırımlara katılmaması karşılığında Rusya''dan herhangi bir taviz kopardı ve bir avantaj elde etti mi?
Eğer Rusya''dan bir taviz kopardık ve bir avantaj elde ettik ve petrolü daha ucuza ithal ediyorsak neden akaryakıt fiyatlarına zam gelip duruyor?
Yok, eğer petrolü ucuza ithal edip akaryakıtı pahalıya satıyorsak aradaki fahiş kârı kim deve ediyor?
Yaptırımlara katılmayıp risk üstlendiğimiz halde böyle bir fırsatı değerlendirmeyip Rusya''dan ucuz petrol ve gaz alımı yapmıyorsak bu hükümet ne işe yarıyor?
Bu sorular sorulmalı ve ülkeyi yönetenler bu soruları yanıtlamalıdır.
Bugün içinde bulunduğumuz ticaret koşulları çok istisnai bir durumdur.
Eğer bazı özel ya da kamusal şirketler Rusya''dan petrolü ucuza alıp rafinelerinde işledikten sonra petrolü ucuza alma imkânı olmayan ülkelerin Akdeniz-İtalyan piyasasında oluşturduğu akaryakıt fiyatı ile satıyorsa müthiş karlar elde ediyor demektir.
Bu noktada kamuoyuna durmadan Brent tipi ham petrolü gösterge olarak sunup "bakın petrol fiyatları artıyor bizde bu yüzden otomatik olarak zam yapmak zorunda kalıyoruz" demek tam bir aldatmacadır.
Biliyorsunuz Türkiye''de rafineriler özelleştirildi, bu özelleştirmelerin olabilmesi içinde akaryakıt satış fiyatlarının belirlenmesinde bir mekanizma kuruldu. Bu mekanizma uyarınca ülke içinde akaryakıt satış fiyatları otomatikman belirleniyor. Çok büyük bir olasılıkla bugün ortaya çıkan istisnai durum o zamanlar düşünülememiş. Oysa rafineriler hâlâ kamuda olsaydı bu istisnai durumdan faydalanılır ve iç piyasaya da yansıtılabilirdi, böyle bir durumda mazotu, benzini bu kadar pahalıya almak zorunda da kalmazdık.
