Değerli okuyucularım Türkiye yine bir gazeteciye saldırı haberi ile sarsıldı. Lakin basın camiası açısından da bazı medyanın bu konuyu haber vermeyişi utanç verici bir durum olarak karşımıza çıktı.
Gazeteci Murat İde'ye bir grup saldırdı. İde de ruhsatlı silah olmasaydı Allah korusun durum vahim olabilirdi.
***
Öncelikle bir konuyu analiz edeceğim. Bu meseleyi de gazetede çalıştığım arkadaşlarımla konuşurken önemli noktaya vardım.
İşte bu nokta yazımın başlığının cevabı olacak!..
İlk başta AKP'yi sert dille eleştirenlerin akıbetini yazacağım. AKP iktidarını veya Saray'ı sert bir dille eleştirenlerin sonucu cezaevi, baskı, zulümdür. En hafif akıbeti de fişlenmek veya sürgündür. Bu meseleye de arkadaşlarımla konuşurken değindik.
Peki ya MHP'de Saray sayesinde koltuğu koruyan Bahçeli'yi direk yazıda eleştirenlerin sonu ne oluyor? Yavuz Selim Demirdağ ile başlayan, Ahmet Takan, Sebahattin Önkibar ve son olarak Murat İde de biten şiddet rüzgarı.
MHP'li ağzı hakaret dolu yetkili, insanların aklıyla alay eder gibi cevaplar veriyor. O yetkili ayrıca gazetemize de saldırarak bize böyle iftira atıyorlar diyor.
Doğru 'Atmaca' gibi gazelden sallayan malum yetkili, Bahçeli'yi eleştiren gazetecinin sonu malum zaten, hiç değil deme!
***
Siyasi olarak biz ağaç kovuğundan gelmedik. MHP çıkışlıyız. Gençlik yapılanması geleneğini de biliriz, bunların içine yerleşmiş yıkım ekiplerini de, kesilen ceza konularını da... İnsanların aklıyla alay ediyorsunuz da bari bize bu tip sözleri sarf etmeyin.
***
Ne diyordu koltuğunu Saray'a dayayarak koruyan Bahçeli:
"Ülkücü insan yaptığı işi yarım bırakmaz bitirir!"
Neymiş bu iş? Hemen diyeyim o zaman Meral Hanımın başta olmak üzere diğer MHP Genel Başkan adaylarının siyasi etkinliklerinin basılmasıydı. Yani siyasi şiddet!..
***
Ve gelelim konumuza. Şiddete maruz kalan gazetecilerin ortak yönü, Bahçeli'yi ya yazılarında, ya da çıktıkları ekranlarda eleştirmişler. Bakın hakaret değil, eleştiri. Zaten kazayla da olsa bu gazeteciler Bahçeli'ye hakaretin 'H' sini etseler, kendi vicdanları da sızlar, Ayrıca evlerini özel harekâtçı polisler basar.
Velev ki sözde lidere birisi hakaret etsin. Gidin savcılığa devlet büyüklerine hakaretten suç duyurusunda bulunun. Yargı da hazır çok 'tarafsızken' gidin orada Adalet Sarayları duruyor.
Şiddet de ne oluyor Allah aşkına?
***
Ve çok saf olmaya devam edelim. Bahçeli'yi eleştiren gazetecilerin şiddete maruz kalması tesadüf.
Tesadüf olma olaylarını yazmaya devam edeyim: Saray'dan güç alarak Balgat'taki koltuğunu koruyan Bahçeli'yi eleştirenlere saldıranlar "Hareketin lideri Devlet Bahçeli!.." diye bağırmıyorlar değil mi? Olur mu yahu!.. Saf saf düşünelim onlar da büyük Türk Dünyası'nın bilge lideri haşmetluya komplo kuruyorlardır!..
***
Meral Hanım'ın basın danışmanı ve Yeniçağ gazetemizin yazarı Murat İde'ye saldıran magandalar kimin emriyle saldırıyor yazımın başlığımdaki sorunun cevabı satır aralarında saklı diyeyim.
***
MEDYA İĞNESİ!
Gazeteci Murat İde'ye saldırı sonrası Türk medyası yine kötü bir sınav verdi. Muhalif medya ve Fox TV hariç diğer merkez medya hiç görmeyerek adeta haber bile yapmadı.
Hadi geçtik onları. Milliyetçi camianın 15-20 yıllık bir internet gazetesinin rezil manşeti tarihe geçti. Murat İde'yi sevmeyebilir veya siyasi görüşlerini paylaşmayabilirsiniz. Ama İde'ye alçakça saldıranları es geçip de kalkıp "Gazeteci silah taşır mı?" diye manşet atan rezil internet sitesi sizleri de elbette günü gelince Milliyetçi camia tarih nazarında yargılayacak.
Ve camia nazarındaki cezanız yine her zamanki gibi gönüllerden silinmek olacak.
