Muharrem İnce: "AKP parti olma özelliğini kaybetti"

Muharrem İnce: "AKP parti olma özelliğini kaybetti"
24 Haziran seçimlerinde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, İstanbul seçimi ile ilgili değerlendirme yaptı. İnce, Türkiye'nin gündemindeki sorunları ele alarak AKP'nin parti olma özelliğini kaybettiğini söyledi.

24 Haziran 2018'de düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP tarafından aday gösterilen Muharrem İnce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine ilişkin değerlendirme yaptı. 24 Haziran seçimleri kapsamındaki soruları da cevaplayan Muharrem İnce, toplumsal sorunları ele alarak AKP'yi eleştirdi.

Muharrem İnce'nin Sözcü'den Özlem Gürses'e yaptığı açıklamaların detayları şöyle:

'MİLLET İTTİFAKI BAŞARMIŞTIR'

– CHP seçimlerin kazanan partisi oldu…

Unutmayalım ki “Millet İttifakı” başarmıştır. İttifakı dikkate almadan yapılacak analizler yanlış olur. Sayın Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, büyük başarı gösterdiler. Tehdit edildiler, iftiralara maruz bırakıldılar. Alınlarının akıyla, o süreçten çıktılar. AKP ve MHP ittifakı, parlamenter sisteme dönme taleplerine kulakları tıkar ve bugünkü gibi devam ederse, önümüzdeki seçimlerde 2002'de partilerinin yaşadığı çok sert düşüşü yaşarlar.

– Nasıl mesela?

AK Parti, parti olma özelliğini kaybetti. Yaşanan ekonomik kriz, dış politikadaki sıkışmışlık, içerideki toplumsal kutuplaşma, adaletsizlik ve eşitsizlik üzerine kurulu toplumsal yaşam Türkiye'yi siyasette yeniden yapılanmaya zorluyor. Alttan yukarıya doğru, yeni bir siyaset anlayışı gelişiyor, gençler bunu sahiplenmiş durumda. Geleceklerine güvenle bakmak istiyorlar. Ülkede kavga istemiyorlar. 24 Haziran'da benimle, 31 Mart'ta İmamoğlu ile kendilerini ifade ettiler.

'BAŞARININ SIRRI KENDİSİDİR'

– İmamoğlu'nun başarısının sırrı nedir?

Önce Ekrem Bey'in ve Millet İttifakı'nın, CHP'nin başarısını teslim edelim. Çünkü bu başarı AKP'nin medyasının sıkça dile getirdiği gibi, AKP'nin kendi hatalarının sonucu değildir. Bizim tarafta doğru olanlar yapıldığı için onların yaptıkları hatalı hale gelmiştir. Seçmen oy verdiği partiyi değiştirdi ama partisini değiştirmedi. Eğer bu sadece AKP'ye, Erdoğan'a duyulan öfkeden ibaret ise bu bizim hâlâ karşı tarafın hatalarından beslenen, kendi hikâyesini yaratamayan parti konumunda kaldığımızı gösterir. O zaman buradan acilen çıkmamız gerekir. İmamoğlu'nun başarısının sırrı kendisidir. Yetenekleri, karakteri, kapsayıcı siyaset anlayışı ve duruşudur. 24 Haziran'da benim de siyaset anlayışım bu yaklaşımlara dayanıyordu.

– Herkes 31 Mart akşamı ile 24 Haziran akşamını karşılaştırdı…

Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye genelinde yapılan bir seçimdi. Sadece Cumhurbaşkanı adayları değil, partiler de milletvekili seçimi için yarıştı. Muhalefet ittifak yapmadı, kendi adaylarıyla girdi. Yüzde 30.6 benim, dolayısıyla CHP'nin aldığı oydur. 31 Mart'ta alınan oylar ise ittifakın oylarıdır. O seçimde halkla muhatap olan cumhurbaşkanı adayıyla, asıl işi yürüten örgüt arasında organik bağ yoktu. 31 Mart'ta, adaylar aynı zamanda sandık örgütlenmesini de kendileri kurdular. İyi de yaptılar! 24 Haziran'da sonuçlarla ilgili bilgi akışı genel merkez tarafından yapıldı. 31 Mart'ta bu yapılmadı. Çünkü örgüt, adayın emrindeydi.

– Herkesin eleştirdiği o gece kaybolmanız oldu…

24 Haziran'da kişisel olarak başarılı olsak bile kaybeden taraftık. Neye dayanarak itiraz edecektik? 31 Mart'ta adayların tümünde ıslak imzalı tutanak vardı. Buradaki hatam yayınlanmayacağını düşünerek bir gazetecinin mesajına cevap vermek oldu. Bu mesajlaşma yayınlandığında çıkıp ertesi gün öğlen yaptığım açıklamayı orada yapmalıydım. Her ne olursa olsun 24 Haziran'dan ders çıkarılmışsa bu da iyi bir şeydir!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar