Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Montrö'yü delmek akıllıca mı?

Montrö sözleşmesi, Türk Boğazları üzerinde Türkiye Cumhuriyetine tam egemenlik ve hatta başka boğazlar da görülmedik şekilde özel imtiyazlar tanıyan uluslararası bir sözleşmedir.

Bu sözleşme ile ilgili tartışmalar büyük ölçüde bilgi eksikliğinden ve bu sözleşmenin getirdiği askeri kısıtlamalardan rahatsız olan ABD gibi ülkelerin kışkırtması ile çıkmaktadır.

Montrö ilkesel olarak Boğazlar'da gemiler için geçiş serbestiyeti ilkesini kabul ederler.

Sözleşme üç ana kısma ayrılır:

1. Kısım ticaret gemilerinin,

2. Kısım savaş gemilerinin,

3. Kısım uçakların boğaz geçişlerini düzenler.

Anlaşma ile bu üç kategorideki araçların barış ve savaş dönemlerinde Boğazları hangi koşullarda kullanabileceği tarif edilir.

Bir ekonomi yazarı ve yorumcusu olarak beni öncelikle ilgilendiren husus elbette ki ticaret gemilerinin boğazları kullanım koşulları ile bu koşulların Türkiye'ye ve Türk ekonomisine etkileri olacaktır.

Bu noktada:

Anlaşmaya göre, barış zamanında sancağı ve yükü her ne olursa olsun ticaret gemileri uğraksız olarak geçiş hakkına sahip olacaklardır. Bu Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku hükümlerine de uygun olan son derecede önemli bir husustur.

Uğraksız geçen gemiler sözleşmenin ekinde belirtilen ve Net Ton başına 0,59 Altın Frank (0,17 gr saf altın) tutan

a)            Fener

b)           Sağlık

c)            Tahlisiye

ücreti dışında herhangi bir ücret ya da vergi ödemeyeceklerdir.

Kılavuz ve römorkör hizmeti almak ise isteğe bağlı ve ayrıca ücrete tabidir.

Bu ücretler tam olarak alınabilse yılda 10-12 milyar dolar seviyesine ulaşan çok önemli bir gelir kaynağı olacaktır.

Ayrıca bu rotayı kullanan gemilerin; bakım, onarım ve ikmal talepleri de Türk ekonomisi için büyük bir gelir kalemi olmaktadır.

Türk Boğazları'nı eşdeğeri olan Cebelitarık, Hürmüz ve Babülmendep boğazları ile kıyasladığımızda diğer boğazlarda da geçiş serbestiyeti olduğu, lakin kıyıdaş devletlerin bir anlaşma ile belirlenmiş benzer bir ücret alma hakkına sahip olmadığı görülmektedir.

Montrö anlaşması ile sahip olduğumuz ekonomik kazanımlar son derecede önemli ve istisnaidir, bu yüzden büyük bir ciddiyet ile korunmalıdır.

Bir kesimde Montrö'de belirlenen bu serbest geçiş hakkı zaman zaman bir egemenlik kaybı olarak takdim edilir, bu tamamı ile yanlış bir yaklaşımdır. Bir kere bu sözleşme ile Türkiye'nin Boğazlar Bölgesindeki egemenliği yalnız geçiş ve ulaştırma konusunda kurala bağlamıştır ki, bu zaten deniz ulaşımını belirleyen uluslararası temel bir kuraldır. Türkiye'nin zabıta ve yargı yetkileri ise tamamı ile saklıdır.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi gemilere karasularından da uğraksız ve zararsız geçiş hakkını tanımaktadır. Bu sözleşmeye göre, hiçbir devlet özel bir hizmet sunmadıkça karasularından geçen bir gemiden vergi, rüsum ya da harç adı altında bir ücret alamaz.

Netice olarak gemilerin denizlerde ve bağlantı sağlayan boğaz, kanal vb yerlerde serbestçe yük ve yolcu taşıyabilmesi dünya ekonomisi ve ticareti için çok önemli bir faaliyettir. Küresel ölçekte bir uzlaşı ile bu faaliyetlerin serbestçe yapılabilmesi sağlanmış ve keyfiliğe izin verilmemiştir.

Ayrıca mesele güvenlik ise; Montrö sözleşmesi ile savaş durumunda geçişlerin nasıl olacağı açık ve net bir şekilde kurala bağlanmıştır. Bu kurallar hem Türkiye'nin güvenliği ve hem de uluslararası deniz ticaretinin sürdürülebilmesi açısından son derecede uygun ve önemlidir.

Deniz ticaretinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi dünyanın en önemli su yollarından birine sahip olan Türkiye açısından son derecede önemli ve kazançlıdır. Montrö sözleşmesi de bu noktada büyük bir önem taşımaktadır.

Montrö sözleşmesini eleştirenlerin kafalarının arkasında yatan fikir Amerika gibi bir ülkenin askeri, siyasi  ve stratejik çıkarlarına hizmet etmek değilse, bu sözleşmeyi ticari ve ekonomik açıdan eleştirmek hiçbir şekilde mantıklı ve rasyonel bir iş değildir.

Bu gün Montrö'yü eleştirenler ve daha iyisini yapabileceğini iddia edenler, bu kafa ile masaya otururlarsa demedi demeyin Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olurlar...

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları