19 Temmuz 2016 ve 11 Ağustos 2016 tarihlerinde Rus Tsargrad TV'ye verdiğim röportajlarda, o sıralar hiç kimsenin aklından bile geçirmediği ve çoğu ezberleri bozan "Rusya Federasyonu ve Türkiye arasındaki ticarette üçüncü ülke paralarının kullanımına son verilip, iki ülke millî paraları ile ticarete devam etmenin ve bunun getireceği faydalardan bahsetmiştim".
Moskova'da verdiğim bu röportaj sonrası, Kasım 2015'teki uçak düşürme olayından sonra ilk kez Sayın Erdoğan ve Sayın Putin 9 Ağustos 2016'da Rusya'nın Saint Petersburg kentinde bir araya gelmişler ve 12 Ağustos 2016'da yaptıkları ortak basın toplantısında da, "bundan böyle Rusya Federasyonu ve Türkiye arasında ticarette millî paralar kullanılacak" açıklamasını yapmışlardı. Yıllardır iki ülke arasında ödemelerin Dolar ile yapıldığı düşünüldüğünde, bu bazı sermaye çevrelerini ciddi anlamda endişelendiren gelişmelerdi.
Millî paraların ticarette kullanılmaya başlanması hem ülkelerin birbirlerine olan güvenlerini pekiştirirken, ticaret hacimlerinin artmasına ve ülke vatandaşları arasında kendi paraları ile seyahat edebildikleri ülkeye karşı büyük bir sempatinin oluşmasına neden olacaktı. Bu uygulamaya ilk olumlu tepki Çin ardından İran ve Rusya Federasyonu'ndan geldi ve bugün bu ülkelerle Türk Lirası, Yuan, İran Riyali ve Ruble kullanılarak ticaret yapılmaya başlandı.
Son birkaç aydır özellikle Türk Lirası'nın değer kaybetmesi için yapılan manipülasyonlar bir nebze sonuç vermiş gibi görünse de, Türkiye ile ilgili ekonomi haberlerinde tüm borçların "Dolar bazında değerlendirilmesi" başka bir manipülasyonun boyutunu göstermekte. Bugün ülkemizin ithalatta en büyük alım yaptığı ülkelerin başında Çin gelmekte ve bu ülke ile aramızda 2016 yılında yapılan "Millî paralarla ticaret anlaşması" mevcut iken, ülkemizin kredi notunu kıran Batılı finansal değerlendirme kuruluşlarının verdikleri notların ne kadar gerçekçi olduğu da ayrı bir tartışma konusu olarak karşımızda duruyor.
Türkiye'ye her yönden saldırılmasının en büyük nedenlerinden birisi, 2016 yılından itibaren devlet edenlerimizin aldıkları "Millî Paralarla Ticaret" kararları ve yaptıkları ikili anlaşmalardan kaynaklanmakta. Bu saldırıları bertaraf etmek için yapılması gerekenlerin başında, özellikle dış alımlarımızın en büyük ödeme kalemini oluşturan "petrol ithalat ödemelerinin" Millî paralarla ticaret anlaşması yaptığımız ülkelerden sağlanması yoluna gidilmeli ve Türk Malı ürünlere "resmî olarak ambargo koyan" Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden petrol ve petrol ürünleri ithalatına son verilmelidir.
Bugün için diğer Türk Cumhuriyetlerin toplam nüfusu yaklaşık 75 milyon. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile de Rusya, Çin ve İran ile yapılan "Millî Paralarla Ticaret" anlaşmaları yapılmalı ve kendi ekonomik hinterlandımızda daha etkin bir ekonomik iş birliğine gitme şansını başka ülkelere kaptırmamalıyız. İkili ilişkilerimizin geliştiği diğer bir ülke olan Ukrayna ile de aynı anlaşma yoluna gidilebilir.
2020 yılı kısa süren yaz sezonunda edindiğim tecrübeler, 2016 yılında "Millî Paralarla Ticaret" anlaşması yaptığımız ülke vatandaşlarının özellikle Rusya Federasyonu'ndan gelenlerle konuştuğumuzda Ruble'nin ülkemizde geçerli para birimi olduğunu bilmedikleri ve yanlarında ülkemize gelirken "hâlâ Dolar getirdiklerini" gördüm. Rusya ile yaptığımız ticarette ödemeleri Ruble ile yapabilmemiz için en kolay Ruble toplayabileceğimiz sektörlerin başında "turizm sektörü" gelmekte, ama ne yazık ki Rusya Federasyonu'ndan turist getiren tur operatörlerinin iki ülke arasında yapılan anlaşmalara pek önem vermedikleri, getirdikleri Rus turistlere Türkiye'deki Ruble'yi döviz olarak değiştirebilecekleri bilgisini vermedikleri anlaşılmaktadır.
Özellikle pandemi krizi sırasında Devletimizin kendilerine büyük maddi destekler sağladığı tur operatörlerinin ülkemize "Millî Paralarla Ticaret" konusunda ne kadar katkı sağladıklarının da ciddi şekilde incelenmesi gerekmekte. İş devletten yardım istemeye gelince "yılda şu kadar turist getiriyoruz" diye söze başlayanlara, bu yıl ülkeye kaç Ruble veya Yuan döviz kazandırdınız diye sormak lazım. Yoksa bu operatörlerin maddi anlamda desteklemesinin bir anlamı olmayacaktır.
