Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

EKONOMİ VE GERÇEKLER

Merkez Bankası'nın kârı

İktidara koşulsuz destek veren gazetelerden birinde Betül Alakent isimli bir hanım kızımız tarafından "Merkez Bankası'ndan 3 yılda rekor kâr 163 milyar TL" başlıklı bir yazı kaleme alınmış ve bu yazı birinci sayfada manşete de çekilmiş.

Betül Alakent yazısında "Berat Albayrak döneminde 3 yılda 18 yıldan fazla kâr elde edildi, Merkez Bankası toplam 163 milyar TL kâr gerçekleştirdi." diyor ve bunu da övünülecek bir şey zannediyor.

Bu yazının devamında "Albayrak'ın görev yaptığı dönemde, Merkez Bankası'nın kârında önemli artışlar yaşandı. 2017'de 18.4 milyar TL olan net kâr, Albayrak'ın ilk görev yılı olan 2018'de yüzde 206 artarak 56.3 milyar liraya çıktı. Türkiye'nin kur saldırılarına karşı kendini koruduğu 2019'da 44.7 milyar lira tutarında net kâra ulaşıldı. Merkez Bankası'nın 2020 vergi öncesi kâr tahmini ise 40 milyar TL. 3 yıllık dönemde bankanın ortalama yıllık net kârı, Ali Babacan dönemine göre 13 kattan fazla arttı. Babacan'ın ekonominin başında olduğu dönemde yıllık ortalama net kâr 3.5 milyar lira seviyesinde gerçekleşmişti. 2000-2020 yıllarını kapsayan son 20 yıllık dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 259 milyar TL vergi öncesi kâr elde etti. Bu kârın yüzde 63'ü yani yarısından fazlası Berat Albayrak döneminde sağlandı" diye de ekliyor.

Ekonomi, para ve Merkez Bankası bilgisi sınırlı olan birinin bak işte ne iyi olmuş, Merkez Bankası ne güzel kâr etmiş devletimize ve ekonomimize katkı sağlamış diye çocuklar gibi sevinmesi, şen şakrak haberler yapması elbette normal. Lakin bir gazetecinin en azından sorgulama yeteneği gelişmiş bir gazetecinin bir durup düşünüp yahu acaba ne olmuş diye araştırması, kendi bilmiyorsa da bir bilene sorması, danışması gerekmez mi?

Ne olduğunu ben söyleyeyim; Merkez Bankasının kârının damat beyin yönetimde olduğu dönem boyunca böyle fahiş bir şekilde artmasının sebebi karşılıksız para basımından kaynaklanmaktadır.

Malum kağıt paranın maliyeti üzerine basıldığı kağıt, basımda harcanan mürekkep ve sair basım giderleri kadardır. Paranın üzerinde yazan değerden bu maliyeti çıkarırsanız bu da Merkez Bankasına kalan Senyoraj hakkı ya da kârdır.

Hanım kızımız en azından bir internet taraması yapıp, Merkez Bankaları nasıl kâr ediyor, Senyoraj hakkı nedir diye sorabilirdi, çok basit bir sorgulama yapıp artık ülkemizde de yasaklı olmayan Vikipedi, özgür ansiklopedi'ye bir göz atsa; "Senyoraj hakkı ya da kârı paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki farktır. Orta Çağ'da Avrupa'da hüküm süren derebeyler (Senyörler) bu hakkı ellerinde tutup, kendi çıkarları için kullandıkları için, bu terime Senyoraj denmiştir. Modern ekonomik sistemlerde, teknik olarak bu hak sadece merkez bankasınındır.

Aslında paranın basım maliyeti çok ufak olduğundan ve her basılan banknot piyasadaki paranın göreceli değerini azaltarak gizli enflasyon yarattığından, devletin vatandaşın cebindeki paradan vergi alması olarak algılanmalıdır." bilgisine erişebilirdi.

Biraz daha derin bir bilgiye ulaşmak için sorgulamaya devam etse ve örneğin Mahfi Hocanın 10 Ocak 2019 tarihinde kişisel blokunda yazdığı "Merkez Bankası Nasıl Kâr Eder ve bu Kârı Niçin Hazineye Devreder?" adlı makalesini okusa; "Para basma yetkisine senyoraj, paranın üzerinde yazılı olan değeriyle gerçek değeri arasındaki farka da senyoraj geliri deniyor. Diyelim ki Merkez Bankası 100 TL'lik banknotu 1 TL'ye mal etmişse bu paradan elde edilecek senyoraj geliri 99 TL olmaktadır. Orta Çağ'da senyör ya da lordların kendi adlarına para basma hakkı vardı. Dolayısıyla paranın üzerinde yazılı değerle gerçek değeri arasındaki fark bu senyörlere veya lordlara kalıyor o nedenle bu gelire senyoraj (senyörlük) geliri adı veriliyordu. Zaman içinde para basma yetkisi önce hükümdarlara (kral, imparator, padişah, sultan) sonra da devlet tüzel kişiliğine geçti ve senyoraj geliri de onların hakkı oldu. Tarihsel gelişim sürecinde devletler kâğıt para basma yetkilerini (bu yetkiyi kötüye kullanmamak adına) özerk ya da bağımsız merkez bankalarına devrettiler. Böylece senyoraj geliri kâğıt paraları basan merkez bankaları tarafından elde edilir oldu." ve "Merkez Bankası'nın kârı, bankalara kullandırdığı borca uyguladığı faizden elde edilen gelirden doğar. Bankalar, finansal aktiviteleri gereği Merkez Bankası'ndan sürekli borç alır ve öderler. Merkez Bankası bu borçlara faiz uygular. TCMB, Merkez Bankası, maliyeti sıfıra yakın olan kendi bastığı parayı 2018 yılı süresince yaklaşık yüzde 18 ortalama faizle kullandırarak 37 milyar TL kâr elde etmiş bulunuyor." bilgisine de ulaşabilirdi.

Yani yüksek kâr elde eden bir Merkez Bankası, fahiş miktarda para basıp piyasaya sürüyor ya da kendinden borç alan bankalara çok fahiş bir faizle kullandırıyor demektir. Bu da zaten enflasyonun ve enflasyon vergisinin en temel sebebidir. Ekonomi ve vatandaşlar açısından da son derecede kötü bir durumdur.

Hanım kızımız acar gazetecilik yapayım, damat beyi eleştirenlere kapak olsun derken damat beyin "bas bas paraları Leyla'ya bi daha mı gelecen dünyaya" türküsü eşliğinde gaz verdiği banknot matbaasının faaliyetlerini ve enflasyonun arkasındaki ismi ifşa etmiş bulunuyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları