Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Arzu GÜVEN

Arzu GÜVEN

ÖN CEPHE

MERHABA...

Uzun bir aradan sonra tekrar karşınızdayım. Siyasetin gündemi oldukça yoğun.  İlerleyen günlerde, benim de yazacak iki çift sözüm olacak tabii ama bugün "Eğitimden'' söz etmek istiyorum. Malum okullar kapandı ve yaklaşık 18 milyon öğrenci karnelerini aldı. 12 yaşında bir çocuk annesi olarak, konuya yeterince vakıf olduğumu düşünüyorum.

O zaman başlayalım ...

Türkiye'de eğitim sistemi, her geçen gün içinden çıkılamaz bir hâl alıyor. Hepimizin bildiği klasik söylemlerin dışına çıkıp, büyük resme bakalım... Sorunun temeline inmek için önce "Neoliberalizmi" anlamalıyız.

Neoliberalizm nedir?

 Uzun uzun anlatmayacağım. Kısaca belirtmek gerekirse: Dünya tarihinde serbest piyasa ekonomisini destekleyen, özelleştirmeyi savunan, bu anlamda; devletin küçülmesini esas alan bir dünya görüşüdür. Her şeyin bir şekilde ekonomiye dahil edildiği, kapitalist yöneticinin "sınıf intikamı" aslında.

 Piyasa faşizmi diyebilirsiniz!

 "Laissez Faire, Laissez Passer!'' (Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) liberal kapitalizmin sloganıdır. En sade anlatımıyla büyüyen sermaye sahipleri istediği gibi at oynatır. Politika üzerinde hakimiyet kurmaları da kaçınılmazdır.

Türkiye Liberalizm/Neoliberalizm ile Tanzimat Fermanı ile tanıştı ama asıl etki 1980 askerî darbesinden sonra hissedilmeye başlandı.  Küreselleşmenin armağanı Neoliberalizm sağlıktan eğitime bütün kurumsal alanları ve vatandaşlara verilen hizmetleri serbest piyasa ekonomisine sattı! "Zengini severim!" cümlesini hatırladınız mı? Turgut Özal söylemişti, liberalizmi çok sevdi, çok da eleştirildi. Neyse konumuza dönelim... Ekonomiyi ele geçiren sistemin eğitimi ticari bir meta olarak görmesi ve pazarlaması kaçınılmaz oldu. Geldiğimiz noktada, zenginin çocuğu en iyi eğitimi satın alırken, garibanın çocuğu ara eleman olabilirse öpüp başına koysun! İnsan Hakları  Bildirgesinin 26. mad. gayet açık: "Temel Eğitim Bir Haktır Ve Herkese Ücretsiz Olarak Sağlanması Devletin Sorumluluğu Altındadır."

Kim takıyor ki eğitim hakkını!

Bakınız: Velilerden alınan katkı payı.

Kalitenin iyice düştüğü, ticari kaygıyla merdiven altı atölyesi gibi çalışan vakıf üniversiteleri de alarm veriyor.

YÖK'ün hazırladığı raporları incelemenizi öneririm.

15 yaş grubu arasında yapılan PISA (Uluslararası Öğrenci Perf. Değr.) test sonuçlarına göre Türkiye matematik, fen ve okuma becerilerinde OECD ortalamasının altında kaldı.

Çok üzüldük...

Allah için çok ders aldık...

O yüzden matematik dersi liselerde seçmeli oldu!

2015'te PISA bir rapor daha yayınladı: "Öğrenci Refah Raporu" sonuçları sosyo psikolojik bir gerçeği daha yüzümüze tokat gibi vurdu: Yaşam Memnuniyeti Sorgulamasına Göre Türkiye En Mutsuz Öğrencilerin Olduğu Ülkeydi!

Her gelen bakanın yenilediği sınav fantezisinin kurbanı olan çocuklarımızın; aldıkları test puanlarının kaderlerini belirleyecek olması   mutsuz olmaları için yeterli. Eğitim iktidarların ideolojilerine basamak yapılamayacak, hiçbir otoritenin tahakküm kurmasına izin verilemeyecek kadar ciddi bir iştir. Liselerde tarih dersinin müfredattan kaldırıp "seçmeli" hale getirilmesi "Millî Eğitim"e darbedir. Ülkesinin tarihini anlatmayan bir sistemin "Millî" olma iddiası en hafif tabirle komedidir. Bilim ve ilimden uzaklaşarak en temel ilkelere aykırı düzenlemelerde ısrar eden "Dindar Ve Kindar Nesil Yetiştirme" çabasıyla eğitime ayrılan bütçeyi kısan hükümetin diyanete torpil geçmesi de ayrıca bir tartışma konusu.

Ez cümle...

Eğitim sisteminin sorunları yazmakla bitmez. Ama her şeye rağmen mücadeleye devam etmeli, umudumuzu yitirmemeliyiz.

"Çobanlık yapan çocuk üniversite sınavında 1. oldu" haber başlıklarını hatırlatan iç sesinize söyleyin: "İstisnalar Kaideyi Bozmaz!" Çocuğunuz sınava girerken cebine koyduğumuz okunmuş 7 pirinç tanesi çözüm olmaz. Başarı asla tesadüf değildir. Öpün, sarılın, emek verin. Unutmayın karne her şey değil. Akademik başarı tek başına anlam ifade etmiyor. Rasyonel değil evrensel düşünen bireyler yetiştirmeliyiz.

 İyi tatiller...

 Sevgimle...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları