Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Prof. Dr. Atıf Ural

Prof. Dr. Atıf Ural

yazar

Maziden bayramlar

Sevgili okuyucularım bugün arife. Ramazanın son günü. Yarın bayram. Bugün sizlere eski dönemlerden birkaç bayram yazısı vermek istiyorum. Buyrun beraber okuyalım...

*

Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, yaşadığı ve gördüğü hayatı, hakikate çok sadık kalarak kaleme aldığı 'Bir Zamanlar İstanbul' isimli eserinde arife günü yaşananları şöyle anlatıyor: 'Hele arefe günü sergicilerin sergilerini kaldırmakta olduklarını gördükçe ve hilâl gecelerine veda eden Yâ Şehr-i Ramazan ibareli ve köprü resimli mahyalar minarelerde müşahade edildikçe herkesi bir hüzün kaplardı. Fakir ve muhtaç olanlara fitreler verilir ve Allahü teâlâya nicelerine yetişmek nasip eylesin! diye duaları edilirdi'

*

Eski günlere hasret Cenap Şehabeddin 1920 Ramazanında bir ay süreyle 'Alemdar' gazetesinde daha çok ramazan ayı dolayısıyla bazı dini konular, İstanbul halkı ve ramazanı karşılayışı, 1. Dünya Savaşı'nın memlekette açmış olduğu yaraları zekasının bütün kıvraklığı ve espri gücüyle buluşturduğu 'İstanbul'da bir ramazan' isimli kitabında 1920'lerde bile sosyal hayattaki değişimi ve eskiye olan özlemi görmek mümkün: 'Mâmâfih görüyorum ki bu sene Rü'yet-i hilâlin muzaâf ve müstesna bir yer olacak. Zira gökteki o ince tırnaktan başka bayramı hatırlatacak bir şey yok. Ne çarşılarda faaliyet, ne şekercilerde hareket, ne terzi dükkanlarında cereyan, hiç, hiçbir tarafta bir hazırlık görmüyorum. Herkes kendisini düşündüren sefalet içinde boynu bükük, ne giden ramazanın farkında, ne de gelen bayramın.'

*

Yakup Kadri Karaosmanoğlu ise ramazanın son günlerini anlatan 'Veda Geceleri' başlıklı yazısında 'Elveda ey ramazan, elveda! Asır bizi aldattı, sen bize küstün. Halimiz ne olacak? Nerede şifa, nerede güfran bulacağız? Bu yıl milyonlarca Müslüman'ın gözlerinden çeşmelerden akan sular gibi yaşlar boşanıyor. Senelerden beri çeşmelerden akan sular gibi milyonlarca Müslüman'ın damarlarından oluk oluk kanlar aktı. Bu yaşlar, bu kanlar günahlarımızı silmeye kafi gelir mi?' diyerek bu mübarek günlerin bitmesine üzüntüsünü yansıtıyordu.

*

Osman Yüksel Serdengeçti, 'Ramazan ve Bayramlar Yetim Gibidir' başlıklı yazısında ise şöyle diyordu: 'Din ve iman gayretinin kurtardığı bu topraklarda ramazan ve dini bayramlar kendi haline bırakılmış yetimleri gibi. Varsın öyle olsun... Bizim alâyiş ve nümayişle işimiz yok! Ramazan: Ey Allah'ın zamana kaseden lutfu... Ey bizi Allah'a götüren günler... 30 gün... Otuz defa kalplerimizin yıkandığı mübârek ay... Yine gel.'

*

Yahya Kemal Beyatlı'nın, 'O semtlerdeki minareler görülmez, ezanlar işitilmez, ramazan ve kandil günleri hissedilmez...' diye başladığı 23 Nisan 1922'de Tevhid-i Efkâr Gazetesi'nde yazdığı 'Ezansız Semtler' başlıklı köşe yazısında bayramda yaşadığı bir anıyı aktarır: 'Büyükada'nın mahalle içindeki sâkıt yollarından kendi başıma camiye doğru gittim. Ben kapıdan girince bütün cemaatin gözleri bana çevrildi. Beni daha doğrusu bizim nesilden benim gibi birini, camide gördüklerine şaşırıyorlardı. Orada o saatte toplanan ümmet-i Muhammed, bir yabancının geldiğini zannediyordu. Ben de onların bu nazarlarını hissediyordum. Vaazdan sonra namazda ve hutbede onların içine karışıp Muhammed sesi kulağıma geldiği zaman gözlerim yaşla doldu. Namazdan çıkarken, kapıda âyandan Reşid Akif Paşa durdu. Bayramlaşmayı unutarak elimi tuttu: 'Bu bayram namazında iki defa mesudum, hamdolsun sizlerden birinin kendi başına camiye gelmiş gördüm. Berhudar ol oğlum! Gözlerimi kapamadan evvel bunu görmek beni müteselli etti.' dedi. Hem geldiğimi hem de bayramımı tebrik etti. Yanındaki eski adamlar da onun gibi tebrik ettiler. Bu basit hadiseden pek samimi olarak mahzuzdular. O sabah gönlüm her zamandan fazla açıktı.'

Sevgili okuyucularım ramazan bayramınızı kutlarım...

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları